Hatice Yaltırak
"...Allah bize kitap gönderdi. Bir fotoğraf albümü, bir ezgi notası, bir melodi, bir yağlı boya tablo, bir sinema filmi değil. Harfler canlı hücrelerdir. Cahil için her şey kötü güçler tarafından korunan sırlardır. Alim için sırlar, hayatın manasını pekiştirir. Birbirimize söz veririz. Yeminler ederiz. Zira sonsuzlukta yolumuzu ancak ahitle bulabiliriz." -Murat Menteş, Korkma Ben Varım-
Murat Menteş`in hasretinden prangalar eskittiğimiz kitabı "Korkma Ben Varım" nihayet neşredildi. Tamı tamına 424 sayfa olan bu matrak polisiyenin küçük bir bölümünü de mizah dergisi Uykusuz`un çizeri Ersin Karabulut çizgi romanlaştırdı.
Kitabın konusunu soranlara verdiğim cevap gayet açık: Kem küm! Zira Menteş`in kitapları asla tam anlamıyla anlatılamaz. Okunur, kana karışır ve bünyede bir bayram havası estirir ancak.
Aranızda "Murat Menteş kimdir, nedir?" sorusuna verecek cevabı olmayanlar olabilir. Murat Menteş demek okuyucunun gönlünü hoş tutmak, zekasının hakkını teslim etmek demek. Murat Menteş demek enfes betimlemelerle sarhoş olup kendinden geçmek demek, Murat Menteş demek vefa demek, gözden kaçmış kıymetlileri tutup kolundan sahneye çıkarmak demek. Murat Menteş demek sevdiklerini övgü bombardımanına tutmak, onlara arka çıkmak demek. Hadsize haddini bildirirken bile nezaketi elden bırakmamak demek Murat Menteş.
İşte bu güzel adamın müptelalarına en son sunduğu armağan olan Korkma Ben Varım’ın Gönül İşleri Bakanlığı heyetinin birbirinden matrak ve dervişmeşrep üyelerinin öldürülmesiyle başlayan hikayesi, eğlencenin zirve yaptığı bir şamata, okuyucuyu çepeçevre kuşatan bir görsel şölen ve baş döndürücü bir hızla akıyor.
Dublörün Dilemması`nda Dostoyevski`ye "Puşkinlik yapma" diye hörelenen, "Romanlarımı geri getirin kardeşim!" diyerek içindeki isyanı feryada dönüştüren Arkadaş Kurbanları Cemiyeti`nin daimi üyesi, Gönül İşleri Bakanlığı`nın basın müşaviri Fu,
Padişah yadigarı papağan Huduni`nin varisi, alnına cevir çekmek yazılmış güzel âşık Müntekim Gıcırbey,
Hikaye boyunca insanı kıskançlıktan çatlatacak cinsten iltifatlara mazhar olan ve mesleğinden mütevellit olacak, hayatı "tarihte bugün" modunda algılayan dilber-i şahane şebnem şibumi,
Gönül çelme hususunda çektiği numaralarla benim diyen babayiğidin eline su dökemeyeceği padişah yorganları satıcısı Enver Paşa,
Şiddete meyyali harbiden dertten olan dul gangster Hayati Tehlike,
Cin Jajha, Atom Bombacıyan, Abidin Dandini, Abdülcabbar Turabi, X-Files izleyen Ruhiye Ruhan Teyze, 70`lerin süper kahramanları ve daha nicesinin maceralarının anlatıldığı bu kitap Murat Uyurkulak`ın da beyan ettiği gibi karnaval sırasında baş gösteren bir bombardımana benziyor.
Murat Menteş bizi avlamak için oltasının ucuna yine en sevdiklerinden takmış. Alper Canıgüz, Afili Filintalar, Orhan Gencebay, Çağrı filmi, Ömer Seyfettin`in "yüksek ökçeler" hikayesi, George Baker,
Kurt Vonnegut, İbni Sina, Sherlock Holmes, Tom Waits, Ümmü Gülsüm, Edgar Allan Poe, Niyazi Mısri, Köroğlu, Leonard Cohen, Pir Sultan Abdal, Nick Cave ve daha nicesi…
Korkma Ben Varım okuyucusuna bir şey öğretmiyor. Bir dünya şey öğretiyor. Bilhassa beden dili nedir, edebiyat nedir, ahlaksız bilim olur mu?`ya dair taş gibi paragraflar var gediğine itina ile koyulmuş. Fakat armut piş ağzıma düş`cü okuyucuya da avucunu yalamaktan başka bir yol göstermiyor.
Tüm meşguliyetleri erteletecek kadar sarıyor okuyanı ve yazarın diğer kitaplarında olduğu gibi metnin hissedilir bir ritmi var. Yazar her cümleyi adeta bir iğne oyası işler gibi işlemiş. Atom Karınca Duası başlıklı bölümü Menteş`in zekasının zekatı gibi. Yazarın çağrışım yollu esprileri, atasözleri-deyimleri kendine has üslubuyla kullanışı, Filistin İntikam Tugayı`ndan bahsederken "bizimkiler" deyişi insanın içini ısıtıyor. Yaodong evlerinden, Nefertiti’den-Müeza’dan, şazeliyye tarikatından, tütünün tarihinden, Mozart’ın mezarının hali pür melalinden haberdar edip okuru şaşırtmaya devam diyor. Yazarın silahlara ve dövüş tekniklerine olan özel ilgisi de gözden kaçmıyor.
Kitabı okurken bir film seyrediyormuş gibi oluyorsunuz. Soundtrackleriyle diyaloglarıyla başlı başına bir film. Aynı olayı, o olayı yaşayan her karakterin gözünden okuma şansınız var. Kahramanlar kendi hikayelerini anlatırken sanki elinizde tuttuğunuz kitap bir ekrana dönüşüyor ve söylemeliyim ki kahramanların hepsi objektife bakmasını ve onun karşısında teklemeden konuşmasını iyi beceriyor.
Kitabın kalınlığı ve amip hızıyla çoğalan karakterler gözünüzü korkutmasın. "Okuyucu sabrederse ve yazara teslim olursa kitaptan çok keyif alacağını düşünüyorum" demişti Menteş. Gerçekten de öyle. Hem zaten "Teslimiyette iradenin forsunu aşan bir imkan vardır." (Korkma Ben Varım- Syf:42) Ayrıca hikaye akarken birçok şarkı ismine rastlayacaksınız, eğer o şarkıyı daha önce hiç duymamışsanız hemen durun ve şarkıyı bulup dinledikten sonra devam edin derim. Böylesi macerayı daha keyifli kılıyor.