
TİKA göğsümüzü kabartan, bizi her yerde gururlandıran, her gayretinde “işte budur, helal olsun” dedirten, küçük imkanlarla devasa işler yapan devlet kurumumuz. Özellikle yurtdışında, onlarca farklı alanda binlerce güzel proje gerçekleştiriyorlar. Geçen yaz aylarında 200’e yakın üniversite öğrencisini bütün masraflarını karşılayarak ve risk alarak Afrika’dan ve Ortadoğu’dan 18 ülkeye gönderdiler. Bu ve diğer faaliyetlerini TİKA’nın gayretli başkanı Serdar Çam’a sorduk.
Bize TİKA’nın ne tür bir amaçla kurulduğundan ve hangi faaliyetlere yoğunlaştığından bahsedebilir misiniz?
Ülkemizin her alanda sahip olduğu birikimi, tecrübeyi samimiyet ve eşit ortaklık içinde dost ülkelerle paylaşıyoruz. Yakın coğrafyamız başta olmak üzere az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalkınmaya yönelik ekonomik, sosyal, kültürel birçok alanda projeler gerçekleştiriyoruz.
Özellikle son 15 yılda Türkiye’nin elde ettiği başarılar, siyasi, ekonomik istikrar ve devletimizin yaptığı küresel açılım ile TİKA’nın da faaliyet coğrafyası genişledi. Latin Amerika’dan Güney Asya’ya, Kafkaslar’dan Afrika’ya kadar 56 ülkede 58 ofisimiz var. Ofislerimizin olmadığı yerlerde de projeler gerçekleştiriyoruz. Bugüne kadar 150 ülkede 20 binin üzerinde proje gerçekleştirerek ülkemizin dost elini ihtiyaç sahiplerine uzattık. Projelerin 17 bine yakını 2002 yılı sonrasında gerçekleştirildi.
Adil Ortaklığa Dayalı Çalışıyoruz
Öncelediğiniz alanlar var mı?
Bir insanın doğumundan ölümüne kadar tüm alanları kapsayan projelerde (eğitim, sağlık, barınma, anne-çocuk sağlığı, hayvancılık, tarım, ulaştırma, turizm, su-sanitasyon vs.) esas amacımız; dost ülkelerin, öz kaynaklarını (beşeri, ekonomik, tabii vs.) kendi halkı için etkin kullanabilecek kurumsal ve beşeri kapasiteye ulaşmasına destek olmak ve uzun vadeli adil ortaklığa dayalı işbirliği geliştirmek.
TİKA, faaliyetlerinde insanların temel ihtiyaç alanlarını önemsiyor. Sağlık da bunların başında geliyor. Afrika, Orta Asya, Orta Doğu gibi birçok coğrafyada insanların kaliteli sağlık hizmeti almasına ve kurumsal anlamda sağlık standartlarının yükselmesine yönelik birçok projemiz var.
Birkaç örnek verebilir misiniz?
Kırgız-Türk Dostluk Hastanesi inşası devam ediyor. Gazze’de Filistin-Türkiye Dostluk Hastanesi ve Batı Şeria’da Tubas Türk Devlet Hastanesi ile Filistin’de iki büyük hastane inşa ettik. Somali’de ve Pakistan’da bulunan Recep Tayyip Erdoğan Hastaneleri binlerce kişiye şifa dağıtıyor. Sudan’da bulunan Nyala Hastanesinde ise organ nakli dışında tüm operasyonlar başarılı bir şekilde sürdürülüyor.
Yüzlerce hastane ve sağlık ocağına tadilat, donanım ile tıbbi cihaz ve ambulans desteği verdik. Ülkemizde ve yurt dışında Sağlık Bakanlığımız ile işbirliği içinde gerçekleştirdiğimiz eğitim programları ile binlerce sağlık uzmanı yetiştirdik.
Ata Yadigarlarımıza Sahip Çıkıyoruz
Görebildiğim kadarıyla sadece hastane okul inşa etmiyorsunuz, aynı zamanda kültürel varlığı da muhafaza edip geliştiriyorsunuz.
Başta Balkanlarda olmak üzere ata yadigârlarımızı, ortak tarihi ve kültürel mirasın korunması kapsamında restore ediyoruz. Bu çalışmalarımız bölge turizmine de çok büyük katkı sağlıyor. Bugün Balkanlara baktığımızda özellikle Bosna Hersek’te restore ettiğimiz birçok eseri ziyaret edenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) döneminde, Mekke’deki baskılar üzerine Habeşistan’a (Etiyopya) hicret eden 15 sahabeye sahip çıkan Kral Necaşi’nin ve o 15 sahabenin türbelerini restore ediyoruz.
Cezayir’de, Barbaros Hayrettin Paşa döneminde hizmet veren, daha sonra Fransızlar tarafından katedrale çevrilen Keçiova Camii’nin restorasyonu tamamlanarak yeniden İslam dünyasına kazandırıldı. Lübnan’da II. Abdülhamid Han’ın tahta çıkışının 25. yılı anısına Lübnan’a hediye edilen Trablus şehrindeki Hamidiye Saat Kulesi TİKA tarafından restore edildi. Moğolistan’da, Göktürk Dönemine ait eserlerin koruma altına alındığı ve sergilendiği Orhun Müzesi’nin çatı tadilatını gerçekleştirdik. Türk tarihi için çok önemli bir yere sahip Bilge Tonyukuk Anıtı’nın da çevre düzenlemesi ile Cumhurbaşkanımızın talimatı üzerine anıta giden 11 KM’lik toprak yol da tamamlandı.
Özetle, Orta Asya’dan Afrika’ya ve Balkanlara, hatta Latin Amerika’ya kadar çok geniş bir coğrafyada ata yadigarlarımıza sahip çıkıyoruz.
Geçtiğimiz aylarda çeşitli STK’larla işbirliği içerisinde 200’e yakın gönüllüyü 16 farklı Afrika ülkesine gönderdiniz. İki tane de Ortadoğu ülkesi vardı. TİKA şimdiye kadar yaptığı güzel işleri yapmaya devam edebilir ve böyle pek çok açıdan riskli (güvenlik, sağlık vs) bir alana girmeyebilirdi. Hangi saiklerle bu projeye girdiniz?
2015 yılında bu programın ilk ayağı niteliğinde STK işbirliğinde projeler yaptık. Çeşitli programlar ile 5 Afrika ülkesinde ve Balkanlarda Türk ve Boşnak öğrenciler, gidilen ülkelerde okul, sağlık ocağı, yetimhane tadilat, tamirat çalışmalarına katıldı. 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşanmasaydı bu sene gerçekleştirdiğimiz projemizi, 2016 yılında hayata geçirmiş olacaktık.
2016’da olsaydı belki bu kadar kapsamlı olmayacaktı.
Ne mutlu ki, bu yıl etkili bir şekilde programı daha da genişleterek gerçekleştirdik. 9 STK organizasyonunda, TİKA’nın koordinasyonu ile Türk Hava Yolları (THY), Anadolu Ajansı (AA) ve Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) işbirliğinde düzenlenen “2017 Afrika Tecrübe Paylaşım Programı”na katılan TİKA’nın gönüllü elçileri, gittikleri 18 ülkede yardıma muhtaç insanlara Türkiye’nin şefkat elini uzattı.
Din, Dil ve Millet Ayrımı Gözetmiyoruz
Neler yaptılar bu ülkelerde?
Program kapsamında küresel gönüllülük bilinci kazandırmak amacıyla 200 üniversite öğrencimiz, Libya, Cezayir, Tunus, Etiyopya, Somali, Tanzanya, Kenya, Senegal, Gine, Kamerun, Nijer, Çad, Sudan, Burkina Faso, Gana, Uganda, Ürdün ve Lübnan olmak üzere 18 Ortadoğu ve Afrika ülkesini ziyaret etti. Bu ülkelerde TİKA ve yerel sivil toplum kuruluşları tarafından belirlenen projelerin (okul, yetimhane, kütüphane ve ibadethane gibi mekânların tadilat, tamirat ve donanım çalışmaları) uygulamalarına katılan öğrencilerimiz sosyal, kültürel ve insani yardım aktivitelerinde bulundu.
Ürdün’de Filistin mülteci kampının çevre düzenlemesine, Etiyopya’da restorasyonunu yaptığımız Necaşi Türbesi’ndeki çalışmalara destek olan gönüllü elçilerimiz Somali’de yetimlere ve Kamerun’da pigme topluluklarına yardım eli uzattı. Senegal’deki Cüzzamlılar köyünde tadilat çalışmalarına katılan gençlerimiz aynı bölgede sağlık ocağı, okul, şapel ve caminin onarım, tadilat ve boyama çalışmalarını yaparak din, dil ayrımı gözetmeksizin Türkiye’nin merhametini kilometrelerce uzaklarda hissettirdi.
Diğer taraftan “2017 Tecrübe Paylaşım Programı”nın ikinci ayağında Türkiye’nin farklı üniversitelerinde eğitim gören 17’si kız toplam 31 öğrencimiz Makedonya’da benzer aktiviteler gerçekleştirdi. Burada TİKA tarafından inşa edilen Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’nin Müze Anı Evi’nin çevre düzenlemesine, Gorentsi ve Elesa köylerindeki okulların boyama ve küçük tadilat çalışmalarına katıldı.
Gençler İçin Çalışan Yüzlerce Sivil Toplum Kuruluşumuz Var
Bu teşebbüslerin Barış Gönüllüleri gibi bir şekilde kurumsallaşmasını planlıyor musunuz?
Öncelikle 80 milyona yaklaşan nüfusu ve 30 yaş ortalaması ile genç bir ülkeyiz ve gençliğin kıymetini bilen bir devletimiz var. Sadece TİKA değil, ilgili Bakanlıklarımız, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ile gençler için çalışan yüzlerce sivil toplum kuruluşumuz var. İnanıyorum ki; ülkemizin devam eden istikrarı ve imkânlarının genişlemesiyle gençlere yönelik projeler çeşitlenerek büyüyecektir. Bu da ilerleyen süreçte mutlaka kurumsallaşmaya katkı verecektir.
Bir taraftan Filistin’de hastane, Komorlar’da stadyum, Moldova’da İslam Kültür Merkezi, Afrika’nın pek çok ülkesinde okul, su kuyusu, radyo istasyonu, tarım destek projeleri; diğer taraftan Sri Lanka’da konut, Avusturya’da şehitlik, İspanya’da Kurtuba Mescidinin yenilenmesi, Balkanlar’da Osmanlı mirasını restore çalışmaları gibi sayamayacağımız genişlikte bir alanda gayret ediyorsunuz. Türkiye’nin göğsünde gururla taşıdığı kurumlardan birisiniz. Hepsine nasıl yetişiyorsunuz?
Aslında her şey samimi güzel bir niyet ile başlıyor. Sonrasında da gayretiniz ölçüsünde işler bereketleniyor. Modern anlamda kalkınma yardımları İkinci Dünya Savaşı sonrasında başladı. Pek çok ülkenin TİKA benzeri kuruluşları var. Bakıldığında binlerce kişi istihdam edilerek, milyarlarca dolar harcayarak bu işleri yapmaya çalışıyorlar ama yüksek uzman maaşları, yönetim giderleri, farklı hesaplar nedeniyle sahada bu paranın etkisini göremiyorsunuz.
TİKA’ya bakıldığında ise çok daha küçük maliyetlerle daha hızlı, insanların ihtiyaçlarına dokunan somut projeler yaptığını göreceksiniz. Üstelik bütün bunlar yerel personel de dâhil 1.000 civarında kişi ile gerçekleştiriliyor. Mesai mefhumuna takılmadan, gerektiğinde gece gündüz demeden çalışan bir ekibe sahibiz. En son Arakan’da bir kez daha bunu gördük. Kanaatimce başarının sırrı bu samimiyet, gayret ve berekettedir.
Diğer taraftan unutulmamalıdır ki; TİKA’nın başarısı, ülkemizin uluslararası insani diplomaside etkin olmasının bir yansımasıdır. Türkiye artık insani diplomaside önemli bir küresel aktördür. Dünya İnsani Zirvesi, En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı gibi önemli uluslararası zirvelere ev sahipliği yapmıştır. OECD’ye göre ülkemiz 2016 yılında 6,5 milyar dolar resmi kalkınma yardımı gerçekleştirerek milli gelire oranla dünyada 4. sıraya yükselmiş, BM’nin yüzde 0,7 yardım şartını sağlayan az sayıda ülke arasına girmiştir (milli gelire oran; yüzde 0,76).
