
Orta Doğu, sınırlarının değişimi ile sonuçlanması kuvvetle muhtemel bir süreci yaşıyor. Hatta çoklarına göre 1916’da Fransa ve İngiltere arasında gizlice imzalanan ve bugünkü Orta Doğu haritasını şekillendiren Sykes-Picot anlaşması artık fiilen bitmiş durumda. Sınırları yeniden çizilen Orta Doğu’nun geleceğine etki etmek isteyen bölgesel ve küresel aktörler olanca güçleriyle abanıyorlar bu coğrafyaya.
Sürekli değişen dengeler, bozulan ittifaklar, kurulan yeni koalisyonlar, terör ve terörist algısının ülkeden ülkeye değiştiği, çıkarlar için bütün değerlerin altüst edildiği velhasıl amiyane ifadeyle at izinin it izine karıştığı Orta Doğu’da gidişatın nereye doğru evrildiğini kestirmek gerçekten çok güç.
Her geçen gün biraz daha derinleşen etnik ve mezhebi kutuplaşma, enerji kaynakları üzerindeki büyük kavga, düşen petrol gelirlerinin doğuracağı ekonomik ve sosyal sonuçlara ilişkin beklentiler oldukça karamsar bir Orta Doğu tablosunu ortaya çıkartıyor.
Orta Doğu’nun paylaşımı konusundaki kavga ve oynanan oyun büyük olunca siyasi dengelerde dünden bugüne inanılmaz bir hızla değişebiliyor. Stratejik ortakların, müttefiklerin birbirini boğazlama noktasına gelmesi garipsenmiyor artık. Bir konuda yan yana duran ülkeler bir başka meselede kanlı bıçaklı bir görüntü verebiliyor.