70’lerden beri insanlıkla var olan bir kültür düşünün. Bu kültürle birlikte doğan Rap müziğini, duvarlara harika desenlerle süsleyen Graffiti sanatını, inanılmaz hareketleriyle Break Dansı düşünün. Milyonlarca genç artık bu kültürün bir parçası… Giyimleriyle, konuşmalarıyla, hayat tarzlarıyla bu kültürün içinde, bir şekilde kendilerini ifade ediyorlar. Diğer tüm kültürler gibi bunu da normal görmemiz, ki zaten normal bir şey, bu açıklamayı hiç yapmamamız ve işimize bakmamız gerekiyor. Ama bizim toplumumuz buna yıllardır çok takılıyor. şimdilerde bu biraz daha rahatlamış olsa da, Rap müziğine ve doğal olarak da Hiphop kültürüne hala eleştiriler mevcut.
Hiphop, 70’lerde siyah-beyaz kavgalarından bunalmış, o ortamdan biraz da olsa uzaklaşmak, rahatlamak isteyen siyahi gençlerin kendi aralarında eğlenmek için söyledikleri sözlerle meydana çıkan bir kültürdür. Rap müziği de öyle. Zira, Herc’in söylediği ilk Rap sözleri bu dediğimizi doğrular niteliktedir. Siyahi gençlerin kendilerini ifade etme noktasında yaşadıkları sıkıntıları, dışlanmışlıkları, kavgaları ve aşağılanmaları bu müziğin temelini atarken oldukça etkili oldu. O zamanlar disko müzik ateşi her yeri sallıyorken ve John Travolta’nın siyah gömlekli beyaz takım elbiseli posteri her üç beyaz gençten birinin odalarını süslerken ki, siyahilerin bu arayışları ve bir şeye, kendilerinden çıkan herhangi bir şeye böylesine sarılmaları şaşılmaması gereken bir durumdur.
Hiphop kültürünün ve doğal olarak da Rap müziğinin vatanı Afrika’dır. Hatta Crowl derki; “Günümüz dünyasında çağdaş ve elit müzik sınıfına dahil edilen Blues, Jazz ve bunların uzantıları olarak Reggea, Soul, Funk, Ska, R&B, Rock, Rap gibi türlerin kökleri Afrika topraklarından Amerika’ya ve oradan da tüm dünyaya yayılmıştır.”
Rap isyan müziği değildir
Siyahi gençler beyaz adamlara isyan etmiyor; kendi fikirlerini savunuyorlardı. “İsyan” kelimesinin sözlük anlamının “baş kaldırmak” olduğunu unutmayın. Siyahi gençler Rap’i baş kaldırmak için değil, çevrelerindekilere akıl vermek, onlara yol göstermek ve meydanlardan seslerini duyuramadıkları beyazlara mikrofonlarla dertlerini anlatabilmek için yapıyorlardı. Yukarda da dedik, tek amaç bu değildi. Bununla birlikte o zamanın o bunaltıcı havasını bir şekilde dağıtmaktı.
Amerikan kültürüdür diye dışlanan, dinlettirilmemeye çalışan, yadırganan bu müzik, ülkemizdeki rap sanatçıları tarafından toplumsal birtakım sorumluluklarımızı hatırlatıcı, öğütleyici, yol gösterici bir hale dönüştü. Sagopa Kajmer’in Silahsız Kuvvet iken, Duman, Beyaz Ölüm, 2001 parçaları, Ceza’nın ise, Savaş Çocukları, Kalbim, Rapim, Nefretim, Cezam parçaları bunlardan bazıları…
Toplumumuzda yıllardır alışagelmiş birtakım sıradanlaşmış şeylerin aslında Amerikan kültürü olduğu, toplum yapımızı Rap müziğinin, Hiphop kültürünün değil de, asıl onların yerle bir ettiğini söylersek yanlış olmaz.
