Sosyal medya artık hayatımızın bir parçası: Sadece sosyal alan oluşturmak değil; gündem takibi, güncel kalmak için de oradayız... Bu alanda çalışan ve ”doğrusu” için projeler yapan, mücadele eden, sosyal medya üzerine kafa yoran bir kurum var: Uluslararası Sosyal Medya Derneği (USMED). Hem USMED’i, hem de kendisi üzerinden gündemden hiç düşmeyecek sosyal medyayı, Said Ercan’la konuştuk...
Sizi önce İHL Sözlükle tanıdık. İHL Sözlük emsalleriyle kıyas edildiğinde büyük fark ortaya koyuyor ve argoya, küfre yer vermiyordu. Ne oldu akıbeti?
İHL Sözlük zamanının en çok ses getiren yerli sosyal medya start up’ı olmuştu. Kısa sürede on binlerce yazara, milyonlarca okura ulaştı. Gerek yazılı basında gerekse sosyal medyada ciddi ses getirdi, sevildi bir ihtiyacı karşıladı. Ahlak temelli bir interaktif sözlük eksikliğini giderdi. Gençler için ve düşünce özgürlüğü için bir liman oldu.
Çok hızlı büyümesine rağmen aynı hızla maddi destek bulamadı. Büyük yazılımsal ihtiyacı karşılamak üzere yeni destekler ve ortak arayışına girdik. Henüz o zamanlar İHL Sözlük’ün hitap ettiği kesim sosyal medya bilincine sahip olmadığı için ayakta durmakta zorlandı. Hem yorgunluk hem vakitsizlik sözlüğün bir kısmını hevesli arkadaşlarımıza devrettik ama maalesef aynı verimlilikte yürüyemedi ve bir bilinmezliğe sürüklendi. Belki yeniden gelir bilemeyiz.
USMED’de başkan olarak bulunuyorsunuz. Orada neler yapılıyor, çalışmalarınız ne durumda?
USMED 6. senesine girdi. Dünyanın ilk sosyal medya, dijital temalı sivil toplum derneği oldu. O kadar çok şey yapıyoruz ki, alanında uzman yüzlerce üyemiz var, akademisyenlerimiz var, eğitimler veriyoruz. Bir mesleki dernek olarak üyelerimize mesleki konularda destek oluyoruz. Network konusunda üyelerimizin doğru kişilerle tanışmasına vesile oluyoruz. Konferanslar, seminerler, çalıştaylar, danışmanlıklar ile sosyal medyada dair bir çok konuda söz söyleme imkanı elde ediyoruz. İş konusunda da sosyal medya uzmanlarına destek oluyoruz. Ben bugüne kadar yurtiçi yurtdışı 400’den fazla konferans vermişim. Bu konuda insan kaynağımız eksik. Sosyal medya alanında uzmanlaşmak isteyen genç kardeşlerimizi USMED’e bekleriz.
Biraz günceli soralım: Sosyal medya üzerinden tuhaf bir kavga dönüyor. Bu, “hükümeti eleştirmek hainliktir”e kadar geldi ve insanlar bu şekilde fişleniyor. Sizin bu duruma yorumunuz, tavrınız nedir?
Sosyal medya manipülasyona çok açık bir platform. Algı yönetimlerinin en büyük mecrası artık sosyal medya oldu. Gölge hesaplarla kamuoyu oluşturmak kolay hale geldi. Sosyal medyada bilgi kirliliği dezenformasyon o noktaya geldi ki artık ak ile kara seçilmez oldu.Hükümet konusunda da malum terör örgütleri yüzünden çok ciddi algı operasyonları yapılıyor. Gerçek yapıcı eleştiri ile sahte (fake) hesaplar üzerinden yapılan algı yönetimleri ayrılamaz oldu. Henüz 6 ay önce yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi de sosyal medya konusunda artık daha temkinli olmayı gerektiriyor. Sosyal medyada özellikle gençlerimizin âkil adamlara, vicdanlı vatansever fenomenlere ihtiyacı var. Trolümüz bol ama fenomenimiz az. Fenomenler eleştirinin dozunu iyi ayarladığı sürece, bağcıyı dövmek yerine üzüm yemeği öğreneceğiz diye düşünüyorum.
Sosyal medya, hem bir ”var olma” hem de ”gözükme” mücadelesi ama kimileri de takipçi artırma, sahte hesap kullanma, fake paylaşımlar yapma yollarını tercih ediyor. Bunlara bakışınız, onların duruşu sizce nasıl?
Legal yollardan takipçi arttırmayı gerekli ve doğru buluyorum. Tirajını arttırmak için gayret gösteren bir dergi ve gazete ne kadar doğru bir iş yapıyorsa takipçi arttırmak için gayret eden kullanıcılar da aynı saiklerle hareket ediyor. Fake paylaşım ve sahte hesap konusunda yasalarda boşluklar var ve bu gençlerin, çocukların hatta yetişkinlerin psikolojik gelişimlerini olumsuz etkiliyor. Yaşam kalitesini düşürüyor. Stalk dediğimiz bir kavram var. Siber tacizler, sosyal medya bağımlılıkları derken, sosyal medya gibi iletişimin zirvesi bir mekan maalesef çekilmez hale geliyor.
Tabii ki “var olma”, “gözükme” bu doğal olarak fıtratımızda olan bir şey, normal bu. Öte yandan ticari firmalar ya da STK’lar ya da kamu kurumları kendilerini sergileyip, hizmetlerini duyuracak sonuçta iletişim dünya tarihinde hiç bu kadar güçlü olmadı. Bu mecrayı iyi kullananların adından söz ettirdiği ve ayakta kaldığı bir döneni yaşıyoruz. Dijital itibar ve kriz yönetimi iyi yapıldığı sürece kurumlar sosyal medyada ses getirecek işlere imza atabilirler.
Sosyal medyanın gücü ve ortaya çıkardığı enerji ortada. Ama buna rağmen bazıları da zamanlarını aldığı veya bilgi bombardımanından sıkıldıkları için sosyal medya kullanmıyor. Bu durumda ”ben sosyal medya hesabı kullanmıyorum” denmesini doğru buluyor musunuz?
Tabii ki buna saygı duyuyorum, ben evimde ilkesel olarak televizyon kullanmıyorum. Sosyal medyada durum biraz farklı belki mecra ve sosyal ağ tercihi yapılabilir ama iletişim ve hayatı kolaylaştırma açısından hiçbir sosyal ağ kullanmamak çok iyi bir karar gibi gelmiyor bana. Günümüzde telefon kullanmayan biri kaldı mı? Sosyal medyaya da biraz böyle bakmak lazım. Siz orada değilsiniz ama çocuğunuz eşiniz, akrabalarınız orada ve onları bir jungle (vahşi orman) içinde yalnız bırakmak bana çok doğru gelmiyor.
Sosyal medya üzerine önemli bulduğunuz 3 kitap?
Yeni Dijital Çağ - Eric Schmidt, Jared Cohen
Saklanacak Yer Yok - Edward Snowden
Ulusal Güvenlik Dairesi ve ABD Gözetleme Devleti - Gleen Greenwald
Sosyal Medya Sanatı - Guy Kawasaki
Sosyal medyada en çok takip ettiğiniz, baktığınız 3 hesap?
@wuattack, @anadoluajansi, @AJEnglish
Bir mikrofondan tüm dünyaya seslenecek olsanız ve tek cümle hakkınız olsa, ne söylerdiniz?
“Yorumsuz bir haberdir hayat; manşeti mahşerde atılacak.”