Ömer Faruk Özbil
Liseyi bitirdikten sonra çalışmaya başladı. İşler istediği gibi gitmeyince askere gitmeye karar verdi. Askerde gördüğü disiplin ona düzenli çalışmayı öğretti. Üniversite sınavına çalışan asker arkadaşını görünce içindeki okuma aşkı yeniden gün yüzüne çıktı. Askerden sonra çalıştığı mağazada lazım olan bir belgeyi almak için gittiği halk eğitim merkezinde üniversite hazırlık dersleri almaya başladı. Milyonlarca adayın girdiği sınavda ilk iki bine girdi. Gönlündeki bölüme, İbn Haldun Üniversite İslami İlimler bölümüne yerleşti. Mehmet Çilenger ile genç bir insanın azim dolu hikayesini ve bu süreçte başından geçenleri konuştuk.
1993 yılında Isparta’ya bağlı Aksu ilçesinde dünyaya geldi. Lise eğitimini Isparta’da tamamladıktan sonra askerlik görevi için Hakkari’ye gitti. Bir süre mağazalarda çalışan Mehmet, şu an İbn Haldun Üniversitesi İslami İlimler bölümünde okuyor.
Milyonlarca adayın girdiği üniversite sınavında hatırı sayılır bir başarı elde ettin, seni canı gönülden tebrik ederiz. Öncelikle şunu sormak istiyorum: Neden üniversite okumak istedin, bundaki muradın nedir?
BİM’de çalışmaya başlamıştım, belli bir süre sonra bana yükselme teklifi geldi. Bende düşündüm; “Ne yapmak istiyorum? Amacım maddi yönden kendimi rahat ettirmek mi yoksa okuduğum kitapları arttırıp ilim ile meşgul olmak mı?” diye çok düşündüm. Sonra dedim ki ben okumak istiyorum ve vatanıma bu şekilde hizmet etmek istiyorum dedim ve kendime bir rota belirledim. Ama öncesinde şu bölüm ya da bu bölüm şeklinde bir hedefim yoktu. Sadece çalışmaya odaklandım, elimden geleni yapayım nasıl olsa sonucunda bir puan çıkacak ve kafamda ona göre bir tercih belirlenecek dedim. Tercih gününe kadar kafamı bu gibi şeylerle bulandırmak istemedim. Sen işine bak, zaten markette de çalışıyorsun boş vakit bulabilirsen şükret diyordum. İşte böyle çalışmaya başladım.
İlim tahsil etmek adına yoğun bir çalışma temposuna giriştin. Üniversitesi sınavına hazırlanırken ne gibi zorluklar yaşadın?
Ben o süreçte bilgi olarak çok iyi durumda değildim. Zaten başarılı bir öğrenci olsam liseden çıkınca bir yerlere giderdim. Beşiktaş Halk Eğitim Merkezi’ndeki coğrafya öğretmenim, yapamadığın veya boş bıraktığın soruları bir deftere yapıştır, daha sonra döner bakarsın dedi. Bende o sorulara tekrar baktım, üstünde düşündüm ve bu şekilde sorulara farklı bakış açıları yakaladım. Zaten konu çalışamıyordum, 2 gün iznim vardı. Ben de o süreçte mümkün mertebe soru çözerek, pratik yaparak hazırlandım. Bu arada BİM’de çalışırken çevrede okuyan ve markete müşteri olarak gelen üniversite öğrencileri bana tavsiyelerde bulundular, ders çalışmama katkı sağladılar. Askerde iken bir arkadaşım tekrar üniversite sınavına hazırlanmaya karar verdi ve yüklü miktarda kitap siparişi verdi. Bende ona imrendim. Ama belli bir süre sonra kitapların çokluğunu görünce o arkadaşım çalışmayı bıraktı. Askerliği Hakkari’de yapıyorduk, bizim oralar terör bölgesi olduğu için çocuk sınava gidemedi. Sonradan o çalışmayı bırakınca ben kitaplara bakmaya başladım. Orada okumaya dair fikirler kafamda belirmeye başladı. BİM’de çalışırken hijyen eğitimi belgesi almam gerekiyordu. Bunu ise halk eğitim merkezlerinden alabileceğimizi söylediler. Ben de halk eğitim merkezine gidince oradakilere; üniversite okumak içimde kaldı eğer kurs açılırsa bana haber verin dedim. Kurs açılınca beni aradılar ben de gidip başladım. Dünya işleri ile çok uzun süre uğraşamıyorsun zaten belli bir süre sonra kafa tıkanıyor. Ben de aralarda İmam Rabbani’nin Mektubat isimli eserini okuyarak zihnimi dinlendiriyordum. Salı ve Çarşamba günleri kurs vardı, kurs bittikten sonra gidip gece mağaza kapanana kadar çalışıyordum. Perşembe ve Cuma günleri izinli oluyordum ve ders çalışıyordum. O günlerde Halk Eğitim Merkezinde kalıyordum. Yol çok uzun sürüyordu ben de o süreyi yolda harcamak yerine ders çalışarak geçiriyordum. Hiç şu kadar saat çalışayım şeklinde planlar yapmadım, her bulduğum fırsatta çalıştım. Ama çok abartılı bir çalışma süreci geçirmedim. Allah’a şükür bu çalışma sonucu kazanmak nasip oldu.
Bu zorlu süreçleri aşmak için ciddi bir irade koydun ortaya. Bu irade nasıl ortaya çıktı, istikrarını sürdürmeyi neye borçlusun?
