Alpaslan Öngel
Genç Gönüllüler olarak geçtiğimiz ay empati seferindeydik. İnsanların birbirlerinden uzaklaştığı, bencilliğin yayıldığı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığının giderek çoğaldığı bir atmosferde, kutlu bir sefere çıktık; empati seferine. Hareketli seçim gündeminde unutulmaya yüz tutan, büyük bir depremin yaralarıyla boğuşan Kütahya Simav’lı kardeşlerimizi ziyaret ettik.
19 Haziran Pazar günü, 25 kişilik bir grupla, İstanbul’dan yola çıktık. Ellerimizde karınca kararı yardımlarla, oradaki kardeşlerimizle kısa da olsa birlikte vakit geçirdik. Kimimiz çocuklara çikolata dağıttı, kimimiz depremzedelerin dertlerini dinledi. Zahiren birkaç saat birlikteydik, belki de pek bir şey yapamadık onlar için. Ama şuna inanıyorum, gönlümüzdeki niyetler bize çok şey kazandırdı. Çünkü o çocukların gülen gözleri, selam verdiğimiz insanların tebessümle selam alışları belki de en büyük kazancımız olarak ahirette karşımıza çıkacak, kim bilebilir değil mi?
Oradaki durumdan da bahsedecek olursam: Gördük ki depremin üzerinden uzun bir zaman geçse de artçı sarsıntılar devam ediyor ve Simav halkının büyük çoğunluğu evlerinde değil hâlâ çadırlarda kalıyor. Birçok bina ve cami hasar görmüş durumda ve artçı depremlerin de etkisiyle hasarlar günden güne artmakta.
Dilerim Simavlılar bu imtihanlarını en kolay şekilde atlatırlar. Orada bulunan tüm kardeşlerimize Allah’tan sabır ve yardım diliyoruz…