Yaklaşık iki yıldır internet üzerinde yayın hayatını sürdüren Kurtuba’nın ilk matbu sayısı Ocak ayı itibariyle çıktı. Kendisini “söz medeniyetinin varisleri olarak edebiyatı önceleyen, ruhu harekete geçirmeyen edebiyatı görmezden gelen, kitle dergisi olmayıp özne dergisi olacağına söz veren, esaslı bir duanın, yolu yarılamak anlamına geldiğinin farkında olan bir dergi” şeklinde tarif eden Kurtuba’yı, genel yayın yönetmeni Selman Maltaş ile konuştuk:
Kurtuba Edebiyat Hareket ve Özeleştiri dergisinin ilk sayısı hayırlı olsun Selman Bey. Kurtuba’ya edebiyat, hareket ve özeleştiriyi birleştiren ilk dergi diyelim mi?
Teşekkür ederim. İnşallah dergimiz hepimiz için hayırlı olur. Edebiyatı, hareketi ve özeleştiriyi birleştirmekten ziyade Kurtuba’yı, edebiyatın içinde var olan hareketi ve özeleştiriyi ön plana çıkaran bir dergi olarak tanımlayabiliriz. Çünkü Kurtuba Dergisi, edebiyatı toplumsal kaygıları dolayısıyla önceleyen arkadaşların bir araya gelmesiyle kurulmuştur. Misyon olarak Büyük Doğu, Diriliş, Edebiyat ve Mavera gibi Türkiye’de öncü olmuş dergilerin aydınlattığı yolda yürümektedir.
Kurtuba’nın ilk sayısı olmasına rağmen kendi yazarlarıyla devam eden bir duruşu var. Bu duruş dergi ekibinin geçmişteki birlikteliklerinden mi geliyor yoksa daha güçlü nedenler de var mı? Biraz dergi ekibinin nasıl oluştuğundan bahseder misiniz?
Evet. Kurtuba’nın bir duruşu simgelediğini söyleyebiliriz. Dergide yazan arkadaşlar da bu duruş etrafında toplandılar. Bu duruş Sezai Karakoç’un, “Ben Şam’ı bin yıl öncesinden bilirim / Annemin ak sütü gibi yakın bana” mısralarındaki tavrı ortaya koymaktadır. İlk sayımıza Yusuf Armağan röportajıyla başlamamızdaki temel saik budur. Yusuf Armağan bildiğiniz gibi, İttihad-ı İslam, yani dünyada İslam Birliği konusunda hem bir aktivist ve hem de bir yazar olarak önemli çalışmalara imza atıyor. Filistin’den Bosna’ya, Filipinler’den Somali’ye kadar büyük ülkemizin ana damarlarının nabzını tutuyor. Biz de dergimizde özellikle dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan Müslümanlara dikkat çekmeye çalışıyoruz. Salt edebiyatı ön plana çıkarmaktan öte, beynelmilel kaygılarla hareket ediyoruz. Bu anlamda edebiyatı bir amaç değil, sadece bir araç olarak gören dergimizde matbu yayımladığımız ilk sayıya Yusuf Armağan’ı konuk ettik. Zaten dergimizin adının Kurtuba olması da, Müslüman olarak hayata Misak-ı Milli sınırları içinden bakmadığımızın bir göstergesi.
Kurtuba’ya ulaşmak isteyen okurlarımız nasıl ulaşabilirler?
Dergimiz yaklaşık 20 il merkezinde raflara çıktı. Okuyucularımız dilerse dergimizi temin edebilecekleri kitapçıların adreslerine www.kurtubadergisi.com adresinden ulaşabilirler.
Peki GENÇ okurlarına söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Biz Müslümanız. Allah’a iman ediyoruz. Hayatımızda karamsarlığa yer bırakmayacak şekilde yeni projeler üretmeliyiz. Dergi çıkarmalıyız. Kısa film çekmeliyiz. Yüksek sesle şiir okumalıyız. Kendimizi eleştirmeliyiz. Sırtımıza çantamızı alıp herhangi bir İslam ülkesini ziyaret etmeli ve orada bulunan kardeşlerimizle kucaklaşmalıyız. Her işimizi vahiyden ilham alarak gerçekleştirdiğimiz müddetçe Allah var; problem yok.