Resmi kalkınma yardımı alt kategorisi olan acil insani yardımlarda ise 6 milyar dolar ile miktar bakımından dünyada ikinci, milli gelire oranla üç yıldır birinci olmaktadır (Acil insani yardım milli gelire oran; yüzde 0,69). Türkiye aynı zamanda açık kapı politikası ile dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkedir (3 milyon üzeri). Bu başarılar aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5’ten büyüktür.” ifadesinin pratiğe yansımasıdır.
FETÖ Her Zaman Bizi Engellemeye Çalışıyordu
Zannediyorum çalışmalarınızda pek çok sıkıntıyla da karşılaşıyorsunuz. Her şey toz pembe ilerlemiyor. Özellikle yurtdışında hain FETÖ şebekesi çalışmalarınızı engellemeye çalışıyor mu? TİKA var olduğu ülkelerde FETÖ’cü yapılanmalara karşı neler yapıyor?
TİKA, 17-25 Aralık öncesinde de bu yapının yurtdışı faaliyetlerinde hep mesafeliydi. Zira FETÖ, TİKA’nın çalışmalarından haz etmeyen, çeşitli yollar ile faaliyetlerimizi engellemeye çalışan veya karalama kampanyasına giren bir anlayışa her zaman sahip idi.
15 Temmuz gecesi ve sonrasında Balkanlar’dan Afrika’ya ve Orta Asya’ya kadar birçok ülkede dostlarımız bizi yalnız bırakmadı. Hain darbe girişiminin hemen ardından Türkiye’ye, demokrasisine, halkına ve Cumhurbaşkanımıza sahip çıkan dostlarımıza ofislerimiz vasıtasıyla ülkemizde neler yaşandığını anlattık. Paneller, konferanslar ve Anadolu Ajansı ile işbirliğinde yaptığımız sergiler ile o gece yaşananlar ve daha öncesini her türlü mecrada anlatmaya çalıştık. Uluslararası etkin bir kamuoyu oluşturulması ve doğru bir bilgilendirme yapılması amacı ile aralarında BM Kalkınma Programı, UNESCO, UNICEF gibi BM kuruluşları ile ABD, İngiliz, Fransız ve Alman yardım kuruluşlarının da bulunduğu 58 uluslararası örgütün başkanına İngilizce mektuplar gönderdik.
Koordinatörlüklerimiz, Büyükelçiliklerimiz ve kurumlarımızın yurt dışı temsilcilikleri ile işbirliği içinde hâlâ aktif bir şekilde çalışmalar yürütüyor. Bulunduğumuz uluslararası etkinliklerde her fırsatta FETÖ’nün iç yüzünü ve 15 Temmuz hain darbe girişimini anlatmaya da devam ediyoruz.
15 Temmuz darbe girişiminin birinci yılında Afrika’dan Balkanlara, Asya’dan Latin Amerika’ya birçok ülkede etkinlikler düzenledik. Afganistan, Moldova, Somali, Meksika ve Makedonya başta olmak üzere gerçekleştirilen projelere 15 Temmuz şehitlerimizin isimlerini vererek aziz hatıralarını yaşatmaya çalıştık.
FETÖ sözde sivil yapısı ile manevi değerleri suiistimal ederek insanlara “hizmet” götürdüğünü iddia ederken; arka planda ise gizli ajandasını gerçekleştirmeye çalışan tehlikeli ve sinsi bir terör örgütüdür. Özellikle bu açıdan, onlar için gençleri kullanmanın önemi büyük. Zihinler üzerinde tesir ile gençleri militanlaştırıyorlar. Bu konuda gençlerimizin artık daha bilinçli olduğunu ve bu tuzaklara düşmeyeceğini söyleyebilirim. TİKA da uluslararası anlamda bu örgüte alan bırakmamak adına Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü ve Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı gibi kurumlarımızla ve sivil toplum kuruluşları ile daha aktif işbirliği yürütmekte ve gençlere yönelik projelerini yoğunlaştırmaktadır.