• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Bir Soru Bir Cevap
  • Gönül Dergahından Hikmetler: Şahsiyet ve Karakter Mirası

Gönül Dergahından Hikmetler: Şahsiyet ve Karakter Mirası

10.08.2016 14:52
Bir Soru Bir Cevap
3463
Osman Nuri Topbaş

Gençlerimizi İslâmî bir şuurla yetiştirmek, hepimizin birinci vazifesi... Soralım kendimize;

–Acaba evlâtlarımızın güzel bir eğitim alıp şu fânî hayat çarşısında iyi bir noktaya gelmesini arzu ettiğimiz kadar, sonsuz olan âhiret yurdunda da güzel bir makâma çıkmasını arzu ediyor muyuz?

Rasûlullah Efendimiz bir hadîs-i şerîflerinde şöyle buyuruyorlar:

“Kur’ân’ı okuyup ona sahip çıkan kimseye (âhirette): «Oku ve yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku! Zira senin makâmın, okuduğun en son âyetin seviyesindedir.» denilir.” (Ebû Dâvûd, Vitr, 20)

–Bu dünyada gönül meyvesi olan yavrularımızın toplum içine çıkarken, fânîler tarafından garipsenmemesi için giyim kuşamlarına gösterdiğimiz îtinâ ve dikkati, acaba mahşer günündeki vaziyetleri için de sergileyebiliyor muyuz?

Zira âyet-i kerîmelerde şöyle buyruluyor: “O gün birtakım yüzler (vardır ki) zelildir.” (el-Ğâşiye, 2)

“O gün birtakım yüzler de vardır ki, mutludurlar.” (el-Ğâşiye, 8)

–Yine Rabbimiz’in bize emânet olarak tevdî ettiği evlâtlarımızın zâhirî görünüşünü güzelleştirmek için yaptığımız gayretler mi, yoksa gönül dünyalarının Kur’ân ve Sünnet ikliminde yeşermesi için harcadığımız gayretler mi daha üst seviyede?

Zira Cenâb-ı Hakk’ın kullarında değer verdiği asıl hususiyet, âyet-i kerîmede şöyle bildiriliyor: “…Muhakkak ki Allah katında en keremliniz (değerli olanınız), en çok takvâ sahibi olanınızdır…” (el-Hucurât, 13)

Hadîs-i şerîfte de şöyle buyrulmaktadır:

“Hiç şüphesiz ki Allah Teâlâ, sizin bedenlerinize ve sûretlerinize bakmaz; ancak kalplerinize nazar eder.” (Müslim, Birr, 33)

Firâset sahibi kimse, bugünü düşünen değil, hiç bitmeyecek olan yarını, yani âhireti düşünen kimsedir. Şeyh Sâdî şu nasihatlerde bulunur:

“Bu yaşlı dünyaya gönül bağlama. Çünkü kubbenin üzerinde ceviz durmaz. Dün geçti, yarın daha ele geçmedi. Hesabını şimdiki bir nefes üzerinden yap.

İran hükümdarı Cemşid’in nazlı bir çocuğu vardı, öldü. Onu ipek böceği gibi ipekten bir kefene sardılar. Cemşid, bir müddet sonra oğlunun mezarına gitti. Son bir kez görebilmek için hasretle mezarını açıp baktığında gördü ki, oğlunun bedenine sardırdığı kefen çürümüş. Bunun üzerine Cemşid dedi ki:

«Ben ipeği ipek böceklerinden zorla almıştım. Şimdi de o ipeği mezardaki böcekler çocuğumun üzerinden zorla geri almışlar.»”

Dolayısıyla insan bütün gayretini, mezarda kendisini yalnız bırakmayacak hususlar üzerinde yoğunlaştırmalıdır. İnsanı ebedî yolculuğunda yalnız bırakmayacak şey ise hadîs-i şerîfte şöyle bildirilmektedir:

“Üç şey, ölen kimsenin ardından gider: Âile çevresi, malı ve yaptığı ameller. Bunlardan ikisi geri döner, biri ise (ebediyen) kendisi ile birlikte kalır. Âile çevresi ve malı geri döner; yaptığı sâlih ameller kendisiyle birlikte kalır.” (Buhârî, Rikāk, 42)

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allâh’ın âyetlerini okuyan, (inkârdan ve kötülüklerden) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, mü’minlere büyük bir lûtufta bulunmuştur…” (Âl-i İmrân, 164)

Hakîkaten, Cenâb-ı Hakk’ın insanlıkta tecellî etmiş bir hilkat bedîası, yaratılış mûcizesi ve bir sanat hârikası olan Rasûlullah Efendimiz, bizim en büyük gönül servetimiz. Bütün dünya nîmetleri bizim olsa, fakat Allah Rasûlü’nü tanımamış olsaydık, bunun ne kıymeti olurdu?! Zira bu dünyadaki ömrümüz de, dünya da fânîliğe mahkûm… Fakat Rasûlullah Efendimiz’i tanıyıp O’na cân u gönülden tâbî olmanın getireceği huzur ve saâdet ise, sonsuz...

