Sosyal medyanın, özellikle de dünyanın en popüler sosyal medya aracı Instagram’ın gençlere ne derece tesir ettiğini öngörmek çok zor. Bugün herkes sanal dünyada bir kimlik yaratma, var olma çabasında. Storylerin sonu gelmiyor, her saniye milyonlarca fotoğraf filtrelerden geçip paylaşılıyor. Pek yakında alışverişlerimiz de sosyal medya mecralarından gerçekleşecek. Ancak sanal dünyanın, sosyal medyanın hayatımıza bazı olumlu tesirleri olsa da bizden götürdüklerini hesap ediyor muyuz? Bütün dünyada gençliğin bakış açısı, sosyal medyada yoksan, yoksun! Varoluşun beğenilere ve yorumlara indirgendiği çağımızda gerçek kimliğini keşfedemeyecek durumdaki gençler her yerdeler. Hatta onlardan bir tanesi 16 yaşındaydı, fakat öldü. Nasıl öldü? Maalesef geçtiğimiz ay Instagram 16 yaşında bir gencin hayatına mal oldu. Malezya’da yaşayan bir genç kız Instagram’da takipçilerine anket gerçekleştirerek ölümle yaşam arasında tercih yapmalarını istedi. Üstelik bunun kendisi için önemli bir karar olduğunu belirterek katılmalarını özellikle istedi. Ankete katılan kullanıcıların yüzde 31’i yaşamayı yüzde 69’u ölümü tercih edince genç kız intihar etti. Peki bu durumda ankete oy veren kişiler intihara teşvik ile suçlanabilir mi? Instagram bir cinayete zemin oluşturmaktan dolayı ayrıca suçlanabilir mi? Sanal kimliklerle var olan, gerçek hayatın ne tadından ne güzelliklerinden bihaber olan ve böylesine dijital dünyaya kapılmış gençler, gençlerimiz görmezden gelinebilir mi? Kim karşısına böyle bir genç çıktığında onu sanal “hikayeler”den kurtarıp gerçekliğe kavuşturacak kadar tesirli? Cevaplanması gereken çok sorular var fakat sadece gençler değil, herkes durum güncellemesi yapmakla meşgul…