
Dünyada ve Avrupa’da İslam dalga dalga yayılıyor. Buna karşılık islamofobi sürekli köpürtülse, pompalansa da dünya bir şekilde İslam’ın zaferine şahitlik edecek. Peki bu ne zaman, nasıl olacak? Ne zaman olacağına dair bir yorumda bulunmak hem haddimiz hem de görevimiz değil; ancak meselenin nasılına gelirsek, bu, inananların, Müslümanların gayretleriyle olacak. Bir şekilde nimetleri doğru kullanmalı ve İslam’a hizmet için kanalize edebilmeliyiz. Bu doğrultuda İngiltere’de yaşayan YouTuber Ali Dawah çok ciddi video içerik hizmeti sağlıyor ve insanlara sosyal medyadan sesleniyor. Kendisini Genç Dergisi’ne misafir ettik...
Öncelikle seni tanıyabilir miyiz? Gerçek adın da Ali Dawah mı?
Ben Ali Dawah. Ama bu benim gerçek adım değil, gerçek adım Erdi ve aslen Türk’üm, Kayseriliyim.
Kayseri Sarız’dan ben 1 yaşındayken İngiltere’ye yerleştik. Anne tarafım alevi, babam ise agnostik. Onların siyasi sebeplerden ötürü İslam hakkında menfi düşünceleri vardı. Benim İslam’a giriş yolculuğum ise 2009-2010 gibi başladı. Bangladeşli bir arkadaşım vardı ve bana İslam’ı anlatıyordu.
İslam’a Girmek Kolay Olmadı
İslam’a yönelmen nasıl oldu? Doğuştan Müslüman değildin anladığım kadarıyla...
Ben her daim bir yaratıcıya, aşkın bir varlığa inandım. Fakat hiçbir zaman bir dine inanmamıştım. İslam’ın, Hristiyanlığın ve Yahudiliğin kitleleri kontrol etmek amacıyla insan yapımı dinler olduklarını düşünüyordum. Ancak zaman ilerledikçe kendimi sorguladım. Şöyle düşündüm: Eğer aşkın bir varlığa inanıyorsam, benim amacım nedir?
Etrafımdaki eşyalara, nesnelere bakardım... Hatta bazen çoraplarıma bakar ve derdim ki: “Çoraplarımın bir tasarımcısı ve bir amacı var. Peki çoraplarımın bir amacı var da, benim yok mu?”
Bu düşünceler etrafında yolculuğuma başlamış oldum. Hristiyanlığı, İslam’ı, Yahudiliği, Hinduizm’i ve Sihizm’i inceledim ve 3-4 senelik araştırmanın akabinde Müslüman olmaya karar verdim. Ama bu hiç de kolay değildi.
İslam’ı tanıdın, gördün ama hemen Müslüman olamadın sanırım. Seni etkileyen hadiseler nelerdi?
İslam’ın hak olduğunu biliyordum. Müslüman olmadan önce internette videolar izliyordum ve yorumlarda insanların İslam’a saldırdıklarını görüyordum. Ben de İslam’ı savunmak istiyordum. Yine de henüz şehadet getirmemiştim çünkü İslam’a göre haram olan işlerle meşguliyetimden ötürü arzularımın bana mani olacağını düşünmüştüm. Akrabalarım arasında bazılarının hayatını kaybettiğine şahid oldum. Kuzenim kendini asarak öldürmüştü. Komşum ve onun arkadaşı da kendini öldürmüştü... Birçok ölüm hadisesi gördüm. Bunlardan çok etkilendim.
Diğer İnsanlar İçin Yaşıyordum
Diğer insanlar için yaşıyordum, Allah muhafaza bir bakıma benim ilahım gibiydiler, razı etmem gereken kişiler gibi. Başarılarımı gösterip beni alkışlayacaklar, “Muhteşem!” diyecekler ben de üniversiteye ödemem gereken 30 bin poundluk borç ile kalakalacağım... Bütün bunları sahte buldum ve üniversiteyi ikinci senemde bıraktım. Bir gün Londra’daki bir caminin yanından geçiyordum ve “Artık yeter, Müslüman olmak istiyorum” diyerek camiye girdim.
İslam hakkında derinleşmen hatta savunman, insanlarla tartışman nasıl oldu?
Bir gün İslam hakkında menfi konuşan birini gördüm ve ona meydan okudum. Meydan okumamın ardından 100’ü aşkın kişi etrafımıza toplandı. Utanmıyordum, çekinmiyordum tutkuyla yapıyordum bu işi... Farklı bir moda girmiştim. Transformers’ı bilirsiniz ya... Ben de İslam’ı müdafaa etmek isteyen birine dönüşmüştüm.
Bundan sonra anladım ki bu, benim yapabileceğim bir şey... Yapmayı da seviyorum. Böylece her hafta bu parka (Hyde Park) gitmeye devam ettim ve orada davet çalışmaları yapan kardeşlerle tanıştım.
Maşallah. Önce meydana, sonra medyaya geçmişsin. YouTube kanalın daha sonraki süreçte faal oldu anlaşılan...
Evet. Hyde Park’taki kardeşler bana gelip davet çalışmalarına katılmamı teklif edip kendi Facebook ve YouTube kanalımı açmamı istediler fakat ben yapmak istemediğimi ve buraya gelip davet çalışması yapmayı sevdiğimi ve bu şekilde mutlu olduğumu söyledim. Beni sürekli teşvik ediyorlardı, bir gün “Tamam, bir denerim” dedim. Ve ilk iki videomu telefon ile çektim. Eğer YouTube kanalıma girip ilk iki videoya bakarsanız onları görebilirsiniz.
Baktım ki insanlar istifade ediyor, ben de paylaşımlara devam ettim. Tecrübelerimi, cahiliye dönemimdeki anılarımı paylaştım. Daha sonra haram ilişkilerden, kız ve erkek arkadaşlığına bulaşılmaması gerektiğinden, Allah’a ibadet edip O’na yaklaşmaktan bahsetmeye başladım ve böylece kendiliğinden farklı videolar ile devam etti ve büyüdü.
DAİŞ ve Avrupa Aşırı Sağı Ortak
Tüm bu çalışmalara, sizlerin gayretine rağmen Avrupa’da aşırı sağ büyüyor. Peki neden büyüyor sence?
Çünkü bundan faydalanıyorlar. Mesela DAİŞ: Ben DAİŞ ve Avrupa’daki aşırı sağın iş ortağı olduğuna inanıyorum.
Neden?
DAİŞ “İslam adına” fakat İslam ile hiçbir alakası olmayan bir saldırı düzenlediğinde aşırı sağ bunu kullanıyor ve “Bakın, işte gerçek İslam bu” diyor. “Gelip topraklarınızı almak, tecavüzde bulunmak vs. istiyorlar” diye propaganda yapıyorlar. Yani DAİŞ ve aşırı sağ, birbirini seviyor.
Evet, bu anlamda da DAİŞ gibi gruplar hem Müslümanları yansıtmıyor hem de asla öncülük, yol göstericilik yapamazlar...
Bize saldıranlar bizim öğretmenlerimiz olamaz. Onlara bakıp da “Bizim kardeşlerimizi öldürdüler, biz de onların kardeşlerini öldürelim” demiyoruz. Bizim öğretmenimiz Peygamberimizdir (sav). C. Bush veya başka biri değil.
Peki bunlarla nasıl mücadele edeceğiz? Çözüm olarak ne söyleyebilirsin?
Bununla mücadelenin en iyi yolu ahlakımız iledir. Kendimizi nasıl tanımladığımızla alakalıdır. Burada size Kur’an’dan ve hadisten, Zakir Naik’in tıpkı bir bilgisayar gibi yaptığı şekilde örnekler verebilirim. Ancak mesele şu ki, insanlar bir amelinizi affedebilir fakat onlara nasıl hissettirdiğinizi unutmazlar. Bu yüzden iyi bir ahlak ve adap, bir Müslüman olarak görünmek, kibar olmak, diğerkâmlık ve dürüstlükle anılmamız gerekiyor.
Endonezya’ya bakalım: Onlar bir cihad neticesinde Müslüman olmadılar. Tüccarlar arasındaki ticaret sırasında Müslümanların ne kadar dürüst olduklarını görmüşlerdi. Bu tek başına, bütün bir milletin Müslüman olmasına vesile oldu.
Sosyal medya da bir yöntem mi sana göre? Yani davet için?
Evet, elimizde sosyal medya var ve bu şekilde mücadele edebiliriz. Burada niyet çok önemlidir çünkü İslam’da amellerin kabulü niyetlere bağlıdır ve ameller de Kur’an ve sünnete uygun olmalıdır.
Bu da demek oluyor ki yaptığın iş İslam’a uygun olmalı. Ben de kendime sordum: “Neden bunu yapmak istiyorum?” Kendimi bildiğim kadarıyla amacım İslam’ı müdafaa etmek, yaymak ve İslam’ın gerçek mesajını insanlara göstererek bütün dünya ile paylaşmak. Davet bundan ibarettir...
İslam Biz Olmadan da Muvaffaktır
Türkiye’ye, buradaki kardeşlerine bir mesajın var mı?
Türkiye’deki kardeşlerime tavsiyem Allah’ın dinine sımsıkı sarılmalarıdır. Çünkü Allah’ın dinine sarılmaktan başka hiçbir başarı elde edemeyeceksiniz. Daha önce de söylediğim gibi, bu dini terk ederseniz Allah’ın size ihtiyacı yok, sizin yerinize başkası gelir... Ve inanın, Batı’da, Avrupa’da, Amerika’da yüzlerce, binlerce insan, özellikle kadınlar; İslam’a geliyor.
Eğer dinini ciddiye almayanlar arasında olmak istiyorsanız, sorun değil... Fakat bilin ki İslam’a ihtiyacı olan sizsiniz, İslam’ın size ihtiyacı yok. İslam sizinle veya siz olmadan da muvaffaktır.