ABD’nin Suriye konusundaki politikasızlığı Rusya’nın Ortadoğu’da elini bir hayli güçlendirdi. DAİŞ ile mücadele adı altından Suriye’deki tüm muhaliflere karşı Rusya’nın başlattığı saldırı sadece 360 bin kişinin katili Esed’i bir kez daha ipten almadı, aynı zamanda Rusya’nın Ortadoğu’ya yönelik hedeflerinin gerçekleştirmesinin de önünü açtı.
Uluslararası siyasi analizlerdeki genel kanaat bu yönde...
Rusya’nın müdahalesi sonrası en çok sorulan soru ise bu müdahale Moskova ile Washington arasındaki danışıklı dövüşün bir sonucu mu idi?
Bu soruya “evet” diyenler bir hayli fazla.
ABD’nin, Putin’i Saddam’ın düştüğü tuzağa düşürdüğü şeklinde yorumlayanlar da yok değildi. Bu noktada Rusya’nın, Suriye bataklığından çıkamayacağını düşünen Obama yönetiminin müdahalenin önünü bilerek açtığı söyleniyor.
Rusya ile ABD arasında gizli bir mutabakatın olup olmadığı ya da Putin’in Saddam’ın tuzağına bilinçli olarak düşürülüp düşürülmediğini, Suriye’nin Rusya açısından yeni bir Afganistan’a dönüşüp dönüşmeyeceğini zamanla göreceğiz. Ancak Rus müdahalesi ile yeni bir döneme giren Suriye krizine ilişkin şu tespitleri yapmak mümkün:
-Evet, Rusya, ABD’nin Suriye’deki vizyonsuzluğundan sonuna kadar istifade etti. ABD’nin ikircikli, tutarsız, Esed sonrası için dillendirdiği kaygılar Rusya’nın Ortadoğu’daki pozisyonunu iyiden iyiye tahkim etti. Ancak Suriye’de kazanan tarafın Rusya olduğunu söylemek için oldukça erken.
- Esed, Rusya’nın çok da umurunda değil. Esed’siz ama Moskova’nın bölgedeki çıkarlarını koruyup kollayan her türlü formüle Moskova’nın hayır demeyeceği anlaşılıyor. Yani Putin isterse Esed’in ipi her an çekilebilir.
- DAİŞ denen terör örgütü ne Rusya’nın ne de ABD’nin umurunda. Hatta DAİŞ’in ortadan kalkması onlar için kullanışlı bir gerekçenin ortadan kalkması anlamına geliyor. Onun için Rus uçakları iki kez DAİŞ mevzilerini vurursa 10 kez de diğer muhalifleri vuruyor. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin üç bini aşkın hava saldırılarına rağmen DAİŞ’in geriletilememiş olması kuşku uyandırmıyor mu sizce de?