• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • Yitik Hikmet
  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz
  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!
  • Ölümün Hikâyesi
  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan
  • Gönül Elçileri Konuşuyor!
  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci
  • Rahmet Dolu Misafir
  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?
  • Yeni Dünyanın Ebabilleri
  • Bu Da Geçer Ya Hu
  • Tüm Mutluluklar Yürekte
  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer
  • Ecdada Vefa(!)
  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?
  • Bireycilik Tufanı
  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan
  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum
  • ANASAYFA
  • Düşünce Gelişimi
  • Bir Dünyanın Kapısını Aralamak

Bir Dünyanın Kapısını Aralamak

04.06.2017 18:14
Düşünce Gelişimi
2825
Mesut Kaya

Hangi meslekle, hangi ilim dalıyla uğraşırsak uğraşalım, Arapça öğrenmek bir zorunluluk bizim için. Kur’an’ı, İslam’ı, İslam kültür mirasını önemsiyorsak tabii. 

Merhum Muhammed Hamidullah Türkiye’deki bir konferansına şöyle başlıyor:

“Size İngilizce hitap edebilirim, Fransızca hitap edebilirim, Almanca hitap edebilirim, Urduca hitap edebilirim, hatta kendimi biraz zorlasam Türkçe de hitap edebilirim. Fakat size Arapça hitap edeceğim, çünkü Arapça biz Müslümanlar için ana dilimizdir, çünkü Peygamber Efendimiz’in zevce-i tahireleri bizim analarımızdır, onları ümmü’l-mü’minîn (müminlerin anası) olarak yâd deriz, bütün müminlerin analarının dili Arapça’dır.”

Çok hoşuma giden bu güzel tespiti farklı isimlerden duymuştum. Nihayet Üstadı bizzat dinleyenlerden İsmail Kara’nın bunu kayda geçtiğini gördüm. (Sözü Dilde Hayali Gözde, s. 218) Evet, Peygamber Efendimizin değerli hanımefendileri, bizim annelerimiz oluyorlar. Bizzat Kur’an’ın ifadesi bu. (Ahzap Suresi, 6) Annelerimizin konuştuğu dil Arapça idi. Dolayısıyla Annelerimizin dilini öğrenmemiz, anlayabilmemiz ve konuşabilmemiz gerekiyor. Mantık gerçekten güzel!

Aslında sözün varıp dayanacağı nokta, Arapça’nın Hz. Peygamberin (s.a.) dili olmasıdır. Canımızdan aziz bildiğimiz Peygamberin. Ona indirilen mucize kitabın dili olmasıdır. İşte Kur’an’ı, Hz. Peygamber’in hadislerini bize hitap ediyor gibi okuyup anlamak için bir gerekliliktir Arapça öğrenmek. Orijinalinden, araya herhangi bir vasıta girmeden.. Kur’an’ın, Hz. Peygamber’in çağrısına doğrudan muhatap olmak, gerekliliğin ötesinde müstesna bir duygudur.

Arapça, Kur’an’ın inişiyle birlikte Kur’an dili olmuştur. Zaman içinde Kur’an’ın ruhu ve dilin zenginliği etrafında halka halka İslam kültür ve medeniyeti oluşmuştur. Dolayısıyla bu kültür ve medeniyetin derinliklerine inmek için de bir gerekliliktir Arapça.

Farisi, Berberi, Türk, Hint, Malay, Arnavut… İslam’a giren bütün bu milletler bu kültür ve medeniyete katkı için seferber olmuşlar, Kur’an diline hizmeti bir şeref bilmişler. Bu milletler varlıklarını bu dil ve kültüre borçlu oldukları gibi, kendi dil ve tarihlerini öğrenmek için de bu dile başvurmak durumundalar. Sözgelimi biz Türklerin tarih ve kültüründen söz etmek için, İslam tarihi ve kültüründen, bir başka deyişle Arapça’dan söz etmemiz gerekiyor. Çünkü bu toprakların insanları en ciddi eserlerini bu dilde vermişler, bir anlamda bu dil ve medeniyetle birlikte varlık sahnesine çıkmışlar.

Örnek olarak Kaşgârlı Mahmud’un Dîvânü Lügâti’t-Türk’ünü ele alalım. Bu eser, Türk dilinin, lehçelerinin ilk sözlüğü; Türk coğrafyasını, şiirini, folklorunu, geleneklerini anlatan bir arşiv olma özelliğine sahip. Ancak Arapça bilmeden bu kitabı anlamak mümkün değil. Zira eserin dili Arapça. Hatta orada kayıtlı olan pek çok kelime, deyim bugün Türkçe’de kullanılmıyor. Bunların ne olduğunu da Arapça karşılıklarından öğrenebiliyoruz.

