30.08.2017 11:04

Röportaj

4796

Resul Aydemir, namı diğer ‘‘Misal” 15 seneyi aşkın bir süredir aktif olarak rap müzik yapıyor. Şimdilerde ise “O Ses Türkiye” yarışmasında kazandığı büyük başarı ile (ikincilik) kendisine farklı bir anlam taşıdı. ‘‘Güngören ve Bağcılar’da çocukluğum geçti, kader aradı buldu bizi seçti” sözlerini tüm Türkiye ezberledi, o sözlerde herkes kendinden bir şeyler buldu. Asıl mesleğinin gassal oluşundan şarkı sözlerindeki mesajlara değin çok şey yazıldı, çizildi. Biz de GENÇ Dergisi olarak yarışma sürecini, neler yaptığını konuşmak istedik...

GENÇ Dergisi olarak sizinle 2011 yılında da görüşmüştük. Şimdi ise farklı bir serüveni olan bir Misal karşımızda. O zamandan bu yana müziğinizde, tarzınızda, neler değişti?

Hani deniliyor ya ‘‘İyilik yap denize at, balık bilmezse halık” bilir. Rabbim ne zaman isterse o zaman değer verdirir. Yarışmada üç dört tane yeni parça söylemiş olabiliriz ama mesela ‘‘Masal” gibi sizinle 2011’de röportaj yaptığımızda vâr olan bir parçayı da söyledik. Yani aslında hiçbir şey değişmedi, biz yaptığımız işte hiç değişmedik, niyetimiz aynı; sadece yıllar bize tecrübe kazandırdı, daha profesyonel işleri yapmaya başladık, maddi olarak büyüdük, elimize imkanlar geçti yıllar geçince doğal olarak.

‘‘AMACIMIZ EMR-İ Bİ’L-MA’RUF NEHY-İ ANİ’L-MÜNKER”

Kaderimizde böyle bir yarışmaya katılmak varmış. Davet edilince istişare yaptık ailemiz ve çevremizle, olumlu çıkınca söylenenler gittik, Rabbim ikinciliğe kadar nasip etti. Avrupa’da 12-13 konser verdik orada da katılımlar çok üst düzeydeydi çok iyiydi böyle ilerliyoruz şu anda. Allah nereye kadar nasip ederse... Bizim amacımız son nefesimize kadar emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker. Her kulvarda Allah adına bir şeyler yapabilmek. İnşallah bunun için de GENÇ Dergisi okuyucularımızdan dua bekliyoruz.

O Ses Türkiye yarışmasında, yarışmanın genel profiline karşı alışkın olmadığımız bir kimlikle ve şarkı sözleriyle yer aldınız. Hafız olduğunuzu biliyoruz. Bu ilişkiyi nasıl kuruyorsunuz?

Hasan bin Sabit (r.a.) örneği var, sahabenin şairi. Peygamber Efendimize (s.a.v) biliyorsunuz Ebu Cehil şairlerle beraber saldırıyor. O zamanın medyası, televizyonu, her şeyi şiir. İşte burada Peygamber Efendimiz’i (s.a.v) Hasan bin Sabit (r.a.) savunuyor. Peygamberimize naatlar yazarak, övgüler düzerek şiirler yazıyor. Yani onların anladığı dilden onlara cevap veriyor. Şimdi biz de İslami sınırlar içerisinde sinemaysa sinema, müzikse müzik, onların anladığı dilden cevap vermemiz lazım. Medyadaki olumsuzluklar biz kabul etsek de etmesek de gençlerimizin içinde virüs gibi yayıldı. Biz bunlara panzehir üretmemiz lazım.

Bizlerin artık bu işlerin içine girip alternatif üreterek, bu işleri engellememiz lazım. Dava edineceğiz bu işi, kendi değerlerimize uygun işlere; sinema, tiyatro, sahne sanatları, müzik, her türlü kulvarda koşturacağız. Erkeği ile bayanı ile, genciyle yaşlısıyla koşturacağız. Hiçbir şey yapamayan en azından köstek olmasın.

