
Kuşak çatışmaları veya tasnifleri dediğimiz zaman dünyanın farklı yerlerinde farklı karşılıklar bulduğunu görüyoruz. Japonya, Güney Kore gibi ülkelerden dünyaya yayılan hayat tarzı aşılayıcı müzik türü olan J-Pop ve K-Pop tarzları, LGBT öğeleri başta olmak üzere gençler üzerinde çok ciddi bir cinsiyet baskısı oluşturuyor. Buradaki detayları öğrenmek, K-Pop türünün ne olduğunu anlamak adına, meseleyi dergimizin kuşaklar arası araştırması bağlamından ele alarak, dijital iletişim uzmanı Said Ercan ile konuştuk.
Nedir bu K-Pop? Nasıl gelişti?
Japonya’dan dünyaya yayılan “J-Pop”tan sonra Kore Popu’nun K-Pop’u da meşhur oldu, özellikle PSY’nin Gangnam Style parçasının milyarlarca izlenme elde ederek bu türü dünyada popüler hale getirdiğini görüyoruz.
Kore kültür ihracı ve müzik sektöründeki ekonomik etkinliğini arttırmak üzere devlet politikası olarak bu tür grupları destekledi, gruplar çok ses getirip dünyada karşılık görünce küresel aktörler K-Pop içinde BTS gibi bir grubu rol-model olarak gençlerin önüne koydular. Gençleri tüm dünyada dizayn etmek için müzik grupları etkin kullanılıyor bu bağlamda “Nötr cinsiyet” adını verdikleri bir akımla ergenlik döneminde bütün cinsiyetlere aynı mesafede durmayı ve cinsiyeti ergenlikten sonra kendi iradesiyle seçmeyi hedefleyen bu düşünce, cinsiyetsizlik noktasında bir farkındalık oluşturarak, baskın cinsiyet yöneliminin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Gençlerdeki etkilenme nasıl gerçekleşiyor?
BTS gibi K-Pop gruplarının LGBT renkleri olan gökkuşağı sembollerini kıyafetlerinde kullanarak, erkeklerin aşırı bir makyaj yaparak, metroseksüel bir görüntü ile ‘orta bir cins’ görüntüsü veriyorlar. Her cinsiyete eşit mesafede olmayı hedefliyorlar.
Çocuklar ve ergenler, farkında olmadan bu akımlardan etkileniyor, “Love Myself” hareketi ile narsist bir karakter oluşturuyorlar, “Siz değerlisiniz, kendinizi sevin, insanların size bir şeyler dikte etmesine müsaade etmeyin” gibi mottolarla çocuklar, kendi hayatlarına başka bir müdahaleye karşı çıkıyorlar. Psikolojik olarak yıpranmış, yalnız ve ailesiyle iletişim problemi yaşayan 10 ile 20 yaş arası özellikle kız çocuklar bu grubu dinliyor. Birçok anne baba bunun farkında değil.
Bu gruplara yönelik eleştirel yorumları yapanların, sosyal medya üzerinden organize ve sert tepkilerle karşılaşmasının insanların kendilerini grupla özdeşleştirmesine bağlıyorum, bu grupların bir süre sonra insanları kendilerine bağlayıp diğer tüm bağları kopardığını ve ciddi bağımlılık yaptığını gözlemliyoruz.
K-Pop “Hayatın Anlamı” Oldu
K-Pop gruplarının zamanla takip edenlerce “hayatının anlamı” olmaya başladığını fark ettik, dinleyen ve sonradan grubu dinlemeyi bırakan gençlerde bu itirafı yapıyorlar. Gruba ‘çocuklarım’ diyen ergen fanlar var. Grubun resimlerini ve isimlerini kullanıyorlar, kendi hesapları yok. Tam bir bütünleşme yaşıyorlar. Grup hakkında en ufak eleştiride linç hareketi başlatıyorlar.
Ailenin ve çevrenin etkisi; buraya yansımaları nasıl?
K-Pop akımı cinsiyeti ve dini-kültürel bağımlılığı ve aile içi iletişimi bitirme projesinin bir ayağıdır. Bu, yeni yaratılacak Z kuşağını hazırlama ve nötrleştirme, bir anlamda robotlaştırmak projesi. Güney Kore üzerinden dünyada kültürel bir emperyalizm empoze ediliyor, bu gruplar dünyada meşhur edilerek rol model (onlar buna idol fabrikası diyor) oluşturuluyor.
K-Pop sanatçıları da ülke çapında yarışmalarla seçiliyor, elemeleri kazandıktan sonra çok ağır sözleşmelere maruz kalıyorlar, aileleri ile görüşmeleri yasaklanıyor, evlenmeleri yasaklanıyor, aşk yasaklanıyor, yüzleri değiştirilirip “bebeksi” hale getiriliyor.