Terörizm bu topraklarda yeni çıkmadı. Şöyle bir kronoloji çıkarılsa neredeyse Cumhuriyet`le yaşıttır terörizmle olan sınavımız. Terör örgütlerinin icraatlarını nasıl yürüttüğü, iç ve dış bağlantıları, yaptığı-ettiği ve örgütlerin ismi herkesçe malum olmuştur.
Bu örgütlerin en güçlülerinden birisi hiç şüphe yok ki ideolojisi Kürt Milliyetçiliği ve Marksizm arasından gidip gelen PKK’dır. Otuz yılı aşkın bir süredir faaliyetlerini yürüten ve ülkemizin doğusunda nüfuz bulan bu örgütün nasıl canilikler yaptığını uzun uzun anlatmamıza gerek yok. Buna rağmen devlet bu örgütle mücadelede zafere ulaşamadı. Tek ulus tek bayrak zihniyetiyle malul devletimizin zamanında Kürt halkına yaptığı zulümler ve buradan yeşeren politik hareketleri engellemesi elbette cebirin oluşmasında etkili oldu. Ancak bu örgüt sorununu sadece Türk devletiyle indirgemedi, işi Doğu’daki sivil halka da zarar vermeye kadar götürdü.
Ancak son üç dört senedir bir barış havası esiyordu. Silahlar susmuş, şehit cenazeleri durmuş, ümit dolu yarınlar başlamış gibi görünüyordu. 7 Haziran seçimlerinden sonra adeta eski günlere geri dönüldü. Nerdeyse her gün bir şehit haberiyle yıkılıyoruz. Çoğunluk en geç genel seçimlerin akabinde durumun normale döneceğini umuyor olmalı.
Olaylar ilk önce PKK-IŞİD çatışması olarak başlamışken PKK asker, polis ve sivilleri katlederek olayların büyümesine zemin hazırladı. PKK silah bırakmaya çok yaklaşmış ve Türk hükümetiyle ılımlı ilişkiler yürütürken IŞİD’ le çatışmaya girmesi bir tesadüf müdür yoksa bazı mihrakların Ortadoğu’da çevirmek istedikleri filmin bir senaryosu mudur? Şimdilik net bilgilere sahip değiliz.
Olaylar bu noktaya gelmeden Kürt siyasi hareketinin meşru temsilcisi olarak takdim dilen HDP duruma el atarak bu olayların yaşanmasına engel olabilirdi. Ne var ki bu süreçte bağımsız bir duruş sergileyemedi. Diğer bir hatası ise barış sürecini inşa edecek bir muhatap bulmuşken uzlaşı içinde olmayıp çatışmacı bir politika izlemesidir. Gerçi daha sonra bu hata fark edildi lakin hatadan dönmek için geç kalınmıştı. Buna rağmen başka odakları suçlayanlar var, bunlar ise Nedim Şener’in belirttiği gibi ucuz ve aciz siyaset yapanlar.
Bugünlerde çoğunluğun tabiriyle adeta 90’lı yılları tekrar yaşıyoruz. Peki bu durum nasıl değişecek? Terör eylemleri ne zaman sona erecek? Kürt Siyasi Hareketi ne vakit tamamen meşru bir siyaset yapmaya başlayacak? Önümüzde 1 Kasım seçimleri var. Korkarız ki bu kargaşa o tarihe kadar sona ermeyecek. Seçimlerden sonra ise yeni meclis bu meseleyi çözmekle uğraşacak. Burada hem yeni hükümete hem de HDP`ye kritik görevler düşüyor. Kürt siyasi hareketinin diğer temsilcileri ise durumu tersine çevirecek adımlar atmalı. Bunun için henüz çok geç sayılmaz. Bu arada toplum sağduyusunu yitirmemeli tahrik edici davranışlardan uzak durmalıdır.
Bu sert duvar çökünce Türkiye yeni bir döneme başlayacak. PKK ya sonunu ilan edecek ya da meşru bir siyasi harekete yerini bırakacak. Yolun sonunda terörizmin Türkiye’deki damarı da büyük ölçüde koparılmış olacak.
Başka bir senaryosu olan var mı?