
Hayalleri yok çünkü umutları yok. Çünkü hayat yıldırmış onları. Her gelen istismar etmiş, sömürmüş, hakkını yemiş... Yeri gelmiş günde 16 saat çalıştırmış. Sabah akşam çalışmaktan hayal kurmaya vakit mi kalmış... Zaten hayat dediğin ne ki; daha fazla maaş daha yüksek bir mevki. Evet, sabah iş, akşam iş, çalışan gençlerin hayatla ilişkileri bu kadar.
Türk-İş`in "Türkiye`de Çocuk İşçiliği" konulu bir araştırmasına göre: Türkiye`de çalışan her 100 kişiden 5`ini 6-14 yaş grubu çalışan çocukları, her 100 kişiden 14`ünü ise 15-19 yaş arası çalışan gençler oluşturuyor.
Ankara Ticaret Odası`nın, Türkiye İstatistik Kurumu işgücü istatistikleri veri tabanını kullanarak hazırladığı raporsa çok daha çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor. Rapora göre, 15-19 yaş aralığındaki her gençten 82`si, 20-24 yaş aralığındaki her 100 gençten ise 54`ü kayıtdışı çalışıyor. Özellikle kayıtdışı çalışanların %43`ü haftada 60 saatten fazla çalışmak zorunda bırakılıyor. Rapora göre, 27 AB ülkesiyle kıyaslandığında okulu en erken terkeden gençler de Türkiye`de.
Eğitim Yerine Çalışma Hayatı
TÜİK`in 2006 yılı işgücü anketine göre; Türkiye`de 15-19 yaş aralığında 6.3 milyon genç bulunuyor ve bunların 1.4 milyonu çalışıyor. Lise çağı dediğimiz 15-19 yaş arası gençlerin %22`si eğitim yerine çalışma hayatı içinde yer alıyor ve çalışan gençlerin %38`ini bunlar oluşturuyor. 15-24 yaş aralığında ise 12.1 milyon genç bulunuyor. Bu yaş aralığında çalışanlar 3.7 milyon kişiyi geçiyor ve toplam istihdamın %17`sini oluşturuyor. Bu grubun üçte ikisini `lise altı eğitimliler` oluşturuyor. Avrupa Birliği`ne üye 27 ülkede `okulu erken terkedenler`in ortalaması %15 iken, Türkiye`de bu oran %50`ye ulaşıyor.
En Büyük Problem: Kayıtdışılık
Yüksek vergi ve maliyetler işletmeleri kayıtdışı istihdama yöneltiyor. Bu olumsuzluktan da en çok gençler etkileniyor. Gençlerimiz, işsiz güçsüz sokaklarda dolaşmaktansa kayıtdışı çalışmaya razı. Genç işgücünün yaşadığı istihdam sorununun temelinde yatan nedenlerden biri de eğitim sistemi ile işgücü piyasasının ihtiyaçları arasındaki uyumsuzluk.
Tüm eğitim seviyelerinde gençlerin kayıtdışı çalışma oranları toplam kayıtdışı oranlarının üzerinde. 15-24 yaş aralığındaki genç çalışanların ortalama %64.6`sı kayıtdışı. Lise altı eğitime sahip olanların kayıtdışı çalışma oranı %62. Lise ve dengi okul mezunlarının kayıtdışı çalışma oranı %28. Benzer bir durum yüksek okul mezunlarında da görülüyor. Türkiye genelinde yüksek okul mezunlarının %9`u kayıt dışı çalışırken, genç yüksek okul mezunlarının %20`si kayıtdışı.
Tarlada Çalışan Gençlerin Tamamı Kayıtdışı
Tarım sektöründe kayıtdışı çalışma adeta kural haline gelmiş. Çalışan her 100 gencin 24`ü tarım sektöründe ve neredeyse tamamı bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıt olmadan çalışıyor. Hizmet sektöründe küçük işletmelerin fazlalığı ve bu işletmelerin büyük ölçüde kayıtsız çalışmaları, bu sektörde iş bulabilen gençleri de derinden etkiliyor. Hizmet sektöründe toplam çalışanların yaklaşık üçte biri kayıtdışı iken, gençlerde bu oran çok daha yüksek. Hizmet sektöründe iş bulabilen gençlerin %54`ü kayıtdışı çalışmak zorunda kalıyor. Genç çalışanların toplam çalışanlar içinde en yüksek payı aldığı sektör sanayi. Bu sektördekilerin %23`ünü gençler oluşturuyor. Sanayi sektöründe çalışanlar içinde toplam kayıtdışı çalışma oranı %31 iken, bu sektördeki gençlerin yarısı kayıt dışı çalışmaya mahkum.
