Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) son dönemde gençlere yönelik projeleri, sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan işbirliği neticesiyle iyice göz doldurmaya başladı. Bunun başlıca sebeplerinden bir tanesi, bakanlığın fedakar, sadece genç değil aynı zamanda genç ruhlu çalışanlarının emek, gayret ve özverileri. Bu çalışanlardan birisi de Gençlik Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Emre Topoğlu. Kendisi de kalem ehli olan Topoğlu ile sorumlusu olduğu Gençlik Merkezleri’ni, çalışmalarını ve uzun vadedeki hedeflerini konuştuk.
Okuyucularımız için özetle kendinizden söz edebilir misiniz? Kimdir Emre Topoğlu, neler yapar?
Bizim Yunus’un ifadesiyle “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun” diye başlamak geliyor içimden. Genç Dergisi’yle aramızda güçlü bir gönül bağımız olduğunu ve Genç Dergisi ailesinin –kabul ederseniz- bir ferdi olduğumu başta ifade etmek isterim.
Biz gençliğin ihyası için yapılacak çok şeyin olduğunu ve bu işin tek başına üstesinden kesinlikle gelinemeyecek kadar önemli ve çetin olduğunu ve elbette yegâne çaresinin dertli sinelerin birlikteliği olduğunu düşünüyoruz. Ben kendime dertli diyemem ama dertli sinelerle hemhâl olmaya çalışan biriyim diyebilirim. Bu da benim için en büyük bahtiyarlıktır.
Aslen Gaziantepli olup 5 çocuklu bir ailenin en küçük bireyi olarak 1982 yılında Ankara’da doğdum. Ekonomi bölümü mezunu olup, Gazi Üniversitesi’nde «İktisat» doktorası ile hâlen Kırıkkale Üniversitesi’nde «İşletme» bölümünde doktora yapmaktayım. Uzunca bir süre TBMM’de danışmanlık ve sonrasında Kırıkkale Üniversitesi’nde Ekonomi alanında öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2011 yılından bu yana çeşitli birimlerinde görev yapmış olduğumuz Gençlik ve Spor Bakanlığında Gençlik Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışmalarımıza devam etmekteyim.
Evliyim ve annemin duası sanırım, bana çok benzeyen bir kızımız var hamdolsun.
Gençlik Merkezleri gençlerin ihyası için yoğun tempoyla çalışıyor. Peki, kaç gence ulaşıldı buralarda? İstatistik bilgi verebilir misiniz?
Bakanlığımız bünyesinde 2002 yılında 74 olan gençlik merkezi sayısı 2016 Haziran ayı itibariyle 220’ye; 2002 yılında 11 bin 614 kişi olan üye sayımız ise 2016 Haziran’ında 1 milyon 387 bin 348 kişiye ulaştı. İnşaatı devam etmekte olan gençlik merkezlerinden 2016 yılında 128’inin açılmasıyla birlikte gençlik merkezi sayımız 344’e yükselecek inşallah. Ancak belirtmek isterim ki asla sayı takıntımız yok. Elbette daha çok gence ulaşmak niyetimiz ama rakamlarla ifade edilemez bir derdimiz var diyelim. Bu bağlamda 1 gence bile ulaşmış olmak bir kazanç bize. 1 genç ama tam anlamıyla dünyalara meydan okuyabilecek bir genç. Malumlarınız olduğu üzere her kuşak bir önceki kuşak tarafından “kaybedilmiş gençlik” olarak nitelendirildi. Ancak en sıkıntılı dönemler de dâhil olmak üzere her dönem, kendi içerisinde dava şuuru olan genç kahramanlar oluşmasına imkân vermiştir. İşte o genci bulmak tüm arayışımız… Tabii ki bunu tek başına yapmak imkânsız… Özellikle sizler gibi gönüllü, bu işi dava edinmiş sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) birlikteliğe çok ihtiyaç var. Zira gençlik ile ilgili faaliyetler tabiri caizse devlet griliği, resmiyeti ile olmuyor. Bir sivil toplum kuruluşu gibi çalışmaya gayret ediyoruz ancak bu davayı dert edinen herkesin desteğine ihtiyacımız var. Biz bir nevi ana damarları besleyebiliriz ama kılcallara STK’larımız inebilir. Bu bağlamda birliktelik çok önemli.
