
Antalya`da mühim bir programa katıldıktan sonra İstanbul`a geçmek üzere otobüse biniyorum. Uzun bir yol beni bekliyor. Ancak beklenenden daha güzel, daha çabuk ve daha uykulu geçiyor yolculuk :)
Misafiri olacağım arkadaşa sabah 9:00 gibi ineceğimi söylemiştim. Fakat otobüs İstanbul`a beklenenden 2 saat önce varıyor. Arkadaşımın uyuduğunu tahmin ettiğim için iner inmez haber verip rahatsız etmek istemiyorum. Üsküdar`da bir şekilde o zamanı geçireceğimi düşünüyorum.
Hava soğuk ve vakit erken. Gün yeni ağarıyor. Haliyle bu vakti dışarıda geçirmem çok sağlıklı olmayacak. Bu sebepten dolayı ben de bir camiye sığınıyorum. Üsküdar`daki Kara Davut Paşa Camii`ne. Caminin girişinde iç tarafa bavulu bırakıp içeri geçiyorum. Atmosfer çok güzel. Sabah namazının kılınmış olmasına rağmen hâlâ cemaatten 20 kadar kişi camiide. Kur`an-ı kerim öğreniyor her biri bir köşede. Biraz cemaati izledikten sonra 30 yaşlarında cevval biri gelip beni dışarı çağırıyor. Sivil polismiş. ‘‘Biraz önce bir şüpheli şahış elinde çantasıyla buraya gelmiş. Cemaatten biri şüphelendiği için size sormak istedik.’’ diyor. Ben de kimliğimi verip zararsız olduğumu anlatmaya çalışıyorum :) Neyse ki mesele kapanıyor...
Cemaate dönelim... İçlerinden en genci 50 yaşında. Ama kur`anı yeni öğrenen ilkokul öğrencileri kadar heyecanlı ve azimliler, belli. Hepsi elifba safhasını geçmiş. Kur`andalar. Mihrabın yanındaki dört kişi biraz daha ilerlemiş. İmam efendi ile birlikte daha hızlı okuyabiliyorlar. Müezzin mahfilinin yanındaki iki kişi biraz daha yavaş, okurken tecvidi kaçırıyorlar bazen. Müezzin Efendi hem müdahale ediyor hem de tecvid kurallarını hatırlatıyor. Mihrabın ve müezzin mahfilinin yakınındakiler haricindeki ekibin her biri bir köşeye dağılmış. Bu kişiler kur`ana yeni geçmişler sanırım. Her biriyle ilgilenenler kur`anı burada öğrenip daha da ilerletmiş kişiler olmalı. Doyasıya izliyorum her birini. Öyle huzurlu, öyle güzel bir ortam ki... İzlerken bir yandan da notlar alıyorum. Şüpheli şahıs olarak girdiğim camiiden, huzur dolu ayrılıyorum. Tabi itiraflarımı da not almayı unutmuyorum :)
İtiraf etmeliyim ki benden çok daha samimiler iddialarında. Gıpta ve muhabbetle seyrettim hepsini. Şimdi biri çıkıp diyecek: ‘‘Peki kardeşim kur’anı yüzünden okumak onlara ne katacak. Açıp meal okusunlar.’’ Nasreddin hocanın bir hikayesi vardır ‘Sen de Haklısın’ diye. Okumalarını tavsiye ediyorum onlara. Bugün insanlar ‘‘yok sen yanlış inanıyorsun, siz şirktesiniz, bu bidat’’ gibi tartışıp dini yüceltmeye çalışmaktan(!) böylesi güzelliklere zaman bulamıyor. Ancak asıl espriyi kaçırıyorlar. Allah, kendini hatırlayanlarladır. Onlar kur’anı yüzünden de okusalar, sonu bir yere varmayan tartımacılardan daha samimiler en azından. Rabbimiz bize de böyle güzel bir heyecan nasip etsin. Amin...