‘‘GASSALIM DEDİM, İNSANLAR ÖLÜMÜ HATIRLADI”

Allah razı olsun, Diyanet camiasından olsun, hocalarımızdan olsun o kadar güzel destekler geldi ki. Çok güzel benzetmeler, çok güzel teşbihler yaptılar. ‘’Kardeşim biz belki kürsüden bir saat anlatsak milletin anlayamayacağı şeyleri, sen ana akım medyadan bir kanalda 5 dakikada anlattın” diye. Allah’u Teala verdi bu şansı. ”Gassalım” dedim, 3 gün boyunca Google’da en çok aranan kelime ”Gassal ne demek?” oldu. Ölümü hatırlatmak başlı başına bir tebliğ. “Ağızların tadını kaçıran ölümü çokça hatırlayın” diyor Efendimiz (s.a.v). Yine hadis-i şerifte ”İnsanların en akıllısı ölümü daima hatırlayan ve ona hazırlıklı olandır” diyor. Bizim orada amacımız ölümü hatırlatmaktı, hiçbir şekilde dini bir vecibe olan gassallıktan utanmadığımız gibi aksine şeref duyduğumuzu, Peygamberlerin bile yeri gelip yaptığı, padişahların bile yaptığı bir işi bırakın ar etmeyi, söylemek için can attığımızı gösterdik. Biz kendimizce amacımızdan daha ilerisine ulaştık ama bizim çabamızla değil Allah’u Teala’nın yardımıyla oldu. 

Rap müziğin dünyada ve Türkiye’de en ön planda olan isimleri, istisnalar hariç, ya küfürlü sözler ya da birbirlerine, birilerine karşı hakaret ifadeleriyle tanınmış kişiler. Siz bundan uzaksınız ve karşısınız. Bu duruş, bu piyasada nasıl karşılanıyor? 

“Rap anarşistliktir, rap başkaldırıdır, rap isyandır” gibi düşünceler var insanlarda. Buna inanan arkadaşlarıma tek bir soru soruyorum, “Siyahiler anarşist olsaydı, siyahiler başkaldırsaydı, siyahiler azgınlık yapsaydı, şu an Amerika kıtası diye bir yer olur muydu?” Cevap: Asla olamazdı. Çünkü bu insanlar fikri ve ilmi altyapılarıyla beraber kendilerini anlatmak için şiir söylemeyi tercih ettiler. Abdülhamid Han’ın çok güzel bir sözü var, “Hak isteyenin hakkını verin, baş kaldıranın başını kesin.” Hak aramakla baş kaldırmak çok farklı şeylerdir. Bizim dinimizde en kötü şeylerden biri nedir? Zulme sessiz kalmaktır. Bu adamlar zulme sessiz kalmadı. Bu insanlar dedikleri gibi yamyam olsalar böyle müzik yapmaz, adam gidip kopartır, keser, biçer. Tam tersi onlar onlara o muameleyi yaptılar. Aynı İslam’ın ilk şehidi Sümeyye annemize yapılan gibi çiftliklerde atlara bağladılar, kollarını bacaklarını parçaladılar. Siyahi çocukları analarının babalarının gözünün önünde cezalandırdılar, öldürdüler. Bunları artık kendileri bile filmlerinde de gösteriyorlar, engel olamıyorlar. Ve rap müziği kesinlikle Amerikan kültürü değil. Amerika’ya zorla getirdiğiniz bir insanın ürettiği müziği Amerikan kültürü olarak dünyaya lanse edemezsiniz. Amerika’ya zorla getirmişsin köle olarak, o adam bir şey üretmiş, sonra güzel bir iş oh ne güzel üzerine konayım... 

Yarışmaya katılma süreciniz, çevreden gelen tepkiler ve sonrası nasıl oldu? 