Arabesk ve Pop müziği… Genelleme yapmıyorum ama genel olarak görünen tarafı anlatıyorum. Arabesk müziği, yıllardır acılara oynamış ve direkt Allah’a isyan cümleleri ile toplumun maneviyatını gizliden gizliye deşmiştir. Kafalardaki müzik olgusunun gayet masum olduğu, bu masumiyetin ise yönlendirmeye gayet açık olduğu bilinmekte ve bu biliş ile eylem gerçekleşmektedir.
Pop müziğini ise zaten anlatmaya gerek yok. Pop, magazinsel birtakım tiplerin, yapacak bir şey bulamadıklarında ya da çirkinleşen/çirkinleşeceğini erken fark eden mankenlerin isimlerinin popülaritesini devam ettirecek sahayı müzikle oluşturdukları bir hale geldi. Sezen Aksu, Candan Erçetin gibi yıllarını müziğe vermiş ve seslerinin de hakkını tam manasıyla yerine getiren müzisyenlerin azlığı, toplum olarak müzikte nereye gittiğimizin acı bir göstergesi.
Rap, geleceğin müziği
Bu anlamda Rap müziğini önemsiyoruz. Çünkü Rap, geleceğin müziğidir. İnsan denen varlık, her şeyi tüketiyor. Rock müziği şu an altın çağlarını yaşıyor. Onu da çok hızlı yaşıyoruz ve onu da tüketeceğiz. Rock anlamında da nitelik bakımından çok çok isimden bahsedemeyiz. Rock müziğinde de şu an en büyük fiyasko tekrara düşmesidir. Rock’ın güçlü seslerinden şebnem Ferah’ın bile hafiften tekrara kayması oldukça üzücü.
Müzik dışından örnekler vermek gerekirse; televizyon deriz, internet deriz, nescafe deriz ve hatta kot pantolon deriz. Ve deriz’in önündeki nesne ve olguları çok haneli rakamlara kadar çıkarabiliriz…
Biz, kültürel özümüze, manevi değerlerimize sıkı sıkıya bağlanmasını bilelim. Bu bağları sıkı tuttuğumuz takdirde aslında her şeyi bizim değer yargılarımızla yapabileceğimiz ve hatta bize özgü bir şekilde insanlara sunabildiğimizi göreceğiz. Bir şeylere karşı durmak çözüm değildir. O şeyin iyi olan tarafını öğretmek, o şeyi iyiye kullanmasını bilmek gerek. Bu her şey için böyledir.
Yazının başlığına ilham olan Teoman Karadeniz (Clowl) kardeşimi, çıkardığı “Hiphop Amerikan Kültürü Değildir” isimli kitaptan dolayı tebrik ediyorum. Teoman, Rap’i ciddi anlamda özümseyen, toplumunun değer yargılarına olabildiğine bağlı, nadir bulunacak bir adam. Uzun zaman, şimdi kapanan Rap Radyosu Understation’ı yönetti. şimdilerde kitabını imzalıyor ve İstiklal’de Rap dinleye dinleye geziyor. Kitabını şiddetle tavsiye ediyorum. Böyle bir zamanda bu kitabı çıkarmak, çok cesaret isteyen bir hareket… Kitaba ulaşmak isteyenler internetten kısa bir araştırmayla başarılı olabilirler.
Kulağınızda güzel sesler olsun.
Sen Gözlerime Bakma Ey Filistin!
2002’den 2008’e kadar Rap müziğinde oldukça aktif ve başarılı olan, 2008’den bir açıklama yayınlayarak köşesine çekilen Rahdan, 2010’da Rap severlere 8 parçadan oluşan Hep Ben isimli albümünü hediye ediyor. Albümde en dikkat çeken parça hiç şüphesiz “Sen Gözlerime Bakma Ey Filistin” isimli, yardım gemilerine ve Filistin’e yapılan insanlık dışı muamele ile ilgili. Saff Sûresi’nde geçen “nasrun minallahi ve fethun garib ve beşşiril müminin” ayetlerinin de yer aldığı parçada İHH Başkanı Bülent Yıldırım’ın da bir konuşmasından kesitler var. Parça, unutulan undergroundı, undergorundun mantıksal isyanını ve Rahdan’ın hoş sesi ile bize tekrar hatırlatıyor… Mutlaka dinlenesi bu albümü internetten ücretsiz indirebilirsiniz: www.suikast.de
Ceza’nın 10. Köyü!
