Elif Kırmaç
Dr. Afia Sıddıki 1972 doğumlu Pakistan vatandaşı, 3 çocuk annesi, eğitimini ABD’deki MIT üniversitesinde görmüş bir nöroloji doktoru. 30 mart 2003 tarihinde çocukları ile beraber ABD’den, Pakistan İslamabad’a doğru kurmak istediği eğitim merkezini görüşmek üzere çıktığı yolculuk sonrası bir daha kendisinden haber alınmadı. Ta ki 2008 yılında Afganistan’ın Kabil şehri Bagram bölgesinde vurulduğu haberi gelene kadar. 2003-2008 yılları arasında Afganistan’da olduğu düşünülüyor. Afganistan’daki 6 ABD askerini M4 tüfeğini kapıp öldürmek, kimyasal silah üretimi ve terör faaliyetlerinde bulunma suçu iddiasından 16 yıldır ABD tarafından yargılanıyor. Dr. Afia Sıddıki şu an ABD Carswell adlı bir hapishanede tutuluyor. Avukatları ve ailesiyle görüştürülmüyor. Afia hanım çevresinde hayatını çocuklara ve eğitime adamış, sevecen Müslüman bir hanım doktor olarak biliniyor. Kendisiyle ilgili birincil kaynaklar dışında doğru bilgi bulmak epey zor. Bu vesileyle İstanbul’a gelmiş olan sinir bilimci Dr. Fawzia Sıddıki ile yani kardeşiyle gerçek Afia’yı konuştuk.
Konumuz kız kardeşiniz, Afia Sıddıki nasıl biridir?
Biz iki kız kardeşiz. Afia benim küçük kardeşim. Bilirsiniz küçük kardeşler şımartılır, sevilir onlara daha fazla ilgi gösterilir. Herkesin ilgi gösterdiği biriydi. Öğrenim hayatı boyunca başarılı bir öğrenciydi, sayısız ödül ve madalya aldı. Arkadaşları katıldığı etkinliklerde “Afia katılımcı olacakmış, bakalım ikinci kim olacak?” derlerdi. Gerçekten farklıydı. Dahiydi. Bebekleri çok severdi ve onları büyüdüğünde de sevdi. Çocuklarla vakit geçirmeyi severdi, şarkı söylemeyi, hikâyeler anlatmayı ve güldürmeyi severdi. Eğitmeyi, öğretmeyi severdi. Dünyanın bilinen üniversitelerinden MIT tarafından tam burs kazandı. Başta Amerika’ya annem göndermek istemedi sonra gitmesine razı oldu.
Ateist hocası Noam Chomsky “Afia kendi içinde bir enstitü. O nereye giderse gitsin oraya güzellik getirecek.” demişti. Amerika’da otizmli çocuklarla, yaşlılarla alakalı gönüllü işlere katılırdı. Evsizlere yardım ederdi. Haksızlığa karşı koyardı. Amerika’da sokakta insanların protesto ettiğini görürse, yanlarına gider ne olup bittiğini sorardı. Haksızlığa uğradıklarını öğrenince “Bana pankart verin sizinle yürüyeceğim” derdi. Kaşmir, Bosna, ırkçılık meseleleri, bir yerde yanlış olup biri zarar gördüyse karşı dururdu. Belki de bu yüzden dünyadaki birçok insan Afia’yı düşünüyor. Bunun ne faydası olduğunu sorunca, “Protestolarda fazla insan varsa protesto daha kuvvetlidir ve bir insan bile farklılık oluşturabilir. Hiçbir şey olmasa Allah izliyor protestolarda bulunup zalimlerin değil mazlumların yanında durduğumu görecek.” derdi.
Amerika kardeşinizi neden mahkûm etti?
