“O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” (Rahmân, 13)
Kâinat denizinde yüzmekte olan dünyanın üzerinde günlük yaşantımıza devam ederken, her gün nice felâketlerden korunduğumuzun farkında mıyız` Dünyamızın uzayda her an karşılaşabileceği felaketleri hakkıyla bilsek, hayatımızın bir pamuk ipliğine bağlı olduğunun da farkına varırdık. Dünya, Güneş’in etrafındaki yörüngesinde saniyede 30 km, yani saatte 108.000 km gibi müthiş bir hızla hareket etmektedir. Ortalama bir merminin bile namludan çıkış hızı saniyede 1 km iken, Dünya’nın bu muazzam hızla hareketi esnasında hiçbir kazanın gerçekleşmemesi ve bizlerin bu sürati hissetmemesi, kâinatın Hâlık’ının bizlere büyük bir lütfu değil de nedir` “O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” (Rahmân, 13)
Dünyamız, Allah’ın kâinatta kendisine belirlediği menzilde müthiş bir hızla akıp giderken, her an kendi hâlinde seyreden irili ufaklı binlerce meteorun bombardımanına mâruz kalır. Ancak bu bombardımana karşı bizi koruması için Cenâb-ı Hakk atmosfer kalkanını yarattığını Enbiya Sûresi’nin 32. ayetinde “Gökyüzünü de korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise oradaki, (Allah’ın varlığını gösteren) delillerden yüz çevirmektedirler” buyurarak bizlere hatırlatmaktadır.
Dünyaya isabet eden meteorlar atmosfere girince sürtünmeden dolayı ısınır ve yanar. Bu olay halk arasında yanlış bir şekilde “yıldız kayması” olarak da adlandırılmaktadır. Bu şekilde her gün tonlarca meteor maddesi dünya atmosferinde kül olur da insanoğlu her gün tüm bu olup bitenlerden gafil olarak hayatına devam eder. Allah, bu nimetini hatırlayıp ibret alalım diye Ay’ı gözümüzün önüne koymuştur. Çünkü Ay’ın, dünyanınki gibi bir atmosferi olmadığı için maruz kaldığı meteor bombardımanına karşı onu koruyacak bir kalkanı da yoktur. Bu yüzden Ay’a isabet eden meteorlar direkt yüzeye ulaşır ve Ay’da büyük kraterler yani çukurlar açar. Ancak çoğu insan Ay’ın bu ibretlik görüntüsü karşısında da gafil kalır.
Atmosferimiz her ne kadar birçok meteordan bizleri korusa da bazı meteorlar çok büyük olduğundan bu kalkanı geçmeyi başarır. Atmosferi geçmeyi başaran büyük meteorlar havada parçalara ayrılır ve şok dalgası oluşturur. Parçalardan bir kısmı ise yere kadar ulaşabilir. 15 Şubat 2013’te Rusya’ya düşen meteor bunun en yakın örneğidir. 7000 ton ağırlığında ve 55 metre çapındaki meteor, gökyüzünde saatte 64.000 km hıza ulaştı ve 30 nükleer bomba enerjisiyle yere çarptı. Meteor, kırsal bir kesime düşse de havada parçalanırken oluşturduğu şok dalgası binaların camlarını kırarak 1500’den fazla insanın yaralanmasına neden oldu.
Bu olaydan çok daha büyüğü ise Lût kavminin başına gelmiştir. “Derken güneşin doğuşu sırasında o korkunç uğultulu ses onları yakalayıverdi. Hemen onların altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. Şüphesiz bunda düşünüp görebilen kimseler için ibretler vardır. O şehrin kalıntıları hâlâ mevcut olan bir yol üstünde duruyor. Şüphesiz bunda inananlar için bir ibret vardır.” (Hicr, 73-77) Ayette geçen “balçıktan pişirilmiş taş” ifadesi atmosferde yanarak müthiş sıcaklıklara ulaşan meteorları hatırlatmaktadır. “Korkunç ses” ifadesi ise meteorun havada parçalanmasıyla oluşturduğu şok dalgasını anımsatır. Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.
Velhâsıl Cenab-ı Hakk’ın bildiğimiz veya bilemediğimiz sonsuz nimet ve lütufları karşısında acziyetimizin farkına vararak istiğfar edip Allah’a hamdetmeli, göklerden gelebilecek azaplardan bizleri muhafaza buyurması için de daima dua ve niyazda bulunmalıyız. “Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Lokman, 27)