
“...İşte peygamberlerin işi bu yüzden zor… Alimin cahile laf anlatması. Nasıl bir işkencedir bu ya Rab?! Boşuna değil; İmam Şaafi: “Alimlerle cedel ettim: Galebe çaldım! Cahillerle cedel ettim galebe çaldılar!” demiş. Boşuna değil; ahirette en yüksek mevkiler peygamberlerin!”
Allah’ta Yok Kulunda Var!
Rivayet şu: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) miraca çıktığında Rabb’imiz sormuş: “Bana (hediye olarak) ne getirdin?” Peygamber Efendimiz (s.a.v.) cevaplamış: “Sana sende hiç olmayan bir şey getirdim…”
Nasıl oluyorsa: Alemlerin rabbinde yok, kulda var?!! Hani her şeyi O yaratmıştı? Hani O bir şeyin olmasını dilediğinde; onun işi “Ol!” demekten ibaretti? Hani âlemlerde her ne varsa “hazinesi” O’nun katındaydı? Hani mülk Allah’ındı? İnsanın aklı almıyor doğrusu! Alemlerin rabbinde yok kulda var!!!
Allah’ı Bir Sözle Anlat Deseler…
İnsan diyor ki “Bu işte bir yanlışlık olsa gerek?! Böyle bir şey mümkün değil!” Oysa Peygamber (s.a.v.) de sözünün eriydi ve vaad ettiğini de getirmişti… Ne miydi Peygamberin (s.a.v.) âlemlerin rabbinde olmayan ama kendisinde olan hediyesi: Yokluk! Peygamber (s.a.v.) “Sana yoklukla geldim Rabbim!” demişti. Allah hoşnut olmuştu… Çünkü bu söz; Allah’ı tanımanın son noktası (Eğer varsa Allah’la ilgili bir son!). Hani eşsiz ve benzersiz olan, hatasız ve eksiksiz olan, sonsuz ve sınırsız olan Allah’ı, bir cümleyle tanıt deseler; işin özü, özeti budur derim ben de.
Lakin ben bunu Peygamber’den (s.a.v.) öğrendim. O (s.a.v.) vesile olmasa; doğrusu kırk yıl düşünsem benim aklıma gelmezdi. Ama O’nun (s.a.v.) gelmiş. Peygamber kalitesi işte… Peygamberlerin normal insanlarla kıyaslanamayacak derecede ileri bir akılları, anlayışları, algılayışları var. İşleri zor yani!
Lafta Hafif Halde Ağır İş
Sen bilgiye hem de som bilgiye, olağanüstü bir algılama yeteneğine, normal insanların aklının ucundan bile geçmeyecek her türlü harikuladeliğe vakıf ol, sonra gel; bütün bunları ona buna, sana bana, Allah’ın kıt akıllı, cahil kullarına anlat! Stewen Hawking’in mağara adamlarına kuantum fiziğini öğretmeye kalkışması gibi. Çırpın dur artık! Lafta hafif halde ağır iş.
Padişahın Bilge Vezire Cezası
Hani bir vakit bir padişahın çok bilgili bir veziri varmış. Padişah, bir gün vezirinden uygunsuz bir iş yapmasını dilemiş. Vezir kabul etmemiş. Padişah tehdit etmiş. “Boyunu kısaltırım senin!” demiş. Vezir bana mısın dememiş. Hani padişah da pek öyle boş değilmiş. “Ben bilirim sana yapacağımı!” demiş. Adamlarına emir vermiş. Veziri bir zindana hapsettirmiş. Kelleyi kaybetmeyi çoktan göze alan vezir, zindan hapsini duyunca “Aman bu muymuş o büyük tehdit?! Başım gözüm üstüne” demiş. Oysa iş, hiç sandığı gibi değilmiş. Zindan arkadaşı taş gibi cahil bir çoban imiş. Alim ve cahil; zindanda yan yana sadece üç gün geçirmiş. Üç günün sonunda zindan duvarları alimin feryadı ile inler olmuş: “Ne olur alın beni şu cahilin yanından: Alın da ister boynumu vurun ister; her nameşru işi bana yaptıradurun!.. İşte peygamberlerin işi bu yüzden zor… Alimin cahile laf anlatması. Nasıl bir işkencedir bu ya Rab?! Boşuna değil; İmam şaafi: “Alimlerle cedel ettim: Galebe çaldım! Cahillerle cedel ettim galebe çaldılar!” demiş. Boşuna değil; ahirette en yüksek mevkiler peygamberlerin!
Varislerinin de İşi Zor
“Sadece peygamberlerin mi işi zor? Hele da artık peygamber gelmeyeceğine göre ne önemi var?!” denebilir. Öyle değil! Evet artık peygamber yoksa da peygamberlerin varisleri var. Hadis-i şerifte öyle demiyor mu Efendimiz (s.a.v.): “Âlimler, peygamberlerin varisleridir…” Ve onlar; bazı peygamberlerin bile, peygamber iken yapmakta zorlandıkları işi (Hatırlayın Yunus’u (a.s.): Allah’tan izin bile almadan kavmini terk edip gitmişti... Hatırlayın Nuh’u (a.s.) “Rabbim ben yenildim!” demişti...) peygamber olmadıkları halde yapmaya çalışmakla mükellefler. Zor olsa gerek: Allah kolaylık versin. Lakin talebeleri olarak; bizlerin, onların işini kolaylaştırmamız, onlara yardım etmemiz lazım. Nasıl mı? Adam olarak mesela…