Benim canım kardeşim… Bu milyon dolarlık soru. Keşke bilebilsem. Ortada hem hiçbir şey yok hem de çok şey var gibi. Sizin yürüttüğünüz tahminler de en az benimki kadar iyi olacaktır. Size tüm söyleyebildiğim somut olay şu: 6 Amerikan askerini vurma iddiası ve intihar bomba suikastçısı olarak yargılanıyor. Ancak bunlar doğru değil. 2003 yılında Afia, bir eğitim sistemi icat etti. Eklemeliyim ki kardeşim tıp doktoru değil, nükleer fizikçi ya da kimya mühendisi değil. Onun doktorası, çocukların öğrenimi nasıl geliştirebilecekleri sinirbilim üzerineydi. Eğitiminin silahlarla, ameliyatla, klonlamayla ilgisi yoktu. İnternette okuduğunuz her şey yalan. Onun okuduğu bütün üniversiteleri arayabilirsiniz. Hangi konuyu seçtiğini sorabilirsiniz. Sözlerim medyada gezen iddiaların gerçek olmadığını açıklıyor. Planladığı eğitim sistemini yetkililerle görüşmek için ve çocuklarıyla İslamabad’a gidiyordu.. 6 aylık Süleyman 3 yaşındaki Meryem ve 5 yaşındaki Ahmed. Ama gidemediler. Birden alıkonuldu.
Afia kaybolmuştu, bir anda. Kimse hiçbir şey bilmiyordu, nerede olabileceğini soruyorsunuz kimse hiçbir şey bilmiyor. Biz onun nerede olduğunu sorgulamaya ve öğrenmeye çalışmaya devam ettik. O masumdu, çocukları orada doğdu. Amerikan vatandaşıydı, Üstünü örtmeye çalıştılar. İlk olarak çocukları da onunla götürdüler. Beş yıl sonra biz Ahmed’i, 6-7 yıl sonra da Meryem’i geri aldık, ama Süleyman hâlâ bulunmuş değil. Kimse hakkında bir şey bilmiyor. Velayetlerini aldık, yıllar süren çok uzun bir süreç sonunda.
O yıllarda, maalesef başımızda bir diktatör vardı. Bir kitabında kendi vatandaşlarını Amerika’ya sattığından bahsediyor. Kardeşim bu satım işleminin kurbanı oldu.
Kesin olan şu, o zamanlar ülke valisi bir haber aldığını bir mevkide suikast yapılacağını ve onun kimliğine uyduğu için alındığı söylendi. Ancak sonra ona sadece benzediği ortaya çıktı. Onu vurdular Afganistan’da ama ölmedi. Sonrasında bu konuda büyük hata yaptıklarını ve ailemizin sessiz kalmayacağını anladılar. Ortadaki yanlışı örtbas etmek için Amerika’ya vurulmuş haliyle götürdüler. Çünkü Afganistan’da kadınlara kolay kolay ateş edilemez. Hapishanede hücreye kilitlemişler. Sonra onu suçlamaya başladılar. İşkenceye uğramış ve yürüyemeyen kadın 6 ABD askerinden nasıl silahları alıp vurabilsin? Şaka gibi. Afia’nın hiçbir terör örgütü ile ilişkisi yok. Adli laboratuvardan sonuç çıktı. Sonuçta silahta Afia’nın parmak izi bulunmadı, silahtan hiç ateş atılmamış, silahlar çok ağır, olay yerinde hiç kurşunlar bulunmadı. Duvarlarda delik falan da yok.
Afia’nın Amerika’daki davasını alan yargıç dedi ki “Nasıl bir dava bu, çok saçma, bu bir dava değil. Onu ülkesine geri gönderin o suçsuz!” Sonra yargıç değiştirildi. Bu adım, kötüye giden davanın işaretiydi. 86 yıl hapis cezası aldı. Kimseyi vurmadı. Kimse ölmedi. Hiçbir şey yapmadı. Vurulan o. Bu yargıcın verdiği sonuçtur. Gerçek olan onun suçsuz bir eğitimci kadın olduğudur.
