
Melankoli olarak bilinen kara kar düşünme hastalığından muzdarip biri kendisine şantaj yapıldığını söyleyerek anlatmaya başladı. “Bunun sadece filmlerde olduğunu sanıyordum ama bana şantaj yapılmıştı. Olay şöyle gelişti. Müdürlüğünü yaptığım benzin şirketinin birkaç dağıtım kamyonu ve birkaç şoförü vardı. Ben farkında değildim ama şoförlerimizin bir kısmı devamlı müşterilerimize daha az petrol verip kalanı kendi müşterilerine satıyorlarmış. Bu kanun dışı işlerden hükümet müfettişi olduğunu iddia eden birinin bana gelip sus payı istemesiyle haberdar oldum.
Elinde şoförlerimizin yaptığına dair belgeler olduğunu ve istediği parayı vermezsem bölge savcısına vereceğini söyledi. En azından benim açımdan endişelenecek bir şey olmadığını biliyordum. Fakat hukuki açıdan bir firmanın çalışanlarının hareketlerinden mesul olduklarını da biliyordum. Üstelik olay mahkemeye kadar gider de basına sızarsa bu kötü ünün iflasıma sebep olacağının farkındaydım.
İşimle gurur duyuyordum. Bu şirketi 24 yıl önce babam kurmuştu. O kadar çok düşündüm ki hastalandım. 3 gün boyunca tek lokma yemedim. Büromda volta atıp duruyordum. Adama 5000 doları ödeyecek miydim yoksa cehennemin dibine kadar yolu olduğunu mu söyleyecektim? Neye karar verirsem vereyim sonuç kâbus gibiydi.
Pazar gecesi arkadaşımdan aldığım “Endişeden Kurtulmanın Yolları” adlı kitapçığı okudum. Willies h. Carrier’in hikâyesine rastladım. “En kötüyle yüz yüze gel” diyordu hikâyede. Sonra kendi kendime sordum. “Parayı vermeyi reddedersem ve deliller bölge savcısına giderse ne olur?” cevap şirketin iflasıydı. Olabilecek en kötü şey buydu. Hapse girmezdim. Sadece ünüme leke düşerdi.
Sonra kendi kendime dedim ki “peki iflas ettim diyelim bunu zihnimde kabullendim ya sonra” İflas ettiğime göre iş aramalıydım. Petrol hakkında pek çok şey biliyordum. Beni işe almaktan hoşnut olacak pek çok firma vardı. Kendimi daha iyi hissetmeye başladım.
3 gün 3 gecedir duyduğum aşırı korku yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Duygularım rayına oturmaya başladı ve şaşırtıcı bir şekilde düşünme yeteneğimi geri kazanmaya başlamıştım. Çözümleri düşünürken tamamen yeni bir bakış açısı kazanmaya başladım. Bu durumu avukatıma anlatırsam o benim düşünmediğim bir yol bulabilirdi.
Bunun daha önce aklıma gelmemesi aptalca görünebilir fakat daha önce düşünmüyor sadece üzülüyordum. Avukatım gidip bölge savcısını görmemi durumu ona olduğu gibi anlatmamı söyledi. Anlatmayı bitirdiğimde bölge savcısının bu şantaj işinin aylardır devam ettiğini hükümet müfettişi olduğunu söyleyen şahsın polis tarafından aranılan bir dolandırıcı olduğunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Bu tecrübe bana iyi bir ders verdi.
Şimdi ne zaman beni endişelendirecek sıkıcı bir problemle karşılaşsam hemen bu sihirli formülü uyguluyorum. Formül şu:
1-Kendi kendinize “olabilecek en kötü şey nedir” diye sorun.
2- Mecbursanız bunu kabullenmeye hazırlanın
3-Daha sonra sakin bir şekilde en kötüyü iyileştirmeye çalışın.