Bunu tamamen askerliğe borçluyum diyebilirim. Ben orada ortama bakıyordum, müşahede ediyordum. Disiplinin olmadığı yerde kan ve gözyaşı vardır. Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır şeklinde askerliğe dair mottolar vardı. Bir de komutanların duruşları vardı. Herkes nasıl davranması gerektiğini bilirdi, nasıl konuşman gerektiğini bilirdin. Saatin ve programın belliydi. Ben de vakti verimli kullanma konusunda askerde çok şey öğrendim. Mağazada kameraya bakıyoruz. Öğrencinin birisi geliyor çok güzel bölümde okuyan başarılı bu adam kahve çalıyor. Allah korusun bugün kahve çalan adam yarın devletin parasını çalar. Allah ilmin yanında ilmi layıkıyla kullanmayı nasip etsin. Ben de ilmi hayırlı yerlerde kullanmak istiyorum. İnşirah suresi var, her şeye yeter. Allah kuluna kaldıramayacağı yük yüklemez. Allah, sağlığı da azmi de verdi çok şükür.
Bundan sonrası için nasıl bir hedefin var, üniversite okuduğun süre içerisinde neler yapmak istiyorsun?
Öncelikle şunu söyleyeyim; Allah bize bu nimeti nasip etti. İnsanoğlu olarak bizler hastalıkta sağlığın, meşguliyet olunca boş vaktin değerini anlıyoruz. Önemli olan bunların kıymetini bilmek, hakkını verebilmek. Allah bana bu imkanları verdi, tercih ettim İbn Haldun Üniversitesi’ni kazandım. Beni ağır bir program, yoğun bir süreç bekliyor. Allah bu nasip edilenleri aklımdan çıkartmasın. Sen ne yüklenirsen tabii ki bunun hesabı sorulacak. Biz şimdi böyle bir sürece girdik, bunun hesabını nasıl verebilirim diye düşünmem lazım. Allah gayretimizi arttırsın. Kolay değil, buradaki insanlar bir sürü imkan sundular sen başarılı oldukça hep yanında olacağız diyorlar. Ben bu süreç için şunu düşünüyorum. İçeriye bir adım atayım, zaten Allah çalıştıkça fazlasını nasip ediyor. Gaybı Allah bilir deyip bırakalım bu soruyu.
İnsanlar Mehmet Çilenger’i nasıl tanısınlar istersin?
Biz Allah’ın aciz birer kuluyuz. Çünkü haşa birisi bizi yükseltmeye şişirmeye çalışıyorsa bu bizim Allah ile aramıza girer ve uzaklaşmaya başlarız. Biz Allah’a yakın olalım ve acziyetimizi bildirelim. Çünkü bir gün bunların hepsini bırakıp gitmek zorunda kalacağız. Ne kadar ilim noktasında ilerleyebilirsen zaten Rabbim o noktada sana aktarabilecek zamanı da verir. İbn Haldun örneğini verebiliriz burada. Hayatında hep çalışmış, ilim tahsil etmiş, çeşitli görevlerde çalışmış, hayatının en son kısmını ise kitaplara ayırmış. Kısa zamanda çağları etkileyen bir kitap yazmış. Birikimlerini aktarmış aslında. Allah nasip ederse bir kuluna kısa zamanda büyük işler yapabilir. Amel defteri kapanmayacak işler yaptırır. Allah’ın verdiği ömrü onun razı olacağı işlerde harcayalım. O yüzden biz aciz bir kuluz.
Üniversite sınavına hazırlanacak olanlara neler tavsiye edersin, nasıl bir çalışma disiplini içerisinde olmalılar?
Bu noktada kendi kardeşime de söyledim. Kardeşim, Allah ile aranı düzeltmeye bak dedim. Allah ile aran düzelince sen fark etmesen bile kazancın artacak. Benden sonra kardeşim de istekli olmaya başladı. Bu medyada çıkan haberlerden sonra kardeşim ben de okumak istiyorum, senin gibi çalışacağım demeye başladı. Ben zaten ona diyordum çalış diye ama bu olay vesile oldu kafaya dank etti. Aslında bellidir; çalışman gerekir, hedeflerini belirlersin Allah da nasip eder. Ama bunun ötesinde çok zorlamak, çalışıyorum çalışıyorum olmuyor gibisinden şeyler makbul değil. Çalışma yolunu değiştir belki yanlış yoldasındır. Belki kısa bir yol bulacaksın. Hem kendine zindan ediyorsun hem de aileyi beklentiye sokup onlara da endişe ettiriyorsun. Uzman çavuşluk nasip olmadı ama burası oldu. Düzenli olmayınca abes olur. Daha sınava çok var deyip tembellik etmemek lazım. Her şey vaktinde güzel. Ne söylesem riyaya varır diye korkuyorum. Biz bütünleştirelim, kötü özelliklere bakıp ayrıştırmayalım.
Mutlaka okunması gereken 3 kitap nedir?
1-İlmihal
2-Hadis Külliyatı Riyazü’s salihin
3-Meal
Elinde bir mikrofon olsa ve sesini tüm dünya duyacak olsa ne söylerdin?
Hissediyorum bunu cevaplarsam riyaya gireceğim. Nice alimler medyadan uzak dururken, neyi ne söylemek konusunda bu kadar hassasken bizim kalkıp buna cevap vermemiz doğru olmaz.
Allah’tan geldik Allah’a döneceğiz...