Allah dostları, Rasûlullah Efendimiz’in en yakınları oldular. Onlar, dünyada kendisinden asırlarca uzakta olsalar bile hayatlarını dâimâ Allah Rasûlü’yle beraber yaşadılar. Her hâllerini Allah Rasûlü’nün hâliyle mîzân ettiler. O’nun gibi bakıp O’nun gibi duymanın, O’nun gibi düşünüp, O’nun gibi hissetmenin gayreti içinde bir ömür yaşadılar. O’nunla beraberliğin bahşettiği yüksek firâset, basîret ve mânevî uyanıklık içinde ömürlerini Hakk’a adadılar. Rabbimiz bizlere de uyanmayı nasîb eylesin!..

Ne garip bir tecellîdir ki, herkes dâimâ Cenâb-ı Hakk’ın kendisi hakkındaki nîmetini artırmasını ister durur. Lâkin şükürden geri kalır. Hâlbuki Rabbimiz âyet-i kerîmede:

“…Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nîmetimi artırırım…” (İbrahim, 7) buyurmaktadır.

Bu hikmete binâen Mevlânâ Hazretleri de şöyle der:

“Sen aklını başına al da, şükür nîmeti ile gerçek nîmeti avla!”

İnsanın bu dünyada ne kadar çok şükredeceği husus vardır. Meselâ;

Gözü görüyorsa şükretmelidir! Kulağı duyuyorsa şükretmelidir! Elleri tutuyorsa şükretmelidir! Sıhhati yerinde ise şükretmelidir! Dili dönüyorsa şükretmelidir!

Peki, ne yapmalıdır ki, şükredebilmiş olsun?

Kul, kendisine ihsân edilen bütün nîmetleri Hak yolunda kullanabildiğinde gerçek mânâda şükretmiş olur. Şâyet şükründen geri kalırsa, kıyâmet günü bütün yaptıklarını ilâhî ekranda bir bir seyretmek durumunda kalacaktır. Âyet-i kerîmelerin de ifâdesiyle;

“Kitabını oku! Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.” (el-İsrâ, 14)

“Nihayet oraya geldikleri zaman kulakları, gözleri ve derileri, işledikleri şeye karşı onların aleyhine şahitlik edecektir.” (Fussilet, 20)

Mü’min, bu hakikatleri düşünerek, nâil olduğu nimetlerin şükrüne ilaveten bir de karşılaştığı sıkıntı, uğradığı dert ve belâlar karşısında hamd, şükür ve rızâ hâlini korumalıdır. Zira beterin beteri vardır. Belâ ve musibetler de Hak’tan gelen kulluk imtihanlarıdır.

Velhâsıl insaf ve iz’an sahibi her insan, kendisine bir bardak su ikrâm edene bile teşekkürü bir vicdan borcu addeder. Fırsat düştüğünde o şahsın iyiliğine muâdil bir iyilikle karşılık verir. Hâl böyleyken insanoğlunun, bütün nîmetlerin asıl ikrâm edeni olan Rabbine karşı alık ve abus kalması; ne hazin bir davranıştır.

Bu dünya bir pazar yeridir. Cenâb-ı Hakk’ın lûtfettiği canı, malı, bütün imkânları yine O’nun yoluna seferber ederek Cennet’i satın alabilmenin pazarı.

Bu pazar, Cenâb-ı Hakk’ın ilâhî azamet tecellîleriyle, ilâhî kudret akışlarıyla, ilâhî sanatın nakışlarıyla dolu. Her şey Cenâb-ı Hakk’ın azametinin şâhidi.

Cenâb-ı Hak, kabirden evvel dünyada uyanmamızı, Cennet’in satın alındığı bu pazarın farkında olmamızı arzu ediyor…

Zira şunu kesinlikle unutmamak lazımdır ki; fânî hayat çarşısının en son giysisi olan kefen, bir gün mutlakâ herkesi saracak ve ölüm vâkıası, bütün fânî alışverişlere, zevklere, câzibelere, aldatıcı yaldızlara iptal mührünü vuracaktır!.. Bu hakikat dolayısıyla Efendimiz:

“Ey Allâh’ım! Esas hayat, yalnız âhiret hayatıdır.” (Buhârî, Rikāk, 1) niyâzında bulunmuş ve böylece ümmetinin de âhiretten gâfil kalmamalarını telkin buyurmuştur.

