
Yaklaşık 1,5 yıldır düzenli olarak devam eden misafir öğrenci röportaj serimizde bu ay Türkmenistanlı Merdan Haniyev ile konuştuk. Kendisinin oldukça ilginç bir hikâyesi var; Türkiye’ye inşaat işçisi olarak geliyor, şu an felsefe üzerine doktora yapıyor.
Merdan Haniyev kimdir? Biraz kendinden bahsedebilir misin?
1990 yılında Türkmenistan’ın Ahal vilayetinde doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Türkmenistan’da tamamladım. Sonrasında askere gittim. 2 yıl askerlik yaptıktan sonra dönünce inşaatta çalışmaya başladım. Çalıştığım inşaat Türk firmasıydı. Orada birlikte çalıştığımız kişiler Türkiye’ye gitmemi tavsiye ettiler. “Orada daha çok para kazanırsın” dediler. Ben de inşaat işçisi olarak Türkiye’ye geldim. Ama işler tahmin ettiğim gibi olmadı. Geliş tarihim bir üniversitenin başvurusuna denk geldi. İçimde hep bir okuma isteği vardı, açıkçası bir sonuç beklentisine girmeden başvuru yaptım. Kısa bir süre içerisinde sonuçlar açıklandı. Nasip oldu, kazandım. Sonrasında yüksek lisans yaptım. Şimdi de doktora eğitimi alıyorum.
Türkiye’de seni en çok ne duygulandırdı?
Geldiğimde ezan sesleri bana çok heyecan verdi. Çünkü ezan sesinin çok ayrı bir yeri var bende. Memleketime gittiğim zaman “Türkiye’de neyi özlüyorsun?” dediklerinde “Ezan seslerini” diyorum. Elbette memleketimde de ezan okunuyor ama burada okunan ezan çok farklı. 8 senedir Üsküdar’da yaşıyorum ve her ezan sesini duyduğumda duygulanırım.
Başından geçen komik bir hatıran var mı?
Türkçe “evet” ve “hayır” kelimeleri var. Türkmenistan’da “hayır”, “evet” demek. En komik olaylarımı hep bu yüzden yaşadım. Mesela bir yere gidiyoruz, “Bir şey istiyor musunuz?” diye sorduklarında “hayır” diyorduk vermiyorlardı, biz de kızıyorduk.
Peki Türkmenistan Türkçesi ile Türkiye Türkçesi ne kadar benziyor birbirine?
Çok benziyor aslında, yüzde 60 benziyor diyebilirim.
En sevdiğin atasözü veya deyim hangisi?
“İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur.”
Türkiye’ye geldiğinde en çok zorlandığı şey ne oldu?
Yemekler oldu. Türkmenistan’da etli yemekler daha ön planda, burada daha çok sebzeli yemekler yeniyor. Bu yüzden yemek konusu beni biraz zorladı. Yemeklere alışmam bir seneden fazla sürdü.
Peki seni en çok şaşırtan olay ne oldu?
Türkmenistan’da çalıştığım inşaatın patronları Türk’tü. Bize karşı çok kaba davranıyorlardı. Bende oluşan algı Türk insanının çok kaba olduğu yönündeydi. Hatta iki şekilde düşünüyordum; ya çok kaba ya da çok gülerler. Türkiye’ye gelince öyle insanlar olmadığını anladım. Çok sıcakkanlı, cana yakın, insancıl olduklarını gördüm. Birçok dostum oldu, gerçekten çok içten, samimi ve aynı zamanda merhametli, herkese yardım etmeye çalışan insanlar olduklarını gördüm.
Gelmeden önce Türkiye’ye dair en çok merak ettiğin şey neydi?
Ben Türkiye’yi dindar bir ülke olarak biliyordum; okunan ezanlar, camiler vesaire. Fakat burayı görünce, asıl zor olanı başardıklarını ve her kesimden insanın bir arada yaşayabildiğini gördüm. Türkiye’yi böyle tanımıyordum ama artık insanlara da tavsiye ediyorum, ön yargılarını kırmak için gelsinler, burada yaşasınlar.
Türkiye’de bulamadığın, hasret çektiğin bir şey var mı?
Bulamamak değil aksine bulmak sorusuna cevabım var. Lise yıllarımda aynı zamanda çobanlık yaptım. Çobanlık yıllarımda aradığım bir şey vardı. “Nereden gelip, nereye gittiğim?” sorusuydu bu. Türkiye’de bu soruma cevap bulduğumu hissediyorum.
