• Reklam
  • Künye
  • İletişim
  • ABONE OL!
  • GENÇ'e Yazı Gönder
  • Atölye Çalışmaları
    • Yazı Atölyesi
    • Fotoğraf Atölyesi
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS
Kısa yoldan ABONE olmak

logo

  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
Anasayfa
  • DOSYA
  • YAZARLAR
  • GÜNDEM
  • SÖYLEŞİ
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Sinema
    • Kitap
    • Gezi
    • Sözlük
  • BİLİM
    • Mikro Alem
    • Makro Alem
    • GENÇ Bilim
  • TEKNOLOJİ
  • KAFALARDAKİ SORULAR
  • ARŞİV
  • ABONE OL!
  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!
  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!
  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!
  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız
  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!
  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart
  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!
  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!
  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!
  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık
  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!
  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!
  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!
  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var
  • ANASAYFA
  • Bir Soru Bir Cevap
  • Durmadan Tevbesini Bozan Birisi Ne Yapmalıdır

Durmadan Tevbesini Bozan Birisi Ne Yapmalıdır

25.03.2016 06:49
Bir Soru Bir Cevap
6353
Osman Nuri Topbaş

Tekrar tekrar tevbeden dönmek, âhiret hayatını karartacak bir âfettir. Bu nevî tevbeye muhtaç tevbelerden Allâh’a sığınmak gerekir.

Tevbenin birtakım kabul şartları vardır:

1. Samîmî bir nedâmet (pişmanlık).

Hepimiz bir imtihan dünyasındayız. Yarın Cenâb-ı Hakk’ın huzûruna hesap vermeye gideceğiz. Önümüzde ya cennet ya da cehennem olacak. Tekrar dünyaya dönmeye bir imkân da bulunmayacak. Cenâb-ı Hak Kur’ân-ı Kerîm’de, âhirette yaşanacak acıklı manzaralardan haber vererek bizleri şöyle îkaz ediyor:

“Onlar orada (yani cehennemde): «Rabbimiz! Bizi çıkar, (önce) yaptığımızın yerine sâlih ameller işleyelim!» diye feryat ederler. Size düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı da gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) şimdi tadın (azâbı)! Zâlimlerin yardımcısı yoktur.” (Fâtır, 37)

İşte bu müşkil duruma düşmekten kurtulmamız için, Rabbimiz bizden samimî ve dürüst bir kulluk istiyor.

Fânî dostluklarda bile samîmiyet aranır. Hiç kimse riyâkârlığa, ikiyüzlülüğe muhatap olmaktan hoşlanmaz. Herkes dürüst ve samîmî insanı sever. Cenâb-ı Hak da her şeyde olduğu gibi tevbede de dürüstlük istiyor ve:

“Ey îman edenler! Nasûh (tam bir sıdk ve ihlâs ile) tevbe ederek Allâh’a dönün…” (et-Tahrîm, 8) buyuruyor.

“Günahtan tevbe, nedâmet ve istiğfardan ibârettir.” (Ahmed bin Hanbel, VI, 264) hadîs-i şerîfinden de anlaşılacağı üzere gerçek bir tevbe, derin bir pişmanlıkla başlamalı; günah kirleri samimî gözyaşlarıyla temizlenmelidir. Zîrâ bazen bir günah, affı için bin gözyaşı ister; bazen de bir damla samimî gözyaşı, bin günahı temizler.

Günahları yıkayıp temizleyen gözyaşı; ilâhî muhabbet bağına girenler için bir tevbe pınarıdır, Hakk’ın ümit dergâhıdır. Bütün ümitlerin kesildiği anda bu dergâhın eşiğinde ağlayabilenler, gerçek bahtiyarlardır. Bu hakikati Hazret-i Mevlânâ ne güzel dile getirir:

“Nedâmet ateşiyle dolu bir gönülle ve nemli gözlerle duâ ve tevbe et! Zîrâ çiçekler, güneşli ve nemli yerlerde açar!”

2. İşlenen günahlardan nefret etmek ve onlara geri dönmeyi ateşe girmek kadar fecî görmek.

Tevbe, ya küfürden ya da günahtan olur. Küfürden tevbe edip îman edenin tevbesi, kesinlikle makbuldür ve bu tevbe daha önceki bütün günahları siler. Günahtan tevbe edenin tevbesi ise, samimiyet ve pişmanlıkla yapıldığı takdirde makbuldür. Bunun şartı da, kulun tekrar o günaha dönmemesi, hattâ o günaha sevk edebilecek vasıtalara bile yaklaşmamasıdır.

3. Tevbeyi sâlih amellerle desteklemek.

Kalbe intikal eden samimî bir tevbenin, davranışlar üzerinde de müsbet tesirleri olur. Ayrıca sâlih ameller, işlenen günahlardan nedâmetle bir nevî hatayı telâfî etme gayretidir.