Tepkiler genel olarak olumlu. Dediğim gibi bizim tepkilerle çok işimiz yok; tepkiyle işimiz olsa 15 yıldır yapmam. Biz dinlenmeyle bir şeye değer veren insanlar değiliz. Hz. Ömer İslam geldikten sonra 7. senede Müslüman oldu. Biz çoğunluğa baksak 6 yılda 39 kişi Müslüman olmuş kocaman Mekke’de diye bakarız ya da 1000 sene tebliğ yaptı 40 kişi iman etti Hz. Nuh’a (a.s.) deriz. Biz “Balık bilmezse halık bilir” niyetiyle baktık. İlmin zekatı anlatmaktır. Biz bazı şeyler öğrendik hocalarımızdan Allah razı olsun, hepsinin ellerinden öperim. Bunları anlatmamız lazım. Biz de böyle güncel bir şey seçtik. Tepkiler dediğim gibi genel olarak iyi ama iki radikal kesim var. Ama ben onları bir olarak görüyorum. Bir bizim tarafın radikal kesimi var “Bununla bu mu olur? diyen, bir de öbür tarafın kesimi var aynı şeyi farklı şekilde söyleyen. Yani sen İslami meselelerden, kavramalardan bahsedemezsin müzikte, niye bahsedemem çünkü bu taraf haram diyor öbür taraf da müzikte din olmaz diyor. Niye bahsedemezmişim, çünkü müzik gerçeklerden bahsedermiş. Ben müziğimde ölümden bahsediyorum ölüm gerçek değil mi? Ölümden daha büyük gerçek mi var? Ben Allah’u Teala’dan bahsediyorum, Allah’u Teala’dan büyük gerçek mi var? 

Müziğinizle nasıl bir amacınız var? 

Benim ”Çok takvalıyım” gibi bir iddiam yok. Tek iddia edebileceğim şey niyetim. Doğruluğu gösteren bir tabela olmak istiyorum. Ya da doğruya akan bir nehirde bir saman çöpü olmak istiyorum. En azından doğru tarafa gideyim. Anlattıklarım doğru tarafa yönlendirsin. Hiçbir zaman da Peygamber Efendimizin (s.a.v) “İşi ehline verin” hadis-i şeriflerini unutmuyorum. “Bu çocuk Misal olmak için tam 15 sene bekledi” demiştim 25 yaşında bir söz yazarken. 10 yaşında söz yazmaya başladım ortalama. 15 sene boşuna beklemedim. Kimsenin gönlünü, fikriyatını, tertemiz dimağını taciz etmeye hakkım yok o sözlerle.

Müslümanız ya da şucuyuz bucuyuz diye bize iş verilmesini beklemememiz lazım. Biz işin ehli olalım Allah’u Teala zaten kapıları açıyor. Benim için hayaldi yani ben gasilhanede cenaze yıkarken beni yarışmaya davet ettiler. İnsanlar 3-4 elemeye girerken direkt elemesiz şekilde yarışmaya katıldım. Sonra insanların takdirini kazandım, ikinciliğe kadar birebir insanların oylarıyla geldik. Şu an Avrupa’da turneler yapıyorum, Türkiye’de turneler yapıyorum. Allah nasip ediyor bunları. 

Yeni bir albüm çıkacak herhalde? 

Hadis-i şerifte buyurulduğu gibi, “Günü gününe denk olan ziyandadır.” Şimdi ben eski çalışmalarımla aynı kalitede çalışma yaptığım zaman ziyandayım. Peygamber Efendimiz (s.a.v) öyle söylüyor. Daha profesyonel bir firmadan, profesyonel işler çıkarmak zorundayım. O yüzden şu an biraz kuluçka dönemindeyiz.

Yarışma döneminde çok parça yazdım birazcık rezervler boşaldı. Farklı iller, farklı yaşam tarzları, farklı insanlar, hatta farklı ülkeler gördüm bu süreçte. Farklı zihniyetleri, düşünceleri görmeye, anlamaya çalışıyorum ki daha daha zengin bir kelime haznem, daha zengin bir fikir dünyam, daha açık bir ufkum olsun. “Oldum diyen öldüm demiştir” aslında o yüzden ben hiç oldum demiyorum daha ileriye gitmek için gençlere fayda sağlayabilmek için doldurmaya çalışıyoruz kendimizi. Profesyonel olsun diye biraz bekliyoruz.

Muhakkak okuyun/izleyin diyeceğiniz 3 kitap/film? 

Klasik bir cevap olacak ama bir hafız olarak Kur’an-ı Kerim. Sonra Necip Fazıl’dan Reis Bey onun filmi de var, filmini de izleyebilirler. Ve bir film olarak ”Bir Garip Koleksiyoncu.” 

İyi ki yapmışım dediğiniz bir şey?

Evlenmek.

Elinizde bir mikrofon olsa ve tek cümleyle tüm dünyaya seslenebilecek olsanız, ne söylerdiniz?

"Fe eyne tezhebûn (Bu gidiş nereye?)" (Tekvir Suresi / 26) derdim. Hem dünyaya hem de aynaya bakarak...