
Kânûnî’nin, tebaasına karşı gösterdiği adâletin şu tezâhürü ne kadar takdîre şâyandır:
Mısır vâlisi Mehmed Paşa, İstanbul’a gönderilen yıllık tahsisâtı, bir defâsında belirlenen miktardan fazla olarak göndermişti. Bu durum üzerine Kânûnî, beklendiği gibi vâliyi takdîr ve tebrîk etmedi. Aksine şüphe ve hiddetle:
“–Acep bu paşa, bizim gözümüze girmek için Mısır ahâlîsine ağır külfetler mi yükleyip bu kadar para topladı? Böyle ise halka zulmetmiş demektir!” diyerek paşayı İstanbul’a çağırttı.
Kânûnî, paşayı ciddî bir sorgulamadan geçirdi. Neticede paşanın yaptığı îzahları zâhiren kabûl ettiyse de, kalben mutmain olmadığı için Mısır’dan gelen vâridâtın fazlasını su kemerleri tâmirâtı gibi umûmi hayır hizmetlerine aktardı.