Türkiye gerçekten kendimi tanımama sebep oldu diyebilirim. Eğer buraya gelmemiş olsaydım gerçekten kendimi keşfetmemiş olacaktım; yeteneklerimi, kabiliyetlerimi, kim olduğumu, nereden gelip nereye gittiğimi kısacası hiçbir şekilde kendimi bulamayacaktım. Türkiye kendimi keşfetmem açısından doğru bir yer oldu, buna gerçekten inandım. Türkiye bana, kendime dair fikirler verdi.
Geriye döndüğünde buradan ne götürmek istersin?
Cenab-ı Hak tarafından herkese verilen bir bilgi hazinesi var, sadece onun keşfedilmesi, açığa çıkarılması gerekiyor. Bunu aldığım eğitim ve hocalarım sayesinde biraz olsun açığa çıkartmış oldum. Ülkemde bu şansı kullanamayan çok kişi var. Onlara bu şansı anlatmak istiyorum. Gelmeseler bile buraya ve kendilerine dair fikir verebilmek, bunu hem tasavvufi, dini hem de gerçekten felsefi kişilik manasında vermeyi düşünüyorum.
Gelecek planında neler var? Doktorayı bitirdikten sonra geri dönecek misin yoksa Türkiye’de mi kalacaksın?
Doktora uzun bir süreç, nereden baksak ortalama dört beş sene daha buradayım. Tabii ki memlekete dönme niyetim var. İlim ve akademiye katkı sağlamak için eğitim alanında bir şeyler yapmak istiyorum. Akademisyenlik, öğretmenlik vesaire ismi çok önemli değil, fakat bu alana katkı sağlamak istiyorum. Uzun planlar yapmayı sevmem. Cenab-ı Hakk’ın verdiği her şey, her yer güzeldir. Uganda’ya da gidip çalışabilirim, memleketimde de çalışabilirim, Türkiye’de de çalışabilirim. Önemli olan çalışmaktır bence, öğrendiğini öğretmektir, bunun belli bir mekânı, yeri yoktur.
Türkiye’de İstanbul dışında farklı şehirleri gezebildin mi?
Gezmeyi çok seviyorum. Eskişehir, Bursa, Konya, Ankara, Bayburt, Erzurum gibi birçok şehri gezdim. Bunlar arasında en çok Bursa’yı sevmiştim. Hem tarihini hem doğasını hem de insanlarını çok sevdim.
Elinde bir mikrofon var ve bütün insanlar karşında seni dinliyor, bir cümle söyleme hakkın olsaydı o cümle ne olurdu?
İnsanlar kendilerini inansınlar, kendilerini yaratana inansınlar, özgüvenlerini kaybetmesinler; o zaman kaybedecek hiçbir şeyleri olmaz.
İstanbul’un en sevdiğin yeri neresi?
İSAM Kütüphanesi’ni çok seviyorum. Vaktimin çoğunu orada geçiriyorum. Küçük bir bahçesi var, özellikle orayı çok seviyorum.
Türkiye’de olsaydın hangi şehirli olmak isterdin?
Üsküdar’ın havasından mıdır suyundan mıdır bilmem, 100 yıl yaşasam, dünyaya tekrar gelsem, yine Üsküdarlı olmak isterdim.
En sevdiğin Türk yemeği hangisi?
Hamsi ve köfte.
Baklava mı kadayıf mı?
Baklava.
Çiğköfte ile aran nasıl?
Kötü. Çiğköfte yediğimde hayal kırıklığına uğradım. İlk yediğimde acı sevmiyorum, acısız çiğköfte olsun demiştim. Espri olsun diye acılı yapmışlar; bir kere yedim, bir daha da yemedim.
Hangi takımı tutuyorsun?
Futbolu çok severim fakat takım tutmam. Beşiktaş ve Trabzonspor’u seviyorum.
Son olarak, Türkmenistan’a gidecekler için bize 5 gezi tavsiyesi verebilir misin?
- Beş devletin ortasında bulunan Hazar Denizi,
- Sultan Alparslan’ın kabrinin bulunduğu Merv Şehri,
- Başkent Aşkabat ,
- Alışılmışın dışında bir mimariye sahip Beyaz Şehir,
- Atlarıyla meşhur Ahal Şehri.