Öte yandan Arapça yüz yıllarca yüksek bir ilim dili olmuş. Dini ilimler olduğu kadar, pozitif bilimler de bu dille yazılmış çizilmiş. Öyle ki İslam dünyasının doğusundan batısına binlerce kütüphane nadide eserlerle dolup taşmış. Diğer milletlerin bu ilmî gelişmelere bigane kalması düşünülemezdi. Dolayısıyla Arapça öğrenmek gayr-i Müslim toplumlar için de ciddi bir açılım demekti.

Şu tespit vakıayı açıkça ortaya koyuyor: “Avrupa üniversitelerindeki eğitimin temelini, hiç istisnasız en az beş veya altı yüzyıl boyunca oluşturan yegane olgu, Arapça kitapların, her şeyden önce bilim konusundaki Arapça metinlerin Latince’ye ve kısmen de diğer bazı Avrupa dillerine çevrilmesi oluşturmuştu.” (Gustave Le Bon, İslam Medeniyeti)

Cemil Meriç, İbn Haldun’u orta çağın karanlık gecesinde muhteşem ve münzevi bir yıldız olarak nitelendirir. Mukaddime’sini de çağları aydınlatan bir fecir... Bu eser, 1862-68’de Fransızca’ya çevrilir. O günden sonra Batı, o büyük kaynaktan sık sık faydalanır. Ne var ki iktibaslarını saklı tutar. Tarih felsefesinin ve sosyolojinin babası İbn Haldun’dan ne Vico bahseder, ne Marx, ne Weber. Meriç haklı olarak irfanıyla övünen bu kıtanın yaptığının, havsalaya sığmaz bir hayasızlık ve cehalet olduğunu söyler. (Umrandan Uygarlığa, s. 140,141)

Evet, bu dün böyleydi. Bugün de böyledir. Müsteşrikler Arapça öğrenimini ve bu dildeki eserleri tercüme işini hiçbir zaman bırakmamışlardır. Zira -farklı amaçlarının yanı sıra- oradan elde edecekleri çok şey vardır hala. Bir gerçek daha var ki onların Arapça öğrenmedeki titizlik ve maharetleri bizden çok çok ileri düzeydedir.

***

1940’lı yıllar… İstanbul’un çeşitli kütüphanelerinde müsteşrikler harıl harıl çalışıyorlar. Bugün ilimler tarihi uzmanlarının en önemlilerinden biri olan Prof. Fuat Sezgin, o günlerde Hellmut Ritter’le tanışıyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük oryantalisti kabul edilen bu zat, Fuat Sezgin’e Arapça öğrenmesini söylüyor. Zira Müslümanların çok zengin bir ilim mirası vardır; bu da ancak Arapça öğrenilerek keşfedilebilir. Bu işareti alan Sezgin, 6 ay gibi kısa bir sürede, yoğun bir çalışma temposuyla Arapça’yı halleder.

O gün bu gündür, Fuat Sezgin, İslam kültür ve medeniyetine hizmet etmeye devam ediyor. Edisyon kritiğini yaptığı yüzlerce Arapça kitap; kütüphane kütüphane dolaşıp tespit ettiği eserler, gün yüzüne çıkardığı Müslüman bilginlerin bilimsel çalışmalarıyla…

Bu örnekten hareketle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bir dili öğrenmek uluslar için yeni bir dünyayı keşfetmenin ilk adımı olduğu gibi, bir insan için de öyledir. Gerçekten her dil bir dünyadır. Siz o dili öğrenmekle, o dünyanın kapısını aralamış olursunuz. Çünkü dil, o milletin hafızasıdır; düşünce tarzı, yaşayış, hayatı algılayış biçimidir. Hele bu dil, zirvesine ilâhi vahiyle ulaşmış, pek çok millet tarafından işlenmiş ve onların ortak mirası olmuşsa..

Mehmet Âkif merhum, henüz çocuk denilecek yaştadır. Hukuk mektebi talebelerinden Ispartalı Hakkı’ya Muallim Naci tarzında yazdığı gazellerini okumaktadır. Önceleri sesini çıkarmayıp sadece dinlemekle yetinen Ispartalı Hakkı, bir gün dayanamaz ve Âkif’e çıkışır: “Bu devirde bu gazeller ayıptır. Sen bu şâirliği bırak da evvelâ lisan öğren. Ondan sonra şâir mi olacaksın, âlim mi, seninle konuşuruz.” (Dücane Cündioğlu, Bir Kur’an Şâiri, s. 89.)

Zaten dil öğrenmeye merakı olan Âkif, o günden sonra daha bir ağırlık verir bu işe. Arapça, Farsça ve Fransızca’da mükemmel denebilecek bir seviyeye ulaşır. Âkif’in bu dillere vakıf olması, onun ufku geniş bir mütefekkir, büyük bir dava adamı, büyük bir şâir olmasında önemli bir etken olarak görülmelidir.

Özellikle Arapça sayesinde o, doğrudan Kur’an’ı ve İslâmi kaynakları anlama imkanına kavuşmuştur. Bunun yanında Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşit Rıza gibi o dönemde İslam dünyasının yeniden uyanışının öncüleri olarak görülen mütefekkirleri yakından tanıma fırsatı bulmuştur. Ve bu birikim ve tanışıklık ona inkılapçı, ümmetçi, “Kur’an şâiri” Mehmet Âkif hüviyetini kazandırmıştır. Bir başka ifadeyle Âkif Arapça’yı bu mükemmellikte bilmemiş olsaydı, belki bugün tanıdığımız Âkif olmayacaktı.

Dil bilmek, her zaman için artı bir değerdir. Dil, insanın var oluşuna yepyeni anlamlar katar. Gözünün önüne bambaşka ufuklar açar. Dil, bir dünyanın anahtarıdır. İşte Arapça, İslam kültür ve medeniyetinin anahtarıdır. Öte yandan bugün geniş bir coğrafyada canlılığını sürdüren bir dildir. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz anlamlar daha bir zenginleşecektir elbette. Bu ufuklar daha bir enginleşecektir.

Hangi meslekle, hangi ilim dalıyla uğraşırsak uğraşalım, Arapça öğrenmek bir zorunluluk bizim için. Kur’an’ı, İslam’ı, İslam kültür mirasını önemsiyorsak tabii. Bu, dinimiz adına böyle olduğu gibi, uzun zamandır ilişkilerimizi kopardığımız Müslüman coğrafyamız için de böyledir. Belki en önemlisi, çoktandır derinliğini iyice kaybeden düşünce dünyamız için böyledir.

Düşünce dünyamızdaki kaybın boyutlarını görmek isteyenler, çok uzağa değil, 50-60 yıl önce yazılmış olan ilmî kitapların seviyesine bir göz gezdirmeliler. 

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Mesut Kaya

1977 yılında Karaman’da doğdu. 1999’da Karaman İmam Hatip Lisesi’nden, 2003’te Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı üniversitenin Tefsir Anabilim Dalından 2006’da yüksek lisansını, 2013’te doktorasını tamamladı. 2011-1012 eğitim-öğretim yılında Ürdün Üniversitesi’nde araştırma faaliyetlerinde bulundu. 2005 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’nda imam-hatip olarak başladığ...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • Yitik Hikmet

  • Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

  • Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

  • Ölümün Hikâyesi

  • Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

  • Gönül Elçileri Konuşuyor!

  • Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

  • Rahmet Dolu Misafir

  • Her Kesrette Bereket Var Mıdır?

  • Yeni Dünyanın Ebabilleri

  • Bu Da Geçer Ya Hu

  • Tüm Mutluluklar Yürekte

  • Dünya Yine De Yaşamaya Değer Bir Yer

  • Ecdada Vefa(!)

  • Deliriyor Muyuz Yoksa Işıklar Mı Kısıldı?

  • Bireycilik Tufanı

  • Kendine Merhamet Etmeyi Unutan İnsan

  • Şu 10 Kişinin Cennetlik Olduğunu Duydum

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • 15
  • 16
  • 17
  • 18
  • Tümü

Benzer Yazılar

Bil, Bul, Ol: Şeyh Tosun`un Derûnî Yolculuğu
Bil, Bul, Ol: Şeyh Tosun`un Derûnî Yolculuğu
Şeyh Tosun sadece tekke f...
Bir Dünyanın Kapısını Aralamak
Bir Dünyanın Kapısını Aralamak
Hangi meslekle, hangi ili...
Bir Şehrin Görünmeyen Yüzü
Bir Şehrin Görünmeyen Yüzü
Şam`ı, Halep`i şimdiye ka...
Ey Ufuk, İnsanoğlunun Ufku!
Ey Ufuk, İnsanoğlunun Ufku!
Bir kurtuluştur o an çağr...

Genç Dergisi 189. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Yitik Hikmet

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

Bir Selam Bin Kelam Doğurur, Bakarsın Kalpleri İslam`la Yoğurur

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

Ölümün Hikâyesi

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

Gönül Elçileri Konuşuyor!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8021371

Bagamoyo Afrika... 4913540

Kasım Sayımız Çıktı! 3348481

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1163344

En Güzel Cuma Hediyeleri! 281566

10 Soruda Sen Kimsin? 261602

Leyla ile Mecnun Fuzuli mi? 161935

11.08.2022

Yitik Hikmet

07.08.2022

Düşerek Büyüyen Bir Çiçeğiz

01.08.2022

Eğer Ölürsem Benden Başka Kimseyle Evlenme!

01.08.2022

Ölümün Hikâyesi

31.07.2022

Yetim: İnsanlığı Yetiştiren İnsan

29.07.2022

Gönül Elçileri Konuşuyor!

26.07.2022

Ringelmann Etkisi: Bireyin Psikolojik ve Fizyolojik Süreci

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2022 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS