İtibar Dergisi Yayın Kurulu Üyesi olan Said Yavuz’un ikinci şiir kitabı Yürüyüş Atlası çıktı. Öğretmen, şair ve bir “baba” olan Said Yavuz şu anda da Burkina Faso’da, gönül insanı olmasının tecellisi olarak, gönüllü oluyor; ömrünün zekatını veriyor… Said Yavuz’la Profil Yayınları’ndan çıkan Yürüyüş Atlası kitabını konuştuk.
Yürüyüş Atlası hayırlı olsun… Bir şiir kitabı olarak, şiir severlerin çok seveceğine eminiz. Ortaya çıkması ve hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz?
Yürüyüş Atlası’ndaki şiirler, İtibar Dergisi’nde uzun zamandır yayımlanan şiirlerdi. Şiirler belli bir kıvama geldiğinde ikinci kitap doğmuş oldu. İlk şiir kitapları hep sancılıdır. Hem o günkü edebiyat âlemine “burdayım” iddiasını seslendirir hem de sizin şiiriniz bir inancın askeri olarak sahaya çıktığı için muhteva olarak da eleştirilmeye, karşıt fikirlerle çatışmaya açık olmalıdır. Yürüyüş Atlası ilk badireyi atlatmış, rahatlamış, Türkçe’nin hür ovalarında koşmak için hazır bir hali taşıyor zannediyorum.
Yüzümün Çocukluğu sınavı geçti mi diyorsunuz?
Onu bilemem ama bahsettiğim ilk kitap tedirginliğini atmış, daha “perva ne lazım sana” makamında şiirlerden oluşuyor bu eser. Yürüyüş Atlası, ilk kitapta dünya ile yaralanmış bir insanın içten dışa doğru çıkışını, kendisini yani yakını uzaklarda bulacağı hevesiyle yürümeye cüret edişini içeriyor.
Hayat bir yolculuktan ibaret... İsminden de anladığımız kadarıyla, Yürüyüş Atlası “yolcuların” kitabı diyebilir miyiz?
“Yürümenin dışında bütün eylemlerin adı kaçıştır” diyor şair. Yürümek insanca bir eylem. Bütün peygamberlerin yürümeye dair büyük anıları vardır. Hz. Musa’nın Rabbine yürüyüşü. Efendimiz’in hicreti. Büyük yürüyüşler bunlar. Yürümek yolcu oluşumuzun bir işareti. Şiir insanı bir yere götürür mü? Şiir insana bir yere gitmek gerektiği fikrini aşılamak için var. İnsan şiir okudukça kendine gider. Kalbin keşfine. Bir kalbi olduğuna inanmaya gider. Şiir bir tecellidir. Yürüyenlerin dostudur. Yürüyüşün bir ritmi vardır. Şiirin de öyle. Eskiler vezinle yürürlermiş. Failatün failün. İyi yürüyemeyen iyi şiir yazamaz.
Yürümeye nereden başladınız?
İstanbul’dan Afrika’ya… Kitaba ismini veren şiir, Afrika ile açılıyor. “Yokluğu aziz bil çünkü berekettir.” Afrika, yoklukla birlikte varlığa açılan kapılarla dolu. Hani diyor ya şair, dünyaya kapalı Allah’a açık. Öyle. Fethi Gemuhluoğlu, 1960’larda işaret ediyordu Afrika’yı. O işaret parmağı hâlâ havadadır.
Evet, Üstat Nuh da geçiyor bir şiirde. “Allah’ın ayeti gibi gülümsüyor…” Allah’ın ayeti nasıl gülümser.
Yüzler var Allah’ı hatırlatır. Şükür ki çevremizde böyle güzel insanlar var. Allah’ın ayetinin gülümsemesi nasıl olur? İnşikak 7,8,9. ayetlere bakalım. Dediğim anlaşılır.
Yürüyüş Atlası’nın yankıları nasıl oldu?
Sadece birini paylaşayım. Bir okurumun, bu sene Hac’da Hira Dağı’na çıkarken dinlenme esnasında Kaybolunca Okunacak Dua şiiri geliyor aklına. Açıyor onu okuyor. Demek kaybolmuş. Demek o dizeler, hislerinin tercümanı olmuş ki fakirin dizelerini orada hatırlamış. Dua niyetine terennüm etmiş. Bir şair için bu ne büyük lütuftur.
O şiirde “Bir yüz gördüm ve şöyle dedim /Amin / Amin diyorsunuz?” Kime bakıp söylediniz?
Musa Topbaş Hocaefendi’nin bir su bardağını tutarken ki fotoğrafı vardır. Öyle nice yüzler görürsünüz. O yüzler adeta bir duadır. Yeryüzünün inşirahı için. Ben de gördükçe o duaya amin diyorum.
Bizim şiirimiz nasıl olmalı?
Bazı müzikler vardır, sizi süfli olana değil Allah’a çağırır. Şiir de öyle. O bir mevhibedir. Ladikli Ahmet Ağa, niçin şiir söylemiş? Hassan Bin Sabit niçin söylemiş? Nutku şerifler var. Hakikati ne güzel terennüm ediyorlar. Arzum böyle bir şiiri yeni sesle söylemek. Hassan’a hadi bir şiir oku, ruhlarımız dinlensin diyor, Efendimiz. Ruhları dinlendiren bir şiirimiz olacak mı? İnşallah.
“Okuyanı şair yapar” diyebileceğiniz 3 kitap?
Okuyanı şair yapacak bir kitap var. O da Kâinat Kitabı.
“İyi ki yapmışım” dediğiniz bir olay?
İyi ki sevmişim.
Dünyayı değiştirebilecek bir mesaj verme imkanınız olsa… Ne söylerdiniz?
Nasıl girsin Cennete / Bir kalbe giremeyen.