İş İstiyorsan Kayıtdışına Razı Ol
Aşırı mesai ve düşük ücretle çalışan gençler bir yandan da mevcut işlerini kaybetme korkusu yaşıyorlar. “Bu kadar çok işsiz varken, bir başkası daha az maaşla benim yerime işe başlayabilir’ korkusu çalışan gençlerin başında Demokles`in kılıcı gibi sallanıyor. Türkiye genelinde ücretli veya maaşlı çalışanlar, toplam çalışanların yarıya yakınını oluştururken, ücretli çalışan gençlerin oranı daha yüksek. Çalışma hayatındaki gençlerin %59`u (2.2 milyon kişi) ücretli olarak çalışıyor. Türkiye genelinde ücretli veya maaşlı çalışanlarda kayıtdışı çalışma oranı %23 iken, genç ücretlilerde %45`e kadar çıkıyor.
Haftada 60 Saat Çalışma
Yasal çalışma süresinin haftada 40 saat olduğu ülkemizde, kayıtsız çalışanların en büyük sorunlarından biri de uzun çalışma saatleri. Hiçbir sosyal güvencesi bulunmayan gençlerin %75`i, haftada 40 saatten fazla çalışıyor. %43`ünün ise çalışma süresi 60 saatin üzerinde.
Üniversiteli İşportacılar Var
Çalışma imkanları bakımından durum üniversiteliler açısından da hiç iç açıcı değil. 20 milyon öğrenciye sahip ülkemizde her yıl sadece 1,5 milyon yeni kişi çalışma hayatına girebilirken; 77 üniversiteden her yıl 230 bin civarında öğrenci mezun oluyor. Üniversite mezunu olup benzin istasyonunda pompacılık yapan, patates soğan satan, işportacılık yapan gençlerin sayısı hiç de az değil.
Gençliğin Kayıp Kısmı...
Çalışan gençlik açısından karamsar bir tablo. Gençliğin kayıp kısmı aslında onlar. Geleceğe dair hayallerini, hayattan beklentilerini sorduğumuzda aldığımız cevaplar hemen hemen birbirinin aynı. En azından nitelik bakımından: Daha iyi bir iş, daha iyi bir maaş. Evet bunlar herkesin hakkı. Ama hayattan tek beklenti bu mu olmalı? Yoksa gençlerimizi bu maddeciliğe, bu umutsuzluğa sürükleyen bizler miyiz? Biz değilsek bile durumu düzeltmek için bir şeyler yapamaz mıyız? En azından yapmamız gerekenleri mesela... Evet hepimizin yapması gereken bir şeyler var. Çevremizde bir şeyler yanlış gidiyorsa bunda muhakkak bizim de sorumluluğumuz var. Kendimizi sorgulama zamanı: Acaba gençliğin çalışan kesimine yönelik ne gibi sosyal ve insani projelerimiz var. Onlara maddi manevi hizmetler götürmek için ne gibi bir çaba içindeyiz yahut değiliz ki çalışmakta olan gençliğimiz böylesine ufuksuz, hayalsiz, manasız...
Evet karamsar bir tablo. Ancak umutsuz değil. Çözümsüz hiç değil. Yeter ki hepimiz başımızı ellerimizin arasına alıp düşünelim: “Ben ne yapabilirim?” diye...
Ne Yapılabilir?
• Özel sektör ve kamu işbirliği arasında sinerji sağlanmalı, ortak projeler üretilerek hayata geçirilmeli.
• Çalışan gençler hukuki hakları konusunda bilgilendirilmeli. Kazanılmış haklarının uygulanması konusunda başta devlet ve sivil toplum kuruluşları üzerine düşenleri eksiksiz yapmalı.
• Gençlerin istihdam sorununun çözümü için eğitim ve öğretimin; piyasalarının ihtiyaçlarına uygun hale getirilmesi sağlanmalı.
• Genç işçiler yaş ve psikoteknik ölçümlere göre sınıflandırılarak, yeteneklerine uygun ve ilgi duydukları alanlara yönlendirilmeli.
• Çalışma ortamı, ücret, iş sağlığı, iş güvenliği, mesleki hastalıklar gibi konularda çalışan gençliğe özel hüküler içeren yasal düzenlemeler yapılmalı.
• Genç işçilere de aynı işi yapan diğer işçilerin aldıkları ücret kadar ücret verilmeli.
