Şöyle bir tespit yapılıyor, herhangi bir şiddet eyleminden şayet Batılı emperyalist çevreler ya da İsrail zarar görüyorsa onun adı “terördür” yapanlar da “teröristtir.” Şayet şiddet eylemlerinden Batılı emperyalistler zarar görmüyor, onları hedef almıyor ya da çıkarlarına dokunmuyorsa bu eylem terör eylemi değildir. Hatta “özgürlük” mücadelesinin bir parçasıdır. Eylemi gerçekleştirenler de “özgürlük savaşıcısıdır.” Batı’nın bu çarpık tanımlamasından ve Paris’teki terör saldırısından hareketle sosyal medyada çok ilginç bir paylaşım yer aldı: “Fransa’ya Tavsiyeler” başlığı altında hayli ilginç öneriler sıralanıyor:
“Teröre karşı güvenlikçi yaklaşımlar yerine, onlarla masaya oturmayı, müzakere yapmayı deneyin! Fransa’da açılım yapın. İlave demokratik reformlarla barış, kardeşlik, Milli Fransa Birliği ve Fransa çözüm sürecini hemen başlatın. Teröristleri gördüğünüz yerde sorgusuz sualsiz öldürüyormuşsunuz, yapmayın. Sivil halka ateş ediyor, asker sivil demeden bombalı saldırılarla insanları havaya uçuruyor olsalar bile; onları şefkatli bir şekilde etkisiz hale getirip “insan hakları” uyarınca gerektiği gibi yumuşak ve iyi davranın. Fransız olmak ırkçılıktır. Fransalı olun!”