Yazma serüvenimiz varoluşumuz ile başlıyor. Her ne kadar “resmi tarih” çivi yazısının icadıyla başlıyorsa da, Allah yarattığı ilk insana kalemle yazı yazmayı, insana bilmediklerini öğretti. O gün bugündür de yazıyoruz, geçmişlerin yazdıklarını okuyoruz, bildiklerimizi geleceğe miras bırakıyoruz.
Ancak günümüz iletişim çağında birçok alışkanlığımız değiştiği gibi yazma alışkanlıklarımız da değişti. Uzunca zamandır süregelen kalemle yazı yazma geleneğimiz bir süre sonra yerini daktiloya, sonrasında ise klavyelere bıraktı. Artık mürekkep damlamıyor, kalemin ucu kırılmıyor. Klavye tuşları ise bolca eskiyor, dokunmatik ekranlarda parmak izlerimiz parlıyor.
Yazma alışkanlıklarımızın değişmesine bağlı olarak yazı yazdığımız ortamlar da değişti elbette. Medium işte bu ortamlardan biri. Kolay kullanımı ve dikkat dağıtmayan, yazıya odaklanmanızı sağlayan kullanıcı etkileşimi dikkat çekici özellikler arasında. Üstelik yazdıklarınızı internet üzerinde kolayca paylaşmak ve sürekli erişilebilir kılmak da mümkün. Hatta yazarlarımızdan Dr. Hüseyin Küçükali’nin yazılarını medium.com/@hkucukali adresinden hemen takip etmeye başlayabilirsiniz.
Bediüzzaman Said Nursi yazmak hakkında şöyle buyuruyor: “Maatteessüf, burada bütün bütün yalnız kaldığım için, çok ehemmiyetli hakikatler yazılmadan, kaydedilmeden geldiler ve gittiler.”
Öyleyse aklınızdan gelip geçenlerin kaybolmasına izin vermeyin, “yazın, duyurun!”