Çeyrek asırdan fazla bir süredir Türkiye PKK terörü ile boğuşuyor. Binlerce şehit verdiğimiz bu süreçte birçok hükümet geldi; sayısız görüşme yapıldı, medyada yazıldı, çizildi… Ama bu son süreçte her şey çok daha ciddi gözüküyor. Çözüm Süreci’yle silahların sustuğu ortam maalesef hain PKK’nın kendisine verilen fırsatı geri tepmesi sonucu sekteye uğradı. 7 Haziran’dan bu yana da PKK’ya yönelik operasyonlar silahlı güçlerimiz tarafından hız kazandı. Cizre’de, Diyarbakır Sur’da kapsamlı harekâtlar devam ediyor, bölge bölge ve zaman zaman sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Tabii malum medya ve PKK’nın siyasi maşası da bu ortamı kendilerine çevirme adına manipülasyona başvuruyor, yalan yanlış bilgileri servis ederek gündem oluşturmaya çalışıyor. Bunların en acısı da bizlerin geleceğimizi emanet ettiğimiz üniversitelerin hocaları tarafından oldu. Yurt genelinden ve yurt dışından üniversitelerden 1100 akademisyen “Bu Suça Ortak Olmayacağız” dedikleri ve silahlı güçlerimiz üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni “katliam yapmakla” suçladıkları bir metne imza attı. Bu acı hadise, yaramıza adeta tuz bastı; terörün biteceğine dair olan inancımızı farklı bir gündeme getirdi. “İçimizdeki İrlandalılar” hakkında Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) soruşturma başlattı hemen, ama asıl mesele halk bu şahısları nerede ve nasıl görüyor sorusu… Temennimiz terörün de, hendek sevici yazarların da, kendilerini eğitimci zanneden marjinal tiplerin de bir an önce son bulması… Vicdan mı? O da çok azımızda artık, başımız sağ olsun; kaybettik kendilerini…