Daha önce hakkında bilgi sahibi olmadığımız bir sanat dalına olan merakımız sonucu gerçekleşti Münir Erbörü ile tanışmamız. O’nun Küçük Ayasofya’daki küçük, mütevazı ve samimi atölyesinde samimi bir sohbete kaptırdık kendimizi. Evvela yaptığı sanatı tanımak istedik. Tanıdıkça gördük ki GENÇ’in ‘derdi’ gibi bir şey bu sanat. Dağlandıkça ihtişamını artıyor…
Nedir bu sanatın adı?
Türkçede “Ağaç yakma sanatı”dır. İngilizcede “pyrogravure” olarak biliniyor. Avrupa, Amerika ve Uzakdoğu’da ders olarak okutuluyor ama Türkiye’de bilinmiyor.
Kursunu veriyor musunuz?
Kurs demek pek doğru olmaz ama öğrencilerim var, kendilerinin müsait oldukları vakitlerde gelip öğreniyorlar burada. Mesela birisi, dışarıdan eserleri gördü ve arkadaşına hediye almak istedi. ‘’Neden kendin yapmıyorsun?’’ dedim ve böylece öğrenmeye başladı. Hediyesini de kendisi yapmış oldu.
İsmek gibi kuruluşlarda ders vermek istemez misiniz?
İsmek’te tek bir yere gidebilirim, o zaman da burası boş kalır. Sizler yetişin diyorum.
Siz nasıl ve ne zaman tanıştınız peki bu sanatla?
Abim vesilesi ile 1975-76 yıllarında tanıştım. Abim sanat okulunda öğretmen. El işi derslerinde kullandıkları havya makinelerinden getirdi bir gün eve. Ben de başta vakit öldürmek amacıyla küçük yazılar-resimler yakmaya başladım. Gün geçtikçe bu işi sevdim ve daha ciddi çalışmalar koydum ortaya. Özel bir eğitim almadım, bunun için bu işin son noktası nedir bilmiyorum. Eserlerinize bakılırsa oldukça profesyonel bir eğitimden geçmiş gibisiniz...
Amacınız nedir bu sanatla ilgili?
Tanıtmak. Zaman gelecek çok tanınacak. Şu anda oldukça yoğun bir ilgi görüyor.
Eserlerinizde gravür ve hat örnekleri görüyoruz, hattatlık da var mı sizde?
Hayır, hattat değilim. Hatların ana profilini çıkartıyor, kopya ediyorum. Yazılış kalıbını bozmamak lazım, yoksa bu hattata ihanet olur. Ama senelerdir yazdığım için bir hattat gibi yazabiliyorum. Arşivlerde ya da bir yerlerde saklı kalanların, camilerde tozlanmış olanların fotoğraflarını çekip tablolara dönüştürüyorum bu sanat ile. Böylece o eserler kaybolmuyor, çoğalıyor. Ben genelde hattı tercih ediyorum. Gravür bir yere kadar, pek anlam ifade etmiyor benim için. Hat olarak ortaya koyduğum eserleri okuyan insanlara Allah’ı hatırlatmak daha çok yatıyor gönlüme. Bu vesile ile sevap kazanacağımı umuyorum.
Bugüne kadar kaç eser ortaya koydunuz?
300 kadar. Ama şu an 50-60 tane var elimde. Genelde muhabbetim olan dostlara hediye olarak veriyorum. Rusya’ya Amerika’ya giden eserlerim mevcut. Mesela davetiye bırakan kardeşlere düğün hediyem oluyor.
Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz peki? Bu kadar emek verdiğiniz eserlerden gelir elde etmiyor musunuz?
İşin ticari boyutunda değilim. Asıl işim ayakkabı imalatı. Emekliyim, birkaç da kira gelirim var. Bu sanatı sevdiğim için yapıyorum. Ama talep olduğunda da uygun bir fiyatla veriyorum tabii.
Hangi malzemeler kullanılıyor bu sanat için? Çok masraflı oluyor mu?
Tek masrafı çerçeve. Yakma havya makinesi ve ağaç yeterli malzeme olarak. Ağaç olarak kavak ve mdf kullanıyorum. Mdf ile daha açık bir renk çıkarken kavak ile daha koyu bir renk çıkıyor ortaya. Bir de yüzde 90 sabır gerekiyor, yüzde 10 yetenek.
Teşekkür ederiz.
Detaylı bilgi için: www.munirerboru.com