Bizler Bakanlık olarak Gençlik Merkezleri’ni sizin sorunuzda da belirttiğiniz gibi gençlerin ihyası için sadece birer araç görüyoruz. 81 ilde ve pek çok ilçede bulunan gençlik merkezlerimizin çoğu bulundukları yerin en güzel fiziki yapısına sahip binalardır. Biz fiziki yapının güzelliğinin yanı sıra yapılan faaliyet ve etkinlikleri de çeşitlendirerek gençlere geniş bir yelpazede hizmetler sunmaya gayret ediyoruz. Kasım 2015’te “Gençlik Merkezlerinde Yeni Bir Nefes” sloganıyla başlattığımız Gençlik Merkezleri Akademisi çatısı altında pek çok atölyede gençlerimizi nesne olmanın ötesine çıkarmak için çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz.
- İnovasyon Atölyesi (21 bin gencimiz katıldı)
- Kişisel Gelişim Atölyesi (39 bin gencimiz katıldı)
- Değerler Atölyesi (42 bin gencimiz katıldı)
- Sosyal Bilimler Atölyesi (18 bin gencimiz katıldı)
- Dini İlimler Atölyesi (160 bin gencimiz katıldı)
- Dil Eğitimleri Atölyesi (45 bin gencimiz katıldı)
Bu çalışmalırın yanı sıra genç istihdamını arttırmak, aynı zamanda gençlerin girişimci yönlerini ortaya çıkararak gençlere destek olmak amacıyla Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi ile 10 bin gence ulaştık. Gençlerin İyilik Ağacı Projesi kapsamında on binlerce gencimiz yerel ve evrensel sorunlar karşısında duyarlılık geliştirdi. Osmanlı Türkçesi eğitimlerinde 25 bin gencimiz Osmanlıca öğrendi. Kur’an-ı Kerim Eğitimleriyle 23 bin gencimiz Kur’an-ı Kerim öğrendi. Yani 6 - 7 aylık süreçte kulüp faaliyetleri, akademi çalışmaları ve diğer programlar ile birlikte rakamsal olarak yaklaşık 400 bin gencimiz aktif olarak bu merkezlerden yararlanmış.
Gençlik Merkezleri’ni sorduk ama imkânların genişlemesiyle çok büyük bir yelpazede seyrediyor çalışmalar; kampları, gezileri, buluşmaları gıpta ile izliyoruz. Toplayacak olursak, tüm bu çalışmaların temelinde ne var, nasıl bir gençlik hedefliyorsunuz?
Her şeyden önce Hakk’a adanmış bir gençlik temel hedefimizdir. Milletine sevdalı, değerlerine bağlı, benlikten sıyrılmış, biz olmanın şuurunda, ilim ve irfan ile donanmış hayatın her alanında nitelikli bir gençlik arzuluyoruz. Dertli, dava şuuru olan, imanlı bir nesil desek hepsini karşılar sanırım.
Sabah namazı buluşmaları çok konuşuldu... Sizde nasıl bir hissiyat uyandırıyor bu programlar? Geri dönüşler nasıl?