4. Tevbenin, Allâh’ın kabûlüne muhtaç olduğunu unutmamak.

Bütün duâlarımız, hayır-hasenâtımız ve sâlih amel zannettiklerimiz gibi, tevbelerimizin de Allâh’ın kabûlüne muhtaç olduğu muhakkaktır. Yani Rabbimize karşı dâimâ havf ve recâ (korku ve ümit) ile dengelenen bir kalbî kıvam içinde bulunmamız şarttır. Mü’min, ne amellerinin kabûl olacağı husûsunda kendini emniyette hisseder, ne de amellerinin kabul olmayacağı düşüncesiyle ümitsizliğe kapılır.

5. Tevbede ümitsiz olmamak.

Camiu’s-Sağîr adlı hadîs kitabında; insanların amellerini yazan meleklerden günahları kaydeden meleğin, günah işlendikten altı saat sonra yazdığı, bu mühlet içinde belki tevbe eder diye beklediği belirtilmektedir. Bu sebeple: “Tevbemde duramıyorum, yine günah işliyorum; bu yüzden tevbe etmeyeyim!” dememeli, dâimâ istiğfarda bulunmalıdır. Zîrâ Allah lutfeder de bir daha tevbe bozulmaz.

6. Tevbeyi ertelememek.

“Ben nasıl olsa gencim, daha önümde uzun yıllar var, daha sonra tevbe edip hâlimi ıslah ederim, Allah affeder…” deyip ibâdetleri, sâlih amelleri ve tevbeyi sonraya ertelemek, büyük bir gaflettir. Cenâb-ı Hak biz kullarını bu hatâya düşmekten şöyle îkaz buyurur:

“…Sakın şeytan, Allâh’ın affına güvendirerek sizi kandırmasın.” (Lokmân, 33)

Şeytana uyarak tevbeyi sürekli ertelemenin ne büyük bir gaflet olduğunu şu kıssa ne güzel îzah eder:

Bir terzi, sâlihlerden bir zâta:

“–Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in; «Allah Teâlâ, kulunun tevbesini, canı boğazına gelmediği müddetçe kabul eder.» (Tir-mizî, Deavât, 98) hadîs-i şerîfi hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl eder.

O zât da sorar:

“–Evet, böyledir. Fakat senin mesleğin nedir?”

“–Terziyim, elbise dikerim.”

“–Terzilikte en kolay şey nedir?”

“–Makası tutup kumaşı kesmektir.”

“–Kaç seneden beri bu işi yaparsın?”

“–Otuz seneden beri.”

“–Canın gırtlağına geldiği zaman, kumaş kesebilir misin?”

“–Hayır, kesemem.”

“–Ey terzi! Otuz senedir kolayca yaptığın bir işi, o zaman yapamazsan, ömründe hiç yapmadığın tevbeyi o an nasıl yapabilirsin? Bugün gücün yerinde iken tevbe eyle! Yoksa son nefeste istiğfar ve hüsn-i hâtime nasip olmayabilir. Sen hiç; «Ölüm gelmeden evvel tevbe etmekte acele ediniz!» (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, V, 65) sözünü işitmedin mi?..”

Kıssadan da anlaşılacağı üzere kulların önünde binbir türlü dünya imtihanı vardır ve bunların en tehlikelisi de samîmî tevbeyi sonraya bırakmaktır.

Ölüm ânı gelip çattığında; hayata imtihan sırrını veren, gözler önündeki gaflet perdeleri birer birer kalkar. O an hakîkat bütün netliğiyle ayan-beyan görünür. Fakat artık çok geçtir. Hayata geri dönebilmek için tutunacak tek bir ümit dalı kalmayan birinin tevbesi, yeis / ümitsizlik hâlinde bir tevbe olacağından hiçbir kıymeti yoktur. Tıpkı Firavun’un son nefesinde hakikati anlayıp secdeye kapanarak tevbeye yönelmesi gibi…

Allah Teâlâ’nın murâdı üzere ölümün bizlere nerede, ne zaman ve nasıl geleceği meçhuldür. Bu sebeple gönüllerin; “Ölmeden evvel ölünüz!” sırrıyla yoğrulması ve her an Rabbine kavuşmaya hazır bulunması zarûrîdir. Aksi hâlde son nefes; “Eyvah nereye böyle!” feryatlarıyla dolu bir hüsran olur. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir de; «İşte (ey insan) bu, senin öteden beri kaçtığın şeydir!» denir.” (Kâf, 19)

Bu bakımdan dâimâ uyanık bir gönül sahibi olmalıyız. Meselâ bir cenâze gördüğümüzde;

“–O tabutun içindeki ben de olabilirdim…”

Bir trafik kazası gördüğümüzde;

“–Ben de o kazanın içinde bulunabilirdim…”

Bir kabristanı ziyâret ettiğimizde, her yaştan âhirete intikal etmiş mevtâlara âit kabirleri gördüğümüzde:

“–Bu kabirlerden birinde ben de olabilirdim...” diye düşünerek gafletten sakınmalıyız.

