Yaratılanı yaratandan ötürü sevecek, merhamet ve şefkat abidesi olacak bir örneklik lazım. Kendi mezhebini, meşrebini, giyim tarzını, özel hassasiyetlerini dayatmadan, onların varlarına da saygı duyacak bir öğretim metodu olmalı.
Körlerin fil tarifi bilinen bir hikâyedir. Herkes tuttuğunu tanır. Onu kutsar. Gayrısı yanmıştır onlar için. Allah, kafa gözünden önce kalp gözünün kör olmasından korusun bizleri. Tabii ki biz, kim haklı diye sormayacağız.
Allah kitabında, “Kur’an-ı paramparça etmekten” bahseder. Bu parçalamanın sayfalara ayırmak olmadığı aşikârdır. Bu işi yapanlar, ehli küffar hiç de değil. Her bir taraf kendi işine geleni bayraklaştırır, diğerine tan etmeye başlarsa, gidişatı hayal etmek hiç de zor olmaz.
Gelişleriyle bize mutluluk vereceği için heyecanla beklediğimiz misafirlerimizin ulaşmasına az bir zaman kala, terör haberi geliverdi. Farklı dini ve etnik grupları içinde barındıran Burkina Faso’da, tahmin edilenden çok ileri bir düzeyde çatışmazlık ve hoşgörü var. Aynı aile içinde Müslüman’ı, Hristiyan’ı veya putperest bireyleri bulmak mümkün. İşte bomba böyle bir toplumda patladı. Hem de İslam adına… Önce namaz kılan dört çocuk yaştaki genç tarafından… Öldürdükleri 29 can ve milyonlarca umutla birlikte cennete gitmeyi(!) hayal etmişlerdir herhâlde…
Bu topraklara İslam, Ticani tarikatı vasıtasıyla yayılmış. Ancak bu tasavvuf anlayışı, zaman içinde boş bir dizi seremoniye dönüşüvermiş. Özellikle Suudi Arabistan’a gidip orada eğitim gören âlimler, vahhabilik düşüncesine kapılmışlar veya daha yakın hale gelmişler. Yaklaşım tarzı olarak daha sert ve kabaca bir söylemi benimseyen bu düşünce, bölgenin başına bela olacak El-Kaide, Boko-Haram vb. oluşumlara da zemin hazırlamış. Çocuklarını verecekleri okulu seçmek için, öğretmenin pantolon ütüsüne göre seçim yapmayı öneren hocalar nasıl bir toplum inşa edecek ki?
Kıtayı sömüren zalim güçler, bu toprakları sözde terk ederken onların şefkat ve merhamet duygularını alıp götürmüşler. Kendi çocuğuna bile şefkati esirgeyen bir topluluk nasıl olacak da kardeşine rıfk ile yaklaşacak? Var olan böyle bir psikolojik sarsıntı üzerine siz bir de bunu dini bir temelle sunarsanız… Vay bu ümmetin haline! Müslümanlar nasıl bir İslam’a yönlendirilmeli? Yeni Müslüman olmayı düşünenler neye davet edilmeli? Onlara nasıl bir dünya ve hayat vadedeceğiz? Bu İslam anlayışı kimi memnun etmeli? Burada körlerin fil tarifi akla gelecek hemen.
Kur’an ve Sünnet merkezli İslam desek aklınıza çok değişik şeyler gelecek. “Ilımlı İslam” deyince, burun kıvıracağınızı biliyorum. Durmadan kıtal (savaş) ayetlerini okuyan bir Müslüman tipi, çevresinde kaç Müslümanı beğenecek? Camide bomba patlatan bir İslam’ın kime faydası olacak?
İncitmeyen ve incinmeyen, dövene elsiz, sövene dilsiz olacak kadar Müslümana tahammül gösteren, nefsinin esaretinden kurtulmuş bir Müslüman tipini buraya taşımalı. Yaratılanı yaratandan ötürü sevecek, merhamet ve şefkat abidesi olacak bir örneklik lazım. Kendi mezhebini, meşrebini, giyim tarzını, özel hassasiyetlerini dayatmadan, onların varlarına da saygı duyacak bir öğretim metodu olmalı.
Bu topraklara, farklılıklar karşısında kendini geçilmez dağ gibi görmeyen bir tasavvuf anlayışıyla ulaşılmalıdır. Tasavvuf deyince, sadece tesbihat veya benzeri (kimileri için de tartışma malzemesi olacak) uygulamaları anlamamak lazım. Zalime ve gayrimüslime karşı bir Şeyh Şamil örneği olabilecek örnekler olmalı.
Toplumun altyapısı sufi geleneğine yatkın. Ancak, karşısında yer alanların da haklılıklarını dikkate alacak, tahrifattan arındırılmış, istismarı önlemeye çalışan bir metot olmalı.
Buranın ilacı, böyle bir tasavvuf anlayışıdır. Uzun yıllar sömürülmüş ve bu nedenle de diriliş yolları arayan bir Afrika var karşımızda. Tüm Afrika’yı saracak bir ateşin fitilini birileri ellerinde tutuyor. Bu topraklarda daha çok insan eğitilmeli, şefkat ve merhamet duygularıyla donatılmalıdır. Aksi halde insanları İslam ve ihsandan uzaklaştıracak çok eylem olur. Bunları yapacak birilerini bulmak ve eğitmek hiç de zor görünmüyor.