
Dr. Farouk El-BAZ, dünyaca ünlü Mısırlı bir bilim adamı. O, “Neil Armstrong’un müslüman olduğu” iddiasının altında yatan gizli gerçek. Kahire-Ain Shams Üniversitesi’nden 1958’de mezun olan Dr. Farouk El-BAZ, NASA’da Apollo Ay Programı’nda çok önemli görevlerde yer aldı. Yetiştirdiği 12 Apollo astronotundan Worden bir söyleşisinde Dr. Farouk El-BAZ’dan “Kral” diye bahsetmişti. Bu da onun çevresinde ne kadar çok sevildiğinin somut bir göstergesiydi hiç şüphesiz. Birçok önemli projede imzası bulunan Dr. Farouk El-BAZ, müslüman bilim adamı kimliği ile tanınmaktadır. Kral, şu an Boston Üniversitesi’nin Uzaktan Algılama Merkezi’nde yöneticilik yapmaktadır. Ve biz de merak edilen birçok sorunun cevabını almak için yerinde ziyaret ettik.
Memleketiniz Mısır’da son dönemlerde yaşanan olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Gidişâtı olumlu buluyor musunuz?
Mısır’da gerçekleşen henüz tamamlanmamış devrim sonucu gelişmelerden oldukça mutlu oldum. Çünkü Mısır’ın uzun yıllar boyunca gelişmelerden uzak kaldığını düşünüyorum. Ve eğer geçmişe doğru bakarsak en az elli yıl gerideyiz. Geçen elli yıl boyunca, aslında hep uykudaydık ve yeni hiçbir şey gerçekleşmedi. Genç neslin umudu, geleceği, potansiyeli yoktu. Ve böylece Mısır, düşündüğümüz gibi bir yer olamayacaktı. Bundan dolayı Mısır devriminin zaman harcayarak Mısırlılar üzerinde, uzun yıllar boyunca, çok büyük etkileri olacaktır.
Maalesef Apollo 13 astronotları, modülde meydana gelen bir patlama yüzünden Ay’a inemeden dünyaya geri dönmek zorunda kaldılar. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız? (Astronotlardan Jim Lovell’ın meşhur “Houston, bir sorunumuz var” cümlesiyle yer istasyonuna bildirdiği arızalar sonucu uzayın derinliklerinde hayata veda edeceği tahmin edilen üç astronot dünyaya dönmeyi başardı.)
Astronotlar için çok korkmuştuk çünkü onlar bizim arkadaşlarımızdı. Onlar, sadece bizim “Ay’a gidin’” dediğimiz insanlar değillerdi. Onları ve ailelerini tanıyorduk. Ve bu yüzden hayatları için endişeliydik. Eminim hatırlıyorsunuz; tüm bu yaşananlara rağmen eve sağ salim döndüler. Görev sırasında, Apollo 13 direktörü “Farouk dinle. Bir şeyler yanlış gitti ve ne olduğunu bilmiyoruz. Görev sırasında çekilen fotoğraflara ihtiyacımız olacak. Böylece uzay aracında ne olduğunu anlayabileceğiz. Ve sen bu fotoğrafların nasıl çekileceğini astronotlara öğreten tek kişisin. Git ve sorunun ne olduğunu anla. Fotoğraflar, nasıl ve ne zaman çekildi?” Uzay mekiği, yeryüzünden ayrılırken, iki parça mekikten ayrılıyordu. Ve bizim uzay mekiğinin zarar gören tarafını gösteren çok iyi çekilmiş fotoğraflara ihtiyacımız vardı. Ve direktör “Git ve bul onları.” diyordu. Ben de sorunun ne olduğunu buldum. Yaklaşık 30 saat boyunca hiçbir şey yapamadılar, ama ben hemen ne yapılması gerektiğini oracıkta buldum.
Donanımlı GENÇ bir bilim insanı olmak için nasıl bir yol izlemeliyiz?
Türkiye de dünyadaki diğer yerler gibidir. Oralarda da müslüman öğrenci çoğunluğu vardır. Hepinizin ihtiyaç duyduğu tek şey, kendinizi bilgi edinmeye adayın, bunu kesinlikle kafanıza koymanız gerekmektedir. İşte bu İslam medeniyetlerinin geçmişte yaptığı tek şeydi. Öğrenebileceğin kadar bilgiyi kazandığından emin olmalısınız. Edindiğin bilgi hakkında ve onun için söylenenler hakkında düşünmeli ve tüm bunları harmanlayarak deneyler ve testler yapmalısın. Daha sonra sonuçlarının doğru ve kabul edilebilir olduğundan emin olmalısın. Ve tüm bu basamaklardan sonra herşeyi yazmalısın. İşte bütün bunlar geçmen gereken süreçtir. Bu demek oluyor ki ne kadar fazla bilgi elde edersen, o kadar fazla öz güvene sahip olursun. Ve ne kadar fazla özgüvene sahip olursan, o kadar fazla öğrenmek istersin çünkü böylelikle daha fazla insandan saygı görürsün. Bundan dolayı gerçekten de elde edebileceğin kadar bilgi edinmeye devam etmek çok gereklidir.
Hepinizin ihtiyaç duyduğu tek şey, kendinizi bilgi edinmeye adayın, bunu kesinlikle kafanıza koymanız gerekmektedir. İşte bu İslam medeniyetlerinin geçmişte yaptığı tek şeydi. Öğrenebileceğin kadar bilgiyi kazandığından emin olmalısınız.
Gerçekten de NASA gözümüzde büyüttüğümüz kadar ulaşılamayacak bir yer mi? Demek istediğim, Mısır’da veyahut ülkemizde NASA gibi bir Uzay Araştırma Merkezi kurabilmemiz için tavsiyeleriniz nelerdir?
Böyle bir araştırma merkezi kuramazsınız. Ne roket gücümüz var; ne de bilgisayarla çalışabilecek, yeni şeyler dizayn edebilecek böyle bir insan gücümüz var. NASA, öyle havadan bir yerden gelmiyor. NASA, bilimin ve teknolojinin temelinden geliyor. İlkin sizin bu seviyeye çıkmanız gerek. Öncelikle iyi eğitimli bir iş gücüne sahip olup olmadığınızdan emin olmanız gerek. Böyle birçok ülke atağa geçti ancak en sonunda “eğitimlerinin kötü ve yeterli deneyim ve bilgiye sahip olmadıklarını” söylemek zorunda kaldılar. İlkin eğitimimizi gerektiği seviyeye çıkarmamız gerekmektedir. Bu süreç on yıl, onbeş yıl hatta yirmi yıl alabilir. Fakat bu iş böylelikle güzel bir temele oturur. Eğitim sistemi boyunca, küçüklükten üniversiteye kadar eğitim alınırsa, ancak böyle deneyimli bir iş gücüne sahip olabilirsin. Ve bilim dünyasında başka ülkelerle yarışmaya başlayabilirsin. Sonunda eğitim sistemini bu kadar geliştirirsen, işte o zaman atmosferi, okyanusu, uzayı ve buna benzer tüm şeyleri araştırabilecek programlar kurabilirsin.
Kur’an-ı Kerim, bilim hakkında bize ne söyler?
Önemli olan şu ki, Kur’an-ın bize çevremiz hakkında ipuçları sunduğunu anlamamız gerekiyor. Kur’an, erkeklerin kadınlara karşı nasıl davranması gerektiği hakkında, insanlar ve çevremiz hakkında kurallar koymak için indirildi. Temizlik nasıl olur, nasıl temizleniriz, komşunla ilişkilerin nasıl olmalıdır ve bunun gibi birçok davranış için... Kur’an, başkalarına, kendimize ve çevremize nasıl davranmamız gerektiğini anlatmak için indirildi. Ve Allah’a nasıl ibadet edilmesini öğretmek için... Aynı zamanda, Kur’an bize çevremizdeki mükemmellikler ile ilgili bazı sırlar verir. Kur’an, bir bilim kitabı değildir! Fakat Kur’an öğren, yap, gözlemle, araştır ve gör gibi tavsiyeler söyleyerek bilimle ilgili bazı ipuçları sunar. Tüm bunların anlamı “git ve kendin araştır” demektir. “Atom, Kur’an’ın içinde var” diye, “gökyüzü anılmış” diye, “cehennem içinde” diye, “Ay’ın ikiye bölünmesi vardır” diye ve böyle böyle şeyler için Kur’an’ın kapağını açma! Tüm bunlar yanlış şeyler çünkü böyle düşünceler sana artık başka bir ilme ihtiyacın olmadığını söyler. Eğer Kur’an’ı okursan, tüm bilim içinde vardır anlamına gelir böylece. Ve bu hemen hemen İslam karşıtı bir harekettir. Oysaki Kur’an “Sen, ey insanoğlu, Allah’ın çevrende yarattıklarına git ve bak! Onları araştır! Oku! Keşfet! Tefekkür et!” demektedir.
Gelecekte uzay uçuşları sizce nasıl olacaktır? Rusya oteller kurmaya başladı bile.
Gelecekte, Mars ve diğer gezegenlerin araştırılmasıyla başka gezegenlerde hayat olacaktır. Ve başka yerlerde yaşayabilmek için böyle araştırmalara devam edilecektir. Ama şu an insanların dünya dışı yerlerde yaşayıp yaşayamamasını öğrenmek için henüz beklememiz gerek. Şu an bilmiyoruz. Bilmiyoruz çünkü bize yeteri kadar yakın ve dünyadaki yaşantımıza benzer şekilde yaşamamıza elverişli bir gezegenin varlığını bilmiyoruz.
Farouk el-Baz’ın hayatındaki önemli isimler kimlerdir? (Yazar olabilir, yahut kendisine yön vermiş birisi olabilir) Ve önerebileceği, kendisini etkilemiş kitaplar var mıdır?
Aslında ben hiçbir zaman bir kişi seçip de “onun gibi olacağım” diye düşünmedim. Tek yaptığım kesinlikle yapabileceğimin mümkün olan en iyisini yapmaya çalışmaktı. Yaptığım her ne iş olursa olsun. Bana yapmam istenilen herhangi bir iş söylenirse onu en iyi şekilde yaparım. Eğer yemek yaparsam, en iyisini yapmaya çalışırım. Eğer bir yeri planlamaya kalkışırsam, en iyisini denerim. Eğer bir kitabı okuyacaksam, onu okurum. Eğer bir sınava çalışacaksam, en iyi şekilde hazırlanırım. Sonuç olarak, sadece yapabileceğin kadar iyisini yapmaya çalışmalısın. Na yaparsan, en iyi şekilde yap!
Gençlere, özellikle Astronomi alanında çalışan bilim insanlarına tavsiyeleriniz var mıdır?
Çalışma alanları içerisinde, astronomi zihni açan bir alandır. Çünkü astronomi kendisi geniş bir konudur. Evren de sürekli genişler. Bundan dolayı, her zaman genişleyen bir görüntüyü hatırında tutarak üzerine düşünürsün. Sonuç olarak, astronomi genişleyen evrendeki görüş açınız hakkında olabildiğince düşünebileceğiniz mükemmel bir ders ve konudur.
En sevdiğiniz gezegen?
Benim favori gezegenim, Mars’tır. Aslında Mars’ı, üzerindeki birçok değişik yapı Mısır çöllerinde çalıştığım alanlardakilerle çok benzer oldukları için seviyorum. Mısır’ın güney batısı boyunca gezersen sanki Mars’taymışsın gibi hissedersin. İki yer de geçmişte çok az yağmur almıştır. Güneşe bakan nehir yolları vardır ama iki yerde de artık hiç su yoktur. Ve birçok vadi vardır. Çok sayıda nehir yatakları ve vadiler bulunur Mars’ta. Ve onlarca kum tepeleri vardır. Onun için Mars bana hep Mısır’ın güney batısını hatırlatır. Bununla birlikte Mars kırmızıdır ve Mısır’ın kumları da kırmızıdır. Yani oldukça benzerdir.
Büyük ihtimalle bu soru birçok kez size sorulmuştur. Neil Amstrong’un Apollo 11 ile Ay’a gidişi sırasında müslüman olmasıyla alakalı. Müslümanların Neil Amstrong’un müslüman olduğunu düşünmesinin sebebi nedir?
Hayır, hayır, hayır. Böyle birşey yok. Tüm astronotlar çok dindar insanlardı çünkü onlar test pilotlarıydı. Test pilot, şimdiye kadar hiç kimsenin gitmediği bir yere ilk uçan kişiye denir. Bu yüzden onlar Allah’a inanmalıydı çünkü hiç bilmedikleri bir yere gidiyorlardı. Ve onlar bu yüzden dindar insanlardı fakat hiçbiri de dinini değiştirmedi. Neil Amstrong’un Mısır’da ezan sesi duyduktan sonra “ben aynı sesi Ay’da da duydum” diyerek müslüman olduğu söylentisi tamamen anlamsız ve tamamen yanlıştır. Bu olay aslında başka bir şeyden dolayı bu hale gelmiştir. Tüm bunlar bir hikâyeye dayalıdır. Şöyleki Apollo 15 görevinde, uzay aracında birçok yenilik vardı ve biz bu yüzden astronotların hayatından endişe ediyorduk. Ve değişikliklerin bir probleme sebep olacağından dolayı korkuyorduk.
FATİHA SÛRESİ’Nİ APOLLO 15 ASTRONOTLARINA VERDİ.
Bundan dolayı ekstra korunma olsun diye astronotlara kendileriyle götürmeleri için Kur’an’ı Kerim’in ilk sûresi olan Fatiha Suresi’ni verdim. Onlar da “Mükemmel! Gerekli olan tüm korunma önemlerini aldık” diyerek Fatiha Sûresi’ni yanlarına alarak Ay’a indiler. Döndüklerinde basına korunmaları için verdiğim Fatiha Sûresi hakkında da konuştular. “Yanımıza sadece İncil almadık. Kur-an’ı Kerim’den bir kısım da aldık” dediler. Sonra insanlar “Kur’an’ı Kerim mi aldınız yanınıza?” diye tekrar sorunca, astronotlar “Yer ekibinden Dr. Farouk var. Korunmamız için Kur’an’ı Kerim’den bir kısmını bize verdi” diye cevap vermişler. Ve sonra astronotların bu demeçleri gazetelerde yer aldı. Ve Mısır’a gelip Arapça’ya çevirildi. Ve daha sonra bu haber Mısır’dan İran’a, sonra daha doğuya Afganistan’a ve daha doğuya, Hindistan’a kadar ulaştı. Ve Hindistan’a ulaştığı zaman, haber orda ‘’’Neil Amstrong’un Mısır’da ezan sesi duyduktan sonra “Ben aynı sesi Ay’da da duydum” diyerek müslüman olduğu’’’ şeklinde söylenmeye başlandı.
Aslında çok alakasız görevler. Haber, Apollo 15’de geçerken Neil Amstrong ise Apollo 11’deydi?
Aynen öyle. Fakat haber zamanla kişiden kişiye yayıldı. Bir insan başka bir insana haberi anlata anlata en sonunda “Ah! Bir Astoronot mu? Ah! O, Neil Amstrong. Hatta o şu şu olaydan sonra müslüman oldu” şeklindeki söylentiye dönüştü.
Bir insanın uzayda ezan sesi duyduğunda müslüman olması gerekli mi?
Uzay’da ezan sesi duyamazsın. Duyacağın tek ses, Huston’dan gelen sestir. Asıl önemli nokta burası değil. Önemli olan soru şu aslında “Biz, müslümanlar olarak, İslam’ın iyi bir din olup olmadığından korkuyor muyuz ve şüpheleniyor muyuz?” Ünlü biri müslüman olduğunda “biz iyiyiz o zaman, İslam hak öyleyse” şeklinde konuşmaya başlıyoruz. İslam’ın doğru bir din olduğunu söylememiz için birisinin müslüman olmasını bekliyoruz. Ve daha sonra “İslamiyet doğru bir dindir” diyebiliyoruz. Bu çok anlamsız ve bana göre böyle düşünülmesi çok aptalca bir durumdur.
Bununla birlikte, geçen yıl Kaliforniya’nın Mono gölünde, arsenikli suda, bir bakteri türü keşfettik. Başka gezegenlerde de böyle bakterilerin veya organizmaların yaşayabileceğini düşünüyor musunuz?
Yaşam ve yaşam türlerinin olabileceği konusunda bir şüphe yok. Kur’an’ı Kerim’de “Allah, insan ve cinleri yaratmıştır” diyor. Cin’in ne olduğunu bilmiyoruz aslında. Ve Allah “O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır” der. (Mülk, 67) Fakat biz yedi göğü ve ne olduklarını bilmiyoruz. Ve gezegenleri görüyoruz. Her bir gezegen kendine has çevre şartlarına sahiptir. Hayat, dünyamızın şartlarına göre halen devam edebilmektedir. Bundan dolayı eğer hayat şartları başka gezegenlerde de değişmişse bazı potansiyel hayat türleri olacaktır. Büyük ihtimalle böyle olacağını düşünmekteyiz. Muhakkak...
Son olarak, geçen yüzyıllarda matematik ve astronomi gibi alanlarda çok önemli buluşlarımız var. Ve modern bilim, bu buluşları bizden aldılar. Fakat şimdi bilim hakkında birbirimizi korkutmaya başladık. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Din ve bilimi birbirinden ayırmak ve sanki birbirine karşıymış gibi göstermek çok kötü bir şey. Böyle bir durum aslında yok. Hatta özellikle İslam’ın içinde bilim var. Kur’an’ı Kerim’de şöyle denir: “Bak!, Gör!, Deneye tabi tut!, Tefekkür et!, Gözlemle!, Kanıtla!. Kendini kanıtla!” İspat etmek, bunu yapabilmek için bir yoldur. Çünkü ne kadar ispat edersen o kadar çok çevrene bakarsın, o kadar çok deneye tabi tutarsın ve o kadar çok düşünürsün. İşte o zaman Allah’ın en büyük olduğuna daha çok iman edersin.