
1984 yılında Erzincan’da doğdu. Erzincan depremiyle beraber İstanbul’a göçtü. 14 yaşından beri İstanbul’da yaşıyor. Küçüklüğünden beri internet kendisini hep cezbetti, ilgisini çekti. Önceleri internet sitesi yapmaya başladı. 2002 yılında babası ile Desnet’i faaliyete geçirdi. Şimdilerde Desnet’i yürütüyor. Tüm bu profesyonel iş hayatının yanında 12 Yıldız Genç Liderler Derneği’ni kurdu. “Gençler Uçuyor” isimli bir televizyon programı yaptı. Yaklaşık 4 yıldır da Star Gazetesi’nde haftada 3 gün köşe yazıları yazıyor. “Senin Yolunda” isimli bir kitabı da bulunan Ömer Ekinci’yle konuştuk, keyifle okumanızı dileriz.
Bu denli işin içine girmişken, etrafımızı apple’lar kaplamışken, adını bilmediğimiz binlerce amerikan markası ürün varken bu boykot mümkün mü sizce?
Biz aslında boykotu kendimize tepki olarak ortaya koyduk. Boykot aslında bizim kendimize kızmamızın sonucu. Biz niye bunlara bu kadar bağımlı olduk diye soruyoruz kendimize. Bu yüzden boykotu markalardan ziyade daha büyük çaplı görmek gerekiyor.
Türkiye’nin birkaç aydır yaşadığı sürecin ortaya çıkışı 4 sene öncesine dayanıyor. Bağıra bağıra gelen bir süreçti bu. Ama bu süreç bize 20 sene kamu spotu izlemiş kadar bilinç sağladı. Bizim bu akıllanmaya, düşmeye, burnumuzun sürtmesine ihtiyacımız vardı her şeyden önce. Çünkü bolluğa çok alışmıştık. Parası olmayan kredi kartından harcıyordu. Her istediğini alan, maaşının on katı telefonlara el uzatan, kapılarında son model arabaları olan bir ülkeye dönüşmüştük. Bir toslamaya ihtiyacımız vardı. Her şerde bir hayır vardı nazarıyla bakmak gerekiyor.
Aslında bizim yabancı ürünlerden ziyade kişisel cari açığımız var. Tükettiğimiz, ürettiğimizden çok daha fazla. Öğrenci içinde geçerli bu, evdeki Ayşe teyze zannetmesin ki ben işin içinde değilim. Hepsinin cari açığı var, bu cari açıklar toplanınca ülkenin cari açığı oluşuyor. Eğer 5 bin liraya bir telefon alıyorsak o açığı kapatacak bir şeyler üretmemiz gerekiyor. Üretemiyorsak da tasarruf etmemiz gerekiyor. Aslında yedik için şimdi hesap ödeme zamanı. Birçok şey bence rayına girecek.
Görüyorsunuz kiralar uçmuş, maaşlar uçmuş, beklentiler karşılıklı olarak uçmuş. Ne olacak? İş adamı farklı bir şeyler yapmalı ki kendisini ayakta tutsun. Öyle eskisi gibi arkama yaslanayım elimi öpene mal satayım devri kapandı. Bu tüm dünyada kapandı. Nakit sıkışıklığı, parasızlık dünyanın her yerinde var. Bundan sonra dünyada bolluk bereket yok. Çünkü Afrikalı çocuğun çığlığını kimse duymadı. Bir telefonun parçasını günlük 2 dolara mal eden çocukların hakkını yedik. Bu hakkı ödemek zorundayız. Bu gelir eşitsizliği bir yerde patlamak zorundaydı. Bakıyorsunuz deriyi kesen kişiyle o derinin satıldığı hali arasında 5 bin kat fiyat farkı var. Dolayısıyla bu eşitsizlik Gayretullah’a dokunacaktı, bence dokundu. Yaşadığımız sorunun da bu adaletsizliğe dayandığını düşünüyorum.
Ailesine bağımlı yaşayan bir öğrenci ne denli boykota katkı sağlayabilir? Kendi oluşturduğu cari açığı kapatması için neler yapabilir?
Birincisi, öğrenciliğin 4 sene boyunca yan gelip yatılacak bir yer olmadığını bilmeleri lazım. Sadece okumak hayatının canına okumaktadır. Sadece okurlarsa hayatları çok zor olacak bunu bilmeleri lazım. Ben buraya iş görüşmesine gelenlere soruyorum, okurken ne yaptın? Bir şey yapmadım diyorsa anlıyorum, bu kişi sadece üzerine düşeni yapıyor fazlasını yapmıyor.
