“Bütün insanlığın birbirine saygı duyduğu, herkesin birbirini sevdiği, bir devletin diğerini işgal etmediği bir dünya hayalim var” diyerek anlatıyor gönül yarasını. Vatanından sürülmüş bir ailenin çocuğu olarak mülteci kampında dünyaya geliyor. Çocukluk döneminde şahit olduğu manzaralar tüm ömrünü şekillendiriyor. Kalemi ve kelamı ile Filistin davasına neferlik yapıyor. Yazar, şair ve aktivist İbrahim Nasrallah ile Filistin davasını ve yazın hayatını konuştuk.
İbrahim Nasrallah kimdir? 1954 yılında Ürdün’de bir mülteci kampında doğdu. Aslen Filistinli bir şair, romancı, öğretmen, ressam ve fotoğraf sanatçısıdır. Doğduğu mülteci kampında öğrenim gördü ve öğretmenlik yapmak üzere geldiği Suudi Arabistan’da 1978-1996 yılları arasında gazeteci olarak da çalıştı. 10 şiir kitabı, 7 roman ve 2 çocuk kitabını vardır.
Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Öncelikle sizlere Kudüs çalışmalarınızdan dolayı özellikle teşekkür ederim. Şair olduğumu söylemek isterim. Amman’a yakın bir yerde, mülteci kampında dünyaya geldim. Filistin halkının hayatta kalma mücadelesine tanıklık ettim. Vatanını terk etmiş, sürülmüş, oralara sığınmış insanların zor hayatını yakından gördüm. Hepimiz sıfır derecesinde yaşıyorduk. Bu da benim hayatımda büyük bir iz bıraktı. Şairliğimin ve yazın hayatımın tümüne etkisi oldu.
Birçok hikaye kaleme aldınız. Peki sizin kalem ile olan hikayeniz nasıl başladı?
Bildiğiniz gibi çocukluk zamanları kişinin tüm hayatını şekillendirir. İnsanlar en çok o zaman diliminde yaşanan olaylardan etkilenir. İnsanın hayatında silinmeyecek derin izler bırakır. Tabii bu dönemde ailenize ve ülkenize bağlı olursanız bu etkiyi sağlar. Ancak bu konu Filistin davası ile bağlıysa, sizin çocukluğunuzu etkilemesi daha da ciddi bir hal alır. Kişi sadece kendi tecrübesini ya da aile tecrübesini kaynak alarak yaşamaz. Biz tüm Filistin halkından tecrübeler alarak bir hayat yaşadık. Bu yüzden hem şiir hem de masallar yazmam üzerinde en büyük etki sürgünde geçen çocukluk zamanımdı.
Filistin’i, Filistinli olmayı bize anlatır mısınız?
Filistin’de bir duruş göstermem benim Filistinli, Arap ya da Müslüman olmamdan dolayı değil. İnsanın vicdanını sızlatan bir durum olduğu için karşı geliyorum. Benim orada zulme karşı çıkmam ahiret günü gurur nişanem olacak. Filistin davasını konuşurken yüzyıllık bir davadan bahsediyoruz. Yüzyıl içerisinde bu dava bir çok merhaleden geçti. Biz zalim İsrail’e karşı direniyorduk. Daha sonra Filistin halkına büyük bir felaket geldi. Bu felaketten sonra elhamdülillah Filistin halkı kendine geldi, ruhunu tazeledi. Onlara karşılık verdi ve büyük bir direnişe girişti. Topraklarından kovulmasına direndi. Bu intifada 60’lı yıllarda başladı. Felaketten kastımız Filistin halkının topraklarından kovulmasıdır. Filistin halkından bahsedecek olursak; tekrar ayağa kalkabilen, birleşebilen, kendine gelebilen, yeniden üretim yapabilen, ortaya fikir atabilen, zulme karşı direniş sergileyen bir halktır bizimkisi. Tüm dünyaya birleşme nasıl olur gösterdi. Filistin halkı hem kendini hem de dünyayı şaşırtmaya başardı.
Türkiye olarak her daim Filistin halkıyla birlikteyiz. Bu davayı şeref meselesi olarak görüyoruz. İnsanlığın edebiyat ile olan ilişkisi üzerine neler söylemek istersiniz?
Türkiye ve diğer bir çok dünya ülkesi bizi destekliyor. Türkiye’den destek almamız bize güç kuvvet veriyor, ruhumuzu tazeliyor. Biz hem hissediyoruz hem de inanıyoruz ki Filistin davası bizim olduğu kadar Türkiye’nin de davasıdır. Türkiye’nin bize karşı sergilediği destekten dolayı övünüyoruz.
İnsanlığın edebiyat ile olan ilişkisi üzerine neler söylemek istersiniz?
Ben inanıyorum ki edebiyat öncelikle insan edebiyatıdır. Eğer hep böyle devam ederse insanların hayatına çok büyük değer katacaktır. Bir edebiyat insani edebiyat olmazsa bilelim ki bu aynı zamanda İslami edebiyat değildir. Edebiyat ilk olarak edeptir. İlk önce edebiyatı edebiyat olarak, bir varlık olarak kabul etmemiz lazım. Böylece tüm insanlığa, ırklara ve dinlere katkı sağlar.
Elinizde bir mikrofon ve tüm insanlık sizi dinliyor. Neler söylemek istersiniz?
Filistin davası; bir adalet ve vicdan davasıdır. Bizim için bunu simgeliyor. Bir insan olarak bu davaya sessiz kalırsak bizim için ayıptır. Karşımızda zalim İsrail devleti var. Ben öncelikle tüm insanlığa şunu söylemek istiyorum; bizim suyumuz, havamız, geleceğimiz çalınıyor. Bunu gördüğünüz anda anlayacaksınız. Elhamdülilllah inanıyoruz ki zafer bizim olacak. Biz galip gelince tüm insanlık galip gelecek.
Özel olarak yazmaktan hoşlandığınız bir yer var mı?
İlk günden bugüne kadar hep evimde yazdım. Evim bana iyi hissettiriyor.
Bir şiir tam anlamıyla çevrilebileceğine inanıyor musunuz?
Güzel tercümanlar sayesinde ortaya iyi metinler çıkabilir. Yüzde 90 civarında, tam anlamına yakın çevrilebileceğine inanıyorum. Ne olursa olsun insanları tercümeden alıkoyamayız. Çünkü medeniyetler arası en güzel köprüler, çeviriler ile kurulmuştur. İnsanlık böyle gelişmiştir.
En sevdiğiniz kelime?
Sevgi.
Büyük bir hayaliniz var mı?
Bütün insanlığın birbirine saygı duyduğu, herkesin birbirini sevdiği, bir devletin diğerini işgal etmediği bir dünya hayalim var.
Sizin için huzur nerededir?
Huzur benim için şiir yazacağım zamanlardır. Ama insan kendini nerede bulursa, tanırsa orada huzur bulur.
En sevdiğiniz yazar veya kitap?
Bütün şair ve yazarlarda iyi bir yan vardır. Diğerlerine de haksızlık etmek istemem ama benim için Sargon’un kitabı önemlidir. Eğer tavsiye isterseniz derim ki; tüm kitaplardan okuyun. Bütün yazarlar yazarken farklı bir yerden bahseder. Bu yüzden önemlidir. Hiçbir yazar tüm dünyayı anlatamaz. Ancak bir bölgeden bahsedebilir. Bu yüzden çok çeşitli okumalar yapmak gerekir.