İmam Gazâlî Hazretleri, her sabah şu şekilde bir nefs muhâsebesinde bulunmayı öğütler:

“Bu başlayan gün, yeni bir gündür. Allahu Teâlâ bu gün de bana müsâade ederek ikramda bulundu. Eğer beni öldürseydi, elbette bir günlüğüne de olsa geri gönderilip burada devamlı sâlih ameller ve çeşitli hayırlarda bulunmayı temennî edecektim. Şimdi kabul et ki öldürüldün ve geri çevrildin. O hâlde bugün günah ve mâsıyete katiyyen yaklaşma ve sakın ola ki bu günün bir ânını bile boşa geçirme. Zîrâ her nefes, paha biçilemeyen bir nîmettir.”

Rabbimiz cümlemizi tevbe hususunda gaflete düşmekten muhafaza buyursun! Aşk, vecd ve samimî gözyaşlarıyla ilâhî rahmet ve mağfiretine nâil eylesin!

Âmîn!..

BU YAZIYI BEĞENİN:

Yazar Hakkında

Osman Nuri Topbaş

1942 yılında İstanbul Erenköy’de doğdu. Babası Musa Topbaş, annesi de H. Fahri Kiğılı'nın kerîmesi Fatma Feride Hanım’dır. İlk eğitimini Erenköy Zihni Paşa ilkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında özel Kur’an eğitimi aldı. 1953 yılında İstanbul İmam -Hatip Okulu’na girdi. O yıllarda bu okul, Osmanlı’nın ulu çınarlarının bakiyyeleri sayılan M. Celaleddin Ökten, Mahir İz gibi üstadların, Nureddin Topçu gibi Bat...

Fikrinizi / Yorumunuzu Bizimle Paylaşın...

Son Manşetler

  • GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

  • Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

  • GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

  • Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

  • GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

  • Kötülüre Karşı Farkındalık Şart

  • GENÇ Dergi Ekim 2024 Sayısı Çıktı!

  • Bazen Etkili Bir Kulüp, Bir Ömrü Işıldatır!

  • GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

  • Çiçeği Erkeklere Kaptırdık

  • GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

  • Güzel Olacağım Derken Ucube Hâle Gelmemek Lazım!

  • GENÇ Dergi Temmuz 2024 Sayısı Çıktı!

  • Renkli Propagandanın Ardında Çok Büyük Dramlar Var

  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 6
  • 7
  • 8
  • 9
  • 10
  • 11
  • 12
  • 13
  • 14
  • Tümü

Benzer Yazılar

Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Niyetlerimiz Hâlis Olsun
Muhterem Efendim, bir müs...
Huzurlu Aile Yuvası
Huzurlu Aile Yuvası
Ailede huzur için nelere ...
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
İslâmofobi Değil, İslâm Fazîleti
Bugün dünyada "İslâmofobi...
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Eşitlik Maskesiyle Kadın İstismârı
Son yıllarda önce "Kadın ...

Genç Dergisi 194. Sayı

POPÜLER YAZILAR

  • Son Eklenen
  • Çok Okunan
  • Haber Merkezi

Bizlere Mescid-i Aksa`nın da Özgürlüğünü Göster Rabbim!

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

Mü`min Firasetine Her Zamankinden Daha Çok Muhtacız

Kötülere Karşı Farkındalık Şart

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

Genç Dergi Mayıs Sayısı Çıktı! 8431320

Bagamoyo Afrika... 4919180

Kasım Sayımız Çıktı! 3490754

Hangi Filmi Neden İzleyelim? (Özel Çalışma) 1187334

Bkz: Doğu Türkistan 434084

En Güzel Cuma Hediyeleri! 287488

10 Soruda Sen Kimsin? 275897

31.12.2024

GENÇ Dergi Ocak 2025 Sayısı Çıktı!

01.12.2024

GENÇ Dergi Aralık 2024 Sayısı Çıktı!

01.11.2024

GENÇ Dergi Kasım 2024 Sayısı Çıktı!

02.10.2024

GENÇ Dergi EKİM 2024 Sayısı Çıktı!

01.09.2024

GENÇ Dergi Eylül 2024 Sayısı Çıktı!

31.07.2024

GENÇ Dergi Ağustos 2024 Sayısı Çıktı!

20.06.2024

Dertle Yüzleşince Dertler Yüzleşince

Tüm Videolar

Video GENÇ

En Önemli Yetenek: Sunum!
Takip Edin

GENÇ Twitter Akışı

@gencdergi kullanıcısından Tweetler
TÜM FOTOĞRAFLAR

FOTOĞRAF GALERİSİ

  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
  • Uganda - Afrika 2015
TÜM YAZILAR

GENÇ BİLİM

  • Yazmak Üzerine Bir Swot Analiz
    İnsanlığın tekâmül süreci...
  • Adâb-ı Muâşeret Hastalıkları ve Edebî İyilik Hâli
    Âdâb-ı muâşeret hastalıkl...

GENÇ FACEBOOK AKIŞI

Genç Dergi

İLETİŞİM

Reklam
ABONE OL!
Künye
Yazarlar
İletişim

GENÇ'ten

GENÇ'e Yazı Gönder
Yazı Atölyesi
Fotoğraf Atölyesi
Psikolojik Danışman
Ödüllü Test










GENÇ Bilişim © 2006 - 2025 . Tüm Hakları Mahfuzdur.
  • Twitter
  • Facebook
  • RSS