Ben camide ilk kıldığım sabah namazını hala o kadar net hatırlıyorum ki… Bir ramazan sabahı, sahurdan sonraydı… Takriben sabahlı (5-6) yaşlarımdaydım. Evet, belki de hayatın ilk yılları sabah namazı gibi… Yani sabah namazı ile gençlik kavramlarının birbirlerine çok benzediğini düşünüyoruz. Ve sabah namazında camilere en çok da gençlerin yakıştığını belirtmek gerek. Zira Selahaddin Eyyübi’nin Kudüs’ü fethetmeden önce sabah namazında camilerin dolu olup olmadığını kontrol ettiği ile alakalı menkıbeyi bilirsiniz. İşte bu nedenle gençlerimiz her hafta şehirlerinde bir camide buluşarak sabah namazlarını kılıyorlar. Öyle güzel geri dönüşler aldık ki, ağlayanlar, şaşıranlar, aşka gelenler… Keşke daha önce böyle bir çalışma başlatsaydık dedik, üzüldük. Bu arada elbette eleştiriler de oluyor. Ancak uzatmadan söyleyeyim eleştiri yapanların maksatlarını görünce daha bir aşkla sarılıyoruz işimize. Bendeniz ziyaret ettiğim illerde gençlerle sabah namazı buluşmalarına katılmaya özen gösteriyorum. Orada gençlerle beraber olmak, beraber saf tutmak muhteşem bir duygu. Sayın Bakanımız, Müsteşarımız, diğer tüm yöneticilerimiz de sağ olsunlar bu projeyi çok sahiplendiler, mümkün mertebe onlar da gençlerimizle saf tuttular. Hatta Ankara’da ve birkaç ilde Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez Hocamız da gençlerimizle beraber oldular. Bu arada Adem Özköse ağabeyi burada anmazsak olmaz. Zira bu işlerde öncü, bize desteğini hiç esirgemeyen bizi teşvik eden dava şuuru olan bir ağabeyimiz. Allah ebeden razı olsun…
Uzun vadede bizleri neler bekliyor? Heyecanlanacağız; özel projeler, programlar var mı?
İnşallah elbette olacak. Ancak bizi en çok heyecanlandıran gençlik merkezlerindeki dönüşümün nüvesi olan akademi çalışmaları. Bunun yanı sıra çok yakında Ensar-Muhacir Buluşmaları adlı projemiz ile Suriyeli kardeşlerimizin bulunduğu kamplarda onlarla olacağız. Kamplara çadırlar kurduk, şu an tefrişatları yapılıyor. Bir anlamda gençlik merkezlerini kamplara taşıyacağız inşallah. Yine şu an devam eden ve bizi heyecanlandıran bir proje de, kıraathaneler aslına dönüyor isimli proje. Gençlerimiz kıraathanelere girip demli bir çay eşliğinde kitap okuyorlar. Bir anda kalabalık bir genç grubu okey oynayan grupların şaşkın bakışları arasında kitapları ile gelip oturuveriyorlar masaya. Birçok yerde vatandaşlar da olumlu tepkiler veriyor ve hatta bir kitap alıp onlar da katılıyor gençlere. İnanın şu an Anadolu’nun birçok yerinde böyle seyyar kütüphaneler kuruldu kıraathanelerde.
81 ilde okuma halkalarımız devam ediyor, Anadolu’nun Manevi Kandilleri ve yine yakında başlayacağımız Alem-i İslam Sohbetleri ile elbette gençlik buluşmaları tabiî ki…
Genç kalabilmek için “olmazsa olmaz” dediğiniz 3 şey?
Şükür - Sabır - Amel
Yani öncelikle dua edeceğiz, şükredeceğiz, her ne olursa olsun sabredeceğiz, yılmayacağız ama muhakkak amellerimiz ile destekleyeceğiz. Bunlara riayet edebilirsek genç kalırız inşallah.
Muhakkak tavsiye edeceğiniz 3 kitap?
Aslında o kadar çok kitap var ki başta şahsım olmak üzere herkese tavsiye edeceğim… Ama 3 kitap ile sınırlandırdıysak, ikisi genç kitaplığından olsun;
Kur’an-ı Kerim
Hakk’a Adanmış Gençlik (Osman Nuri Topbaş)
Medeniyet Öncülerimizden 365 Fikir (Ali Can)
Tüm dünya gençliğini değiştirmek için tek cümle hakkınız olsa, ne söylerdiniz?
“Muhafazakâr söylemleri olanın muhafazakâr eylemleri olmalı”