
Memleketi Uganda`dan uzakta geçen on yılı "Bu ülkenin insanları kendi ailemle yaşadığım hissi veriyor" diyerek anlatıyor. 8 dil biliyor. Liseli öğrencilere İngilizce ve Arapça dersleri veriyor. Bunun yanı sıra birçok sivil toplum kuruluşunda aktif rol alıyor. Diğer yandan yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Bu sayımızda Ugandalı Yusuf`un dilinden Türkiye`de öğrenci olmayı dinliyoruz.
Yusuf kimdir, bize biraz kendinden bahseder misin?
Benim adım Yusuf Mugoya, Ugandalıyım. İlim tahsil etmek için 2007 yılında Türkiye’ye geldim. Kayseri’de bulunan Mustafa Germirli Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde 4 yıl eğitim gördüm. Devamında İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nde; Uluslararası İslam ve Din Bilimleri bölümünü okudum. Hali hazırda Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans yapıyorum.
Neden Türkiye?
Her şeyden önce Türkiye’ye gelmem Allah’ın bir lütfudur diye düşünüyorum. Tabii bir planlama kısmı da var. Stratejik açıdan baktığımız zaman Türkiye, önemli bir konuma sahip. Türkiye’de bulunduğunuz zaman dünyanın her yerini gözlemleyebiliyorsunuz. Üstelik Türk insanı samimi ve misafirperver. Soğuk havalarda bile hep sıcak kanlı olmaları burada kalmak için yeterli bir sebep. Bir yeri veya bir ülkeyi ülken yapan oradaki insandır; binalar ya da yollar değil. Bunlardan öte gönüldür, kalptir. Bu konuda Türk kardeşlerimizi takdir ve tebrik ediyorum. İnsanların gönüllerini fethetmeyi çok iyi biliyorlar.
Bize ülkeni anlatır mısın biraz?
Uganda, Doğu Afrika’da yer alan devletlerden biridir. Nüfusu 40 milyon civarında. Resmi dilimiz İngilizce ve Sivahili’dir. 1962 yılında İngiltere’nin boyunduruğundan kurtularak bağımsızlık kazandık. Uganda genelinde 40’tan fazla etnik grup bir arada yaşıyor. Bu etnik grupların her birinin ayrı dilleri, kültürleri ve gelenekleri var. Uganda’nın büyük kısmı ormanlarla çevrilidir. Ekonomi tarım temellidir. Ülkemizde Ananas, Mango, Papaya ve Muz gibi bir çok tropik meyve yetişiyor.
Müslüman ülkelere ve gençliğe dair neler söylemek istersin?
Vallahi Müslüman ülkelerine sadece şunu söylemek istiyorum: Menfaat peşinde koşmayın. Bir olursak ve topyekûn hareket edersek yani ümmet olmanın gereklerini yerine getirebilirsek bize karşı oynanan oyunları sona erdiririz. Tabi bir diğer husus da içimizdeki münafıklardır. Onları bitirmezsek hep zor durumda kalmaya devam edeceğiz. Ben de bir genç olarak yaşıtlarıma şunu diyeceğim: İslam’ın ve dünyanın ümidi, yarınların geleceği biziz. Yani bir toplumun kalkınması ve sağlamlığı gençlerine bağlıdır. Eğer gençler bozuk ise o toplum da bozuk olur. Biz dünyaya ve İslam’a sahip çıkacağız. Çünkü sahipsiz bir dünya başarısızlığa mahkumdur.
Hiç unutamadığın Türkiye’ye dair bir hatıran var mı?
Benim için Türkiye’nin tamamı bir hatıradır. Asla unutamam.
Seni en çok ne duygulandırdı?
2007 yılında Kayseri’ye geldiğimizde hiç kimseyi tanımıyorduk. Bir gün arkadaşlarım ile parkta gezerken yanımıza iki polis geldi. Hâl hatır sordular, bir süre muhabbet ettik. Sonrasında hemen bizi evine davet etti. Biz de davetlerini geri çevirmedik ve gittik. Çok güzel karşılandık. Gelin, önemli misafirlerimiz var diyerek diğer polis arkadaşlarını da çağırdı. Eşi ve çocukları fevkalade mutlu oldular. Küçüklüğümden beri polislerden korkuyordum. Ama o polisleri gördükten sonra kendimi güvende hissettim. Ve polislere karşı ön yargım sona erdi.
Başından geçen komik bir hatıran var mı?
Kayseri’de okuduğum günlerin birinde otobüse binmiştik. İki kişi kendi aralarında konuşuyor ve inek inek diyorlardı. Biz de şaşırdık tabii. Otobüsün içinde ineğin ne işi var diyerek etrafa bakınmaya başladık ama inek göremedik. Tabii sonradan öğrendik ki “inek” kelimesi inelim anlamında söyleniyormuş.
Atasözü ve deyimler ile aran nasıl? En sevdiğin Türk atasözü hangisi?
Atasözleri ile aram çok iyidir. Onlarca cümle ile anlatamayacağım bir şeyi atasözleri ile çok daha kısa ve öz ifade edebiliyorum. En sevdiğim atasözü ise “Ne ekersen onu biçersin.”
Türkiye’de seni en çok zorlayan şey ne oldu?
Memleketim Uganda’nın aksine Türkiye çok soğuk. Bu iklim şartlarına alışık olmadığımdan beni iliklerime kadar donduruyor.
Türkiye’nin neyine şaşırdın?
Buraya ilk geldiğimde bir çok insanın, kokusu burnumun direğini sızlatan sigarayı içmesine şaşırdım. Memleketime nazaran çok daha fazla kişinin sigara kullanması benim için gerçekten de beklenmedik bir durumdu.
Geri döndüğünde buraya dair ne götürmek istersin?
Türkiye’deki tüm güzellikleri yanımda götürmek isterim. Özellikle sivil toplum kuruluşlarını ve teşkilat çalışmalarını alıp ülkeme aktarmak istiyorum.
Seni bu ülkeye ait hissettiren ne var?
Bu ülkenin insanları kendi ailemle yaşadığım hissini veriyor.
Kendini hiç yabancı gibi hissettiğin oldu mu?
Gerçeği söylemek gerekirse olmadı. Her mânada kendimi evimde gibi hissediyorum.
En sevdiğin yemek nedir?
Pırasa hariç tüm yemekleri severim. Ama yaprak sarmasına bayılıyorum tabii.
Türkiye’de bulamadığın, hasret çektiğin bir şey var mı?
Uganda’nın tropikal meyvelerini özlüyorum.
Arkadaş ilişkilerini tek kelime ile anlatır mısın?
Fevkalade iyi. Şimdi de en zor soruya geldik.
Tavuk döner mi lahmacun mu?
Lahmacun.
Elinde mikrofon var ve tüm İstanbul seni dinliyor. Ne söylemek istersin?
Hepinizi Allah için seviyorum.
Hangi takımı tutuyorsun?
Kazanan takımı.
Türkiye sana ne kattı?
Dünyaya karşı ufkumu genişletti. Bana vizyon aşıladı.
İstanbul’un en sevdiğin yeri?
Üsküdar.
Türkiye’de nereli olmak isterdin?
Kayseri.
Senin ülkende Türkiye’ye nasıl bakılır?
Ugandalılar Türkiye’yi bir ümit ve dönüm noktası olarak görüyorlar.
Ülkene döndüğünde Türkiye nasıl diye soranlara ne diyorsun?
Adam gibi bir ülkeye gitmek istiyorsanız Türkiye’ye gidin diyorum.
Gelecek planında neler var?
Kur’an ve sünnet ışığında önce kendi ülkemdeki insanlardan başlayarak tüm insanlığa faydalı olmak istiyorum. Ayrıca geriye dönüp ülkemin yönetiminde aktif rol almak istiyorum.
Uganda’ya gidecekler için 5 tavsiye:
1- Mutlaka Uganda’nın yerel yemeklerini tatsınlar.
2- Nil nehrinin kaynağını görsünler.
3- Ekvator çizgisine gitsinler.
4- Safari yapsınlar.
5- Yerli insanlarla konuşup kaynaşsınlar.