• Çalışan gençliğin hem çalışıp hem de eğitimlerine devam edebilmesi için gece eğitimi ve yazışma yoluyla eğitim gibi devam zorunluluğu olmayan öğretim seçenekleri uygulamaya konulmalı.
• Kendi işini kurmak isteyen gençlere eğitim, danışmanlık, ucuz finansman, malzeme gibi çok yönlü destek sağlanmalı.
• Vasıfsız genç işgücünün büyük bölümü gecekondu semtlerinden, varoşlardan sağlanıyor. Bu kesimin büyük çoğunluğunun en büyük meselesi; kent hayatına uyum sağlayamamak. Bu gençlerin boş zamanlarını değerlendirecekleri, ekonomik sosyal, kültürel, sportif ve diğer ihtiyaçlarına cevap verebilek, rehberlik hizmetlerinden yararlanabilecekleri gençlik ve toplum merkezleri kurulmalı.
• Vasıfsız gençlere askerlik hizmeti sırasında askeri eğitimin yanı sıra; meslek edindirme programları da uygulanmalı. Mesleği olanlara da işlerine bir şekilde devam etme imkanı sağlanmalı.
Onlar Çalışan Gençler!
Adem, 17 yaşında. 15 yaşından beri çalışıyor. Matbaacılık okumak istemiş. Bir kaç puan farkla girememiş. O da illa bu işi yapmak istediği için matbaalarda iş aramaya başlamış. Sevdiği işi yaptığını düşünüyor, hayatından memnun. Hayattan beklentisi ileride usta olarak daha büyük bir yerlerde çalışmak.
Bayram, 17 yaşında. İki yıldır çalışıyor. İşinden memnun. Daha önce tornacıda, elektrik işinde çalışmış. Sevdiği işler olmadığı için ayrılmış. İlerisi için beklentisi mesleğini sürdürebilmek ve daha iyi bir maaş alabilmek. Maaşların azlığından ve zamanında verilmemesinden şikayetçi. Bir de 12-13 saatlik mesailerden. Küçümseme gibi muameleleri de unutmuyor.
Bir Şeyler Yapanlar Var
ESADER (Eğitim Sosyal Kültür Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği) Başkanı Cüneyt Bayrak İle
- Bildiğimiz kadarıyla çalışan gençlerden oluşan bir hizmet ekibiniz var Konya`da. Neler yapıyorsunuz bu gençlerle?
Eğitim hizmetleri konusunda hizmet veriyoruz. Gençlerin eğitimine katkıda bulunmaya çalışıyoruz. Hatta ESADER adıyla yakın zamanda dernekleştik. Yeni neslin milli ve manevi değerleri özümsemiş “insanlar” olması için çalışmalar yapıyoruz. Konferanslar düzenliyoruz mesela; aile ve çocuk eğitimi üzerine. Gençlerle her hafta düzneli olarak buluşup sohbetler yapıyor, sorunlarını paylaşıp, sosyalleşmelerini sağlayacak aktiviteler gerçekleştiriyoruz.
- Ekibinizden söz edelim biraz. Hem çalışıp hem de bu hizmetleri nasıl yürütüyorlar?
Bütün bu hizmetleri planlayan, organize eden ve uygulayan ekip çok genç ve hepsi çalışıyor. Kimi oto yedek parçacıda, kimi matbaada, kimi manifaturacıda, kimi petrol istasyonunda... Hiç biri bu hizmetleri maaşlı ve tam zamanlı olarak yapmıyor. Kendi boş zamanlarından, dinlenme vakitlerinden fedakarlık ederek koşturuyorlar.
- Çalışan geçlerle konştuğumuzda çoğunlukla gelecekten beklentilerinin çok şahsi ve maddi olduğunu görüyoruz. Peki sizin ekibiniz niye koşturuyor? Onları motive eden ne?
En başta gelen gayemiz kendimiziz aslında. Yani Allah`ın bizden razı olması. Bunun için de onun razı olacağı işler yapma peşindeyiz. Güzel dinimizi bir sonraki kuşağa yepyeni bir heyecanla aktarma heyecanındayız. Bir de insanları manevi olarak tatmin edebilecek ortamların azlığı çok büyük bir eksiklik toplumumuzda. Biz bu açığı elimizden geldiğince kapamaya çalışıyoruz. Toplumsal olarak asalaklaşma sürecindeyiz. Her şeyi başkalarından beklememek lazım diye düşünüyoruz. Birileri bir şeyler yapmalı ve bu birileri neden biz olmayalım?