İnsan, bilmediği mevzularda ya susmalı ya da bilmiyorum diyebilmelidir. Zira bilmiyorum diyebilmek peygamberlerin, hatta meleklerin vasıflarındandır.
Nitekim bu necip ümmetin yüksek âlimleri acziyetlerini itiraf etmekten hiç bir zaman çekinmemişlerdir. Bilmedikleri konularda bilmiyorum diyebilmeyi en büyük fazilet kabul edilmişlerdir.
Bunlardan biri olan İmam Ebû Yusuf`a bir gün Halîfe Hârun Reşîd bir mesele sorar. İmam Ebû Yusuf da:
"- Bilmiyorum." diye cevap verir. Halîfenin yardımcısı İmam Ebû Yusuf`a dönerek:
"- Bunca maaş ve tahsîsatınız varken bir de bilmiyorum diyorsunuz." öyle mi der. İmam Ebû Yusuf da cevaben:
"- Benim maaşım ilmime göredir. Şayet bana verilen maaş, bilmediklerime göre verilecek olsaydı buna hazine yetmezdi" der.
Bir diğer âlim Ebû Bekir El-İyaz ise bir gün minberde iken kendisine bir mesele soruldu. 0 da “bilmiyorum” diye cevap verdi. Onlar da: “Orası cahillerin yeri değil, orası yüksek yerdir, oraya ancak alimler çıkar!..” dediler. O da şu karşılığı verdi: “Ben ilmim kadar yükseğe çıktım. Eğer cehlim kadar yükseğe çıksaydım, başım göğe değerdi.”