
Bu ay değerlendireceğimiz ilk fotoğraf Pınar Terzi’nin sahilde çektiği kare. Fotoğrafta üç farklı konu göze çarpıyor. Birincisi
yakın planda flu olarak görünen deniz kabuğu, ikincisi dalgaların köpüklerinin sahile vurması, üçüncüsü ise denize doğru uzanan iskele ve üzerinde oturan insanlar. Fotoğraf çekerken ilk adımımız neyi çekeceğimize karar vermek olmalı ve onun üzerinde yoğunlaşmalıyız. Burada bir karede çok şey anlatma ya da gösterme niyeti aslında hepsinin de yeterince gösterilememesine neden olmuş. Belki biraz sahil ve dalgalar daha belirgin olarak kareye girmiş. Deniz kabuğu flu olduğu için hiç anlaşılmıyor. Hemen dalgaların bittiği yerden, eğilerek dalgalarla birlikte iskeleyi ve insanları çekseydik çok daha iyi bir kare yakalamamız mümkün olurdu. Ayrıca fotoğrafın üst kısmı insanlara çok yakın kesilmiş. Biraz daha boşluk bırakmamız derinlik kazanmak açısından iyi bir uygulama olurdu.
Seda Çalımfidan’ın mezarlıklar arasından yokuş yukarıya doğru yürüyen yaşlı insan fotoğrafı özü itibariyle çok iyi düşünülmüş bir fotoğraf. Yaşlı bir insanın ömrünün sonlarında mezarlar arasında, yukarıya doğru yürüyor olması onun da ömrünün sonunda oraya gelecek olması duygusunu hemen akla getiriyor. Bunun gibi birbiriyle örtüşen ve bu vurgunun hemen herkes tarafından kolayca a
nlaşılmasını sağlaması bakımından güzel bir örnek. Ancak fotoğrafta bir iki ayar yapılarak çok daha iyi bir kare yakalamak mümkün olurmuş gibi. Birincisi yolun etrafındaki mezarlık duvarları kareye çok büyük olarak girdiği için ve kareyi aşağıdan çektiğimiz için mezarlar yeterince görünmüyor. Fotoğraf ya sağ tarafta yer alan duvarın üstüne çıkarak ya da yürüyen insanın tam karşısından yani yukarıdan çekilseymiş çok daha güçlü bir fotoğraf olurmuş. İkincisi de insan çok uzakta kalmış. Daha yakında çekilmeliymiş. Ayrıca tam karşısından çekip yüzünü de göstererek fotoğrafa duygu unsuru da katılabilirmiş. Ama bütün bunlara rağmen ışık, netlik ve konu seçimi bakımından güzel bir fotoğraf.
Önümüz yaz. Yaz boyunca bol bol fotoğraf çekme imkanımız olacaktır. Gerçi fotoğrafçının yazı, kışı olmaz. Ama yine de
insanlarda nedense sanki fotoğraf yazın daha iyi çekilirmiş gibi bir duygu var. Bu hatırlatmadan sonra Ömer Faruk Kavuncu’nun gün batımı fotoğrafını değerlendirebiliriz.
Fotoğrafın genel olarak oldukça başarılı bir kare olduğunu söylemeliyim. Gerek ışık kullanım bilgisi, kompozisyon seçimi gerekse silüet çekiminin bütün özelliklerine uygun bir fotoğraf çekmesi, Ömer Bey’in birikimