Muhammed Kemdi, Burkina Faso’da yaşayan dertli bir Müslüman. İrfanı, diplomasının önünde bir davetçi. Şayet bir yerde Allah rızası için yapılacak bir iş varsa, gecenin kaçında olursa olsun hazır. Onun yetişebileceği bir yere sohbete gidilecekse, teçhizatı tam bir asker gibidir. Aynı amaçla yapılan bir yolculukta daha yakından sohbet etme ve sorularımızın cevabını bulma imkânı yakaladık. Dünyanın öbür ucundan farklı bir bakış. Peygamber ahlakına ve onun sunuş şekline ait. Bizim diyarlara yönelik olanlarsa, samimi değerlendirmeleri. Buyurun…
Sizi burada yapılacak her türlü dini hizmete en önde koşmaya çalışan bir kardeş olarak tanıdık. Bu enerji nereden geliyor? Sizi bu kadar heyecanlandıran nedir?
Bu topraklar Fransız sömürüsünü görmüş yerler. Bizim isim ve adetlerimizi değiştirerek işe başladılar. Dilleriyle ve kültürleriyle yerleştiler. Ama yıllar sonra buraya sömürmek için değil de Allah’ın kitabı ve dini için gelmiş bir topluluğu gördük. Biz eskiden de böylesi hizmetlere gayretle katılırdık. Lakin Türklerle tanışınca fikrimiz değişti. Bunları yapmak için boş zaman aramamanın gerektiğini gördük. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) ahlakını iyi öğrenmek ve bunu yaşamanın lüzumunu fark ettik. Elbette bizim de İslami anlamda bildiklerimiz vardı. Yanlış bir şeyler görmüş olsak, bu kadar uzun kalamazdık yanınızda. Elhamdülillah ki görmedik. Bize dinlenmenin ancak kabirde olacağını öğrettiler. Osman Nuri Topbaş Hocamız öyle dedi. Onlar kabirde dinlenecekse, biz de oraya sakladık istirahatı...
Üstadım okulunuzda Allah Resulünün hayatı ve ahlakı nasıl anlatılıyor? Bu eğitimi nasıl veriyorsunuz?
Biz, kendimizi hâlâ bu konuda öğrenci sayıyoruz. Hayatının tamamı vahiyle kontrol edilen bir peygamberin hayatı ve ahlakı çabucak tamamlanacak bir şey değil. Bugüne kadar öğrendiklerimiz yetmiyor çünkü. Medresemizde tüm diğer eğitimlerin yanında siyer derslerimiz de var. Bunları geçmiş yıllarda sözlü olarak anlatıyorduk. Elimizde ciddi kitap ve kaynak yoktu. Erkam Yayınları’nın kitapları gelinceye kadar... Özellikle Osman Nuri Topbaş Hocamızın eserleri bize ilaç gibi yetişti.
Çünkü bu kitapları sadece tarihi bilgileri veren kitaplar olarak bulmadık. Bunların içinde ahlak-ı Muhammediye çok önemli bir yer tutuyor. Bir kişinin adını veya diğer tarih bilgilerini bilmek yetmiyor.
Bu nedenle biz, Türklerle tanıştıktan sonra hayatımızda ve eğitimimizde daha çok şey değişti. Sizden önce de buraya gelen değişik Müslüman devletlerin temsilcileri olmuştu. Ama sizinle kitap geldi, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bilgisi geldi ve en önemlisi de onun yaşanan ahlakı geldi.
Ben iki defa Türkiye’ye gittim. Orada başta Osman Nuri Topbaş Hocamız olmak üzere hepsinde bu ahlakın yaşandığını gördüm. Biz de bunu öğrencilerimize aktarmaya çalışıyoruz.
Bu eğitimi nasıl sağlıyorsunuz? En önemli tespitiniz nedir?
Ben şunu gördüm. Özellikle anlatılacak konu peygamber sevgisi ve onun güzel ahlakı ise, bunu anlatacak hocaların da bu sevgi ve ahlak ile mücehhez olmaları gerekiyor. Çocukların yaşları küçük ama çok şeyleri kavrıyorlar. Önemli olan bu ahlakı düzgün yaşayabilmek. Bunlar sadece kitaplarda ve sözlerde kalırsa, çok anlam ifade etmeyecektir. Önemli olan bunu en güzel şekilde yaşamak ve örnek olmak…
Burada üç tane önemli husus var. Birinci olarak, öğretmen, öğrencelerini çok sevecek. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sahabesini çok severdi. Onların her şeyini düşünürdü ve onlarla ilgilenirdi. Öğretmen sevmezse, bu eğitim olmaz.
İkincisi, öğrenci de öğretmenini sevecek. Sevmeyen bir öğrenci kendini tamamen kapatır. Sanki onu duymaz hale gelir. Ondan ilimleri almaya ve onun yaptıklarını yapmaya hazır olmalı.
Üçüncü olarak da hem öğretmen hem de öğrenci bu konuyu sevecek. Yani peygamber hayatı öğretilmeden önce onun sevgisi öğretilmeli. Değilse bu iş gerçekleşmez. Satırlardaki bilginin sadırlara geçmesi için buna gerek var. Bu, tarih coğrafya öğretmeye benzemez. Bazı dersler zorla öğretilebilir. Sonra unutulma pahasına… Ama burası farklı.
Bir de biz, hocalarımızı ve onun sevdiği öğrencilerini de seviyoruz. Bu bize ayrı feyiz ve tat veriyor
Hangi eserlerden istifade ediyorsunuz?
Birçok kitap var. İstanbul’dan kitap gelince, en önce ben almak istiyorum. Çünkü bunda kısa ama önemli bilgiler var. Mesela, “Eğitimde 101 Adım” çok kısa cümleler var. Ama içinde çok manalar var. Uzun bilgilere boğulmamış. Onu okuyan çok şeyler anlayacak. Yine Osman Nuri Topbaş Hocamızın peygamberimizin örnek hayatını ve ahlakını anlattığı misallerle dolu eserleri var. Bunlar bizim için çok önemli. Bunları okuyunca her yaştan insan anlıyor.
Öğrencilerinizdeki değişim nasıldır?
Hamdolsun bizde rahatsız eden ve düzeni bozan öğrenci yok. Bunda verilen eğitimlerle beraber onlara aşılanmak istenen peygamber sevgisinin de alakası var. Değişimi çok kolay görebiliyoruz. Çünkü biz sadece bilgileri öğretmeyi amaçlayan bir okul olmadık. Burada peygamber sevgisi ve onun ahlakı önemli yer tutmaktadır. Yukarıda söylediğim sevgi sağlanırsa bunu gerçekleştirmek çok kolay oluyor.
Verdiğiniz eğitimin ailelerden dönüşü nasıldır? Bu konuda herhangi bir bilgi dönüşü var mıdır?
Elbette var. Bazı babalar geliyor, diğer çocuklarını da bizim okula almak istiyorlar. Evdeki diğer çocuklarının hepsi ayrı bir okulda okuyor ama ibadet sevgisi ve ahlakıyla diğer kardeşlerinden farkı görülüyor. Çünkü biz söylediğimiz ahlaki hakikatleri önce kendimiz yaşamak istiyoruz. Çocuklar bunu görüyor ve kendilerine örnek alıyorlar. Hamdolsun bunda da başarılı oluyoruz.
Bunda İstanbul’dan gelen kitapların çok büyük etkisi var. Çünkü bize orada örneklerle anlatım var. Biz çocuklara yalan söylemeyin diye uzunca konuşmuyoruz artık. Nebiyi muhterem Efendimizin hayatından, yalanı yasaklayan örnek olayı anlatıyoruz. İşte o zaman daha kolay hedefe ulaşıyoruz. Bize bunu öğrettiniz. Biz, “Peygamberimiz böyle istemiş veya bunu yasaklamış” demiyoruz. Onun bunu nasıl yaşadığını anlatınca işler çözülüyor.
Bunlar İstanbul’dan gelen kitapların bize öğrettikleri.
Allah hepimizi peygamberimizi en güzel şekilde anlayan ve onun sünnetine uyanlardan eylesin. Âmin.