Nesillerini muhâfaza duygusu içinde çırpınan bitkiler ve hayvanlar karşısında, kâinâtın en yüksek varlığı olan insanların nesillerini mânevî duygulardan ve Kur’ân nûrundan bîgâne yetiştirmeleri ne kadar acıdır!..

Fânîliği hiçbir zaman hatırımızdan çıkarmamalı, her an ölüm ve ötesine hazır olmaya gayret etmeliyiz. Unutmayalım ki; Nûh kadar uzun ömürlü olsak, Süleyman kadar varlıklı olsak, Yûsuf kadar cemâl sahibi olsak, şâyet fânîliğin idrâki içinde değilsek; ziyandayız demektir.

Ebedî âleme intikâl eden her insan, saâdetini de felâketini de bu dünyadan kendisi götürecek. Dünya tarlasında ektiğini, mahşer meydanında biçecek. Bugün tarlasını boş bırakan, yarın âhirette çok muhtaç olduğu ecirlerden mahrum kalacak. Tarlasına günah ve isyan tohumları eken ise, can yakıcı bir azâbın nedâmetinden başka bir şey elde edemeyecek.

Mevlânâ Hazretleri de, kişinin ancak yaptıklarının mükâfâtını veya cezâsını bulabileceğini ifade sadedinde:

“Sen hiç buğday ektin de arpa bittiğini gördün mü?” buyurmuştur.

Muhammed bin Kâ’b el-Kurazî’nin naklettiği şu hâdise, bize istikbâlimizi gösteren ne güzel bir misaldir:

Bir zamanlar Ömer bin Abdülaziz ile Medîne-i Münevvere’de karşılaşmıştım. O vakit gâyet yakışıklı, ter ü tâze bir gençti ve bolluk içinde yaşıyordu. Daha sonra halife olduğunda yanına gittim, izin isteyip içeri girdim. Onu görünce şaşırdım ve yüzüne şaşkın şaşkın bakmaya başladım. Bana:

“–Ey Muhammed, niçin öyle hayretle bakıyorsun?” dedi.

“–Ey Mü’minlerin Emîri, renginiz uçmuş, bedeniniz yıpranmış, saçlarınız ağarmış ve dökülmüş! Sizi bu hâlde görünce hayretimi gizleyemedim.” dedim.

Bunun üzerine Ömer bin Abdülaziz bana şöyle dedi:

“–Ey Muhammed, beni kabre konulduğumdan üç gün sonra görsen kim bilir ne kadar şaşıracaksın? O zaman karıncalar gözlerimi çıkarmış, gözlerim yanaklarımın üzerine akmış, ağzım burnum kan ve irinle dolmuş olur. İşte o zaman beni hiç tanıyamaz ve daha çok şaşırırsın. Şimdi bunları bırak da sen bana İbn-i Abbâs’ın Rasûlullah r’den rivâyet ettiği hadîsi tekrar et…” (Hâkim, IV, 300/7706)

Rabbimiz, huzûr-i ilâhîsine sevip râzı olduğu güzel amel ve vasıflarla çıkabilmeyi, cümlemize lûtf u keremiyle ihsan buyursun.

Âmîn…

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Osman Nuri Topbaş

1942 yılında İstanbul Erenköy’de doğdu. Babası Musa Topbaş, annesi de H. Fahri Kiğılı'nın kerîmesi Fatma Feride Hanım’dır. İlk eğitimini Erenköy Zihni Paşa ilkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında özel Kur’an eğitimi aldı. 1953 yılında İstanbul İmam -Hatip Okulu’na girdi. O yıllarda bu okul, Osmanlı’nın ulu çınarlarının bakiyyeleri sayılan M. Celaleddin Ökten, Mahir İz gibi üstadların, Nureddin Topçu gibi Bat...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Muhterem Efendim, bir müs...
Huzurlu Aile Yuvası
Huzurlu Aile Yuvası
Ailede huzur için nelere ...
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
Bugün dünyada "İslâmofobi...
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Son yıllarda önce "Kadın ...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431401

Bagamoyo Afrika... 4919247

Kasım Sayımız Çıktı! 3498151

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187621

Bkz: Doğu Türkistan 480174

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287551

10 Soruda Sen Kimsin? 276036

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS