Çoğunluğu ilgilendiren, çeşitli konulardan söz eden, bol resim barındıran ürünler magazin ürünleridir. Bu tür ürünler daha çok halkın ilgileneceği konuları merkeze alır. Çoğu toplumda magazin ürünleri piyasanın talepleri doğrultusunda şekillenir. Daha da ileri gidilirse magazin kapitalizmin bir metasıdır diyebiliriz.
Ülkemizde bir hastalık metası olan magazin tahminen çoğu ülkede de sorun olmuştur ya da bu yolda bir gidiş vardır. Geçmiş yıllarda bir bakanımızın “bu magazin haberleri insanı komünist yapar” diye serzenişte bulunmuştu. Bu olayın ardından çok uzun zaman geçmedi. Bugüne geldiğimizde magazin metası neredeyse her alanda belirgin olmaya başladı.
Evet! Magazin, eskiden burjuvaya hitap ediyordu. Şimdi her alanda bir magazin furyası esiyor. Sanattan tutun dine kadar her alan bundan nasibini almış durumda. Magazin furyasının kendini yoğun bir şekilde hissettirmesinin altında ise bir kültürsüzlük hastalığının olması muhakkak! Üzücüdür ki bu durumu gidermesi beklenen günlük gazeteler tam aksini yaparak her gün magazin eki çıkarıyor. Buna piyasanın kültür camiasına kazığı diyelim. Örneğin gazeteler her gün magazin eki yerine kitap eki bassa ülkemizde yirmi-yirmi beş dolayında gazeteden hangisi bir yılı çıkarabilir?
Acı ama durum böyle şimdilik… Magazini bir zehirlenme olarak kabul edersek buna karşı bir panzehir de üretilmesi gerekir. Magazin furyasının önüne geçilmedikçe toplum estetik zevkini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya gelecek ve piyasa (sömürü) kültürü alabildiğince kendine yer bulacaktır. Bu ciddi bir tehlikedir. Gelin görün ki toplumun içinden buna itiraz edenler oldukça az. Üstelik buna tavır almaları beklenen kimi şahıslar bugüne kadar seslerini çıkartmadılar.
Bu kadro içinde kalburüstü şahısların olması ayrı bir garabet. Kültür-sanat dergilerinde bile böyle kadrolar oluşmuş durumda. Oysa buna karşı etkinlikler düzenlenseydi toplumu bilinçlendirme imkanı oluşabilirdi. Konuya özel olarak eğilmesini beklediğimiz Kültür Bakanlığı ve diğer kurum ve kuruluşlar ise sadece uzaktan seyirci konumunda. Yani doğrudan insanların omzuna yüklenmiş durumda bu ağırlık. TV kanalları magazin yayınlarını azaltsa, gazeteler magazin yayınlarına gereğinden fazla rağbet etmese ufak da olsa bir adım atılmış olur.
Lakin dediğimiz gibi bunun önüne geçmesi gereken kurum ve kuruluşlar susmayı tercih ediyor. Karşı bir ses yok mu? Hayır, az da olsa var. Ne yazık ki sesleri çok ötelere gitmiyor.