Öğrencilerin okurken kesinlikle çalışması lazım. Üniversite dönemi sürünme dönemi, bunu bilsinler. Çok yoruluyorum diyorlar, ne güzel işte daha çok yorul. İki tane seçeneğin var ya 30’a kadar sürün ya da 30’a kadar oku hayat boyu sürün. Gaddarca geliyor olabilir. Kızabilirler de…
Artık çok fazla internet üzerinden çalışan var. Mesela Gaziantep’te okuyan bir kardeşimiz bize uzaktan yazılım yapıyor. Çalıştığı saati de bize bildiriyor. Diyor ki 10 saat çalıştım, 10 saat çarpı ücret her ay hesabına yatırıyoruz. Bu teknolojik bir iş bunun dışında metin yazabilirler, dil biliyorlarsa çevirmenlik yapabilirler. Diyelim Antep’tesiniz, sedef kakma küçük sandukalar vardır. Çekin fotoğrafını koyun Alibaba’ya, koyun eBay’a, buradan on liraya alın oraya 10 dolara satın.
Üretimde de mümkün olduğu kadar ikinci eli tercih etsinler. İkinci el ürünleri satmayı tercih etsinler, gerçekte hiçbir şeyin değeri yok. Konserde su on liradır belediyede bedavadır. Suyun fiyatı yok, suya ne kadar ihtiyacınızın olduğunun fiyatı vardır. Aldıklarını yeteri kadar kullandıysanız artık satın. Benim ihtiyacım bitince başkasının ihtiyacı başlar. Kendi aramızda döndürerek hiç alım yapmadan ithalatın bir kısmını kaldırabiliriz.
Boykot karşılık buldu mu sizce? Mesela bu sürece destek sağlamak amacıyla desnet olarak bir barkod uygulaması geliştirdiniz. Biraz ondan da bahsedebilir misiniz?
Boykotumuz, şu markayı almıyoruz boykotu değil. Bu boykot akıllı olun ve paranızın nereye gittiğini bilin boykotu aslında.
Türkiye’nin İsrail’den aldığı Heronlar vardı. Tanesi 25 milyon dolar. Bir tanesi kırık çıkıyor ve Türkiye bunu bidiriyor. Beş senedir geri alamamış durumdayız. Almanya’nın bize sattığı tanklar var. Tankların eksik parçalarını Almanya vermiyor. Kötü komşu insanı ev sahibi yapar derler. Dünya bizi buna zorluyor. Türk insanı olarak zorda kalmadan yapamıyoruz. İlla 3-0 geriye düşeceğiz ki 4 tane gol atalım. Duygusal ve hassasız. Boksta ilk yumruğu atan kazanır derler. Karşınızdaki Türk ise tam tersi. Yumruğu yiyeceğiz ki aklımız başımıza gelsin. Bu sebeple boykotun birçok şeyi aşmamıza da yardımcı olacağını düşünüyorum.
Ayrıca Dolar ve Euro’nun yükselmesinin şöyle bir avantajı oldu: Önceden girişimciler Çin’den bir ton mal yığalım, Türkiye’ye satalım düşüncesindeydi. Çünkü dolar çok düşüktü. Şimdi “Ben buradan dışarıya ne satabilirim?” diye düşünüyorlar.
Desnet Barkod diye bir uygulama ürettik. Hiçbir medya desteği olmadan sadece bir tweetle, android uygulaması bin kullanıcıyı geçti. Demek ki insanların ilgisi var. Birçok uygulama sitesi uygulamamızı tanıtmış. Annem bunu bayıla bayıla kullanıyor diyen kullanıcılarımız var. Aslında şu an için uygulamanın bir dezavantajı var. Üretici diyelim Belçikalı bir firma ama Türkiye’de üretiyorsa Türk malı gibi gözüküyor. Nasip olursa ilerde şunu yapacağız: bu malı Türkiye’de üretiyorlar ama Belçika firması yani paran Belçika’ya gidiyor. Haberin olsun. Daha sonraki aşamada bu mal Türkiye’de üretiliyor, Belçika firması, içinde de şu maddeler var ve caiz değil. Uygulamamızı akıllı, yerli ve manevi hassasiyetleri olan bir alışveriş danışmanına dönüştürmek istiyoruz.