Bagram Hapishanesi’nin Hayalet Hanımı
2008 yılında İngiliz bir gazeteci Taliban tarafından esir alındı, serbest bırakıldı. Ardından Afganistan’a, neler olduğunu araştırmaya dönmüş. Bagram hapishanesinde işkence görmüş, aşağılanmış Pakistanlı bir kadının tutulduğunu söyledi. “Bagram’ın Gri Hayalet Hanımı ya da “Bagram’ın Hayaleti” olarak bilinirmiş. Böylece Afganistan’da olduğunu öğrendik. Daha sonra o gazeteci basın toplantısında “Eğer ben başbakan olsaydım, Afia ertesi gün burada olurdu.” diye açıklamada bulunmuştu. Şimdi kendisi başbakan, Afia nerede? merak ediyoruz. Carswell adlı işkence yerindeymiş öncesinde bize onun öldüğünü söylediler. Öldüğünü zannedince bütün uluslararası insan hakları organizasyonları gittiler ve Afia’yı oradan aldılar.
Kardeşinizle en son ne zaman görüştünüz?
2003’ten 2008’e kadar haber alamadık. Dünyada yok gibiydi. Bu son üç yılda, bizi hiç aramadılar. Afia’dan haber hiç alamıyorduk, bu çok acı. Pakistan Başkonsolosu Afia’yı ziyaret etti onunla görüştü. Son yapılan ziyaret ise Mart 2019’du. Konsolos, “Afia hastaydı, çok zayıftı, Pakistan devletinin ve dünyanın acil bir şeyler yapması gerekiyor, oradan çıkması gerek, yoksa orada ölecek.” dedi.
Afia Sıddıki: Beni Kurtaracak Bir Müslüman Yok mu?
Mahkemede Afia’nın avukatı var mıydı?
Evet vardı. Duruşma sırasında bizim seçtiğimiz avukatı kabul etmediler. Bize bir avukat seçip verilmişti. Avukat için 2 milyar dolar ödememizi söylediler. Yoksa hiç izin vermeyeceklerdi. Bu adil değil. Niye istemediğimiz avukat için 2 milyar dolar ödeyip sonra Afia hücrede kilitli kalsın? Afia çok ağlamıştı ve çok yalvardı kendi seçtiği avukatı istediğini söyledi. Ama yargıç kabul etmedi. Şimdi Steven Doonce, Katrin’le çalışıyorum. Az ücret alıyorlar. Bana yasal konularda yardımcı oldular. Yine de onlar bile Afia’ya ulaşırken problem yaşıyorlar.
Sizce dünyadaki Müslümanlar sahip Afia Hanım için yeterli bir şey yaptı mı?
Müslüman ümmeti olarak çok şey kaybettik, kardeşliğimizi kaybettik. Afia hayatı Kur’ân olan hafız bir kadındı. Hayalleri vardı. Eski Amerika Genel Avukatı dedi ki, Afia davası Amerika tarihindeki adalete dair en kötü bireysel dava olduğunu söyledi. Amerika bile biliyor bunun adil olmadığını. Ancak olayın üstünü örtüyorlar. Müslümanlar onun için hiçbir şey yapmıyorlar. Mahkemede Afia ağlıyordu ve onu dövdüklerini söyledi. İçeri getirildiğinde dişleri kırılmış çok kanıyordu ve kıyafetini çıkardıklarını Kur’an’ını yere fırlattıklarını söyledi. Kur’an’ın üzerinde yürürse kıyafetini vereceğiz, aksi takdirde böyle mahkemeye götüreceğiz. Bunu yargıcın emir verdiğini söylediler. Kur’an onun kalbindeydi. Bana, ümmete söyle yok mu beni kurutacak bir Müslüman, vardır belki dedi. Tüm ümmet sessiz. Bir şey yapıp birleşip ayağa kalkmamız lazım. Biz birileri için ayağa kalkmalıyız. Birisi için kalkmazsak başka bir zaman bizim için ses çıkaracak kimse olmayacak. Bu sadece Afia Sıddıki davası değil. Bu İslam ümmetine mensup bir annenin, kadının davasıdır.