Türkçe Rap’in sivri dilli sanatçısı Ceza’nın 10. Köy isimli yeni albümü raflardaki yerini aldı. Esen Müzik etiketli X. Köy albümünde birbirinden güzel 15 parçada Ceza’ya eşlik eden başka bir isim yok. Albümde, klibi de çekilen Bir Minik Mikrofon ile Dünden Ne Kaldı, Terzi, Kim Bilir gibi parçalar öne çıkıyor. Bir buçuk ayda yoğun bir çalışma ile bitirilen albümde dikkat çeken diğer şey ise 2000 kelime… Albümden birbirinden farklı 2000’den fazla kelime geçiyor. Bu iki bin kelime ile yine haksızlıkların, adaletsizliklerin, rap müziği içinde birtakım eleştirel şeylerle, dizileri de sert bir dille eleştiren Ceza, 30 Haziran’da İzmit’te başlayacak olan turne ile ülkenin birçok yerinde konser verecek. Ceza ile rap müziğinin tadına varmaya hazır olun. Tabi dokuz köyden kovulmaya da. Turne bilgileri için: www.ceza.com.tr Albüm siparişi için: www.esenshop.com
Sagopa ve Kolera’dan ‘Bendeki Sen’
Türkçe Rap müziğinin önemli temsilcilerinden Sagopa Kajmer ve Kolera ikilisinin “İkimizi Anlatan Birşey” düet albümlerinden sonra ikinci düet albümleri ‘Bendeki Sen’i müzikseverlerle buluştu. 16 parçalık albümde melankolik hava dikkat çekiyor. Sagopa’nın solo ve scratch özel parçası yine dikkat çekerken, albümde ikiliye başka bir isim eşlik etmiyor. İlk klibi Bir Dizi İz parçasına çekilen Melankolia Müzik etiketli albümün turnesi ise Ekim ayında. Albümdeki favori parçalarım: İyi Bilirim, Mevsimler Gibisin, Terk-i Diyar, Merhametine Dön, Bu Böyledir… Albüme ulaşmakta sıkıntı yaşayanlar lütfen www.vemuzik.com’dan sipariş verin.
Zejd Soto’yu Hiç Dinlediniz mi?
Zejd Soto (Zeyd şoto) 1979 Bosna doğumlu. Çocukluktan beri ilgili olduğu müzik alanında ilk çalışması 2007’de Seyfullah İlahi Grubuyla çıkardığı “Sjeta” isimli albümü. Birçok ülkede çok sayıda konser veren Zeyd, Sami Yusuf, Yusuf İslam, Mustafa Demirci ve daha birçok isimle çalıştı. Zeyd şoto, 2008 yılında çıkardığı “Dear Rose” isimli ilk solo single albümünün ardından, ilk solo albümü “Kalbe Ziyaret”i Haziran ayında Moral Prodüksiyon imzasıyla ilk olarak Türkiye’de yayınladı. Birbirinden güzel 11 parçanın yer aldığı albümün tarzı oldukça hoş. Biraz Sami Yusuf’a benzerliği var ama Zeyd özgünlüğünü koruyor. Güzel bir Türkçenin yanı sıra İngilizce ve Boşnakça parçalar, kulaktan kalbe öyle güzel akıyor ki… Albümü mutlaka edinip dinlemelisiniz. Çok ucuz olan bu güzel albümü almak için: 0212 551 32 25 ya da www.nesil.com.tr, www.zejdsoto.com