
Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri, küçük yaşta Kur’ân-ı Kerîm okumaya başlamıştı. “Ey örtünüp bürünen! Birazı hâriç, geceleri kalk namaz kıl!” (Müzzemmil, 1-2) âyet-i kerîmesine gelince babasına:
“–Babacığım, Cenâb-ı Hak burada kime hitâb ediyor?” diye sordu. O da:
“–Yavrucuğum, Cenâb-ı Hak burada Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’i kastediyor. Rabbimiz daha sonra Tâhâ Sûresi’nde bu hükmü hafifletti.” dedi.
Bâyezîd okumaya devam edince; “(Rasûlüm!) Sen’in, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ayakta ibadetle geçirdiğini ve beraberinde bulunanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü takdir eden, (içinde olup bitenleri kâmilen ölçüp biçen) ancak Allah Teâlâ’dır…” (Müzzemmil, 20.) Âyet-i kerîmesine geldi:
“–Babacığım, ben gece ibadete kalkan bir grup insandan bahsedildiğini işitiyorum!” dedi. Babası:
“–Evet yavrum, onlar Rasûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in ashâbıdır.” dedi.
Bunun üzerine Bâyezîd:
“–Babacığım, Rasûlullah (s.a.v.) ile ashâbının yaptığı bir şeyi terk etmekte ne hayır olabilir ki?!” dedi.
O günden sonra babası gecelerini ibadetle geçirmeye başladı.
Bir gece Bâyezîd uyandı ve:
“–Babacığım, bana da namazı tâlim et ki seninle birlikte namaz kılayım!” dedi.
Babası ise:
“–Uyu, sen daha küçüksün!” dedi.
Bâyezîd şu karşılığı verdi:
“–Babacığım, kıyâmet günü insanlar amellerini görmek için mezarlarından fırlayıp bölük bölük huzûr-u ilâhîye vardıkları zaman (bkz. Zilzâl, 6), Rabbim bana;
"–Dünya hayatında ne amel işledin ey kulum?" diye sorduğunda ben de:
"–Ey Rabbim! Babama; “Bana namazı öğret, seninle birlikte namaz kılayım!” dedim, o ise bana “Uyu, sen daha küçüksün!” dedi" diyeceğim.”
Bunun üzerine babası:
“–Hayır, vallâhi böyle söylemeni istemem!” dedi ve oğluna namazı tâlim etti. Bundan sonra Bâyezîd Hazretleri de çocuk yaşında olmasına rağmen, geceleri hep kalkar ve teheccüd namazı kılardı. (Sefîrî, el-Mecâlisü’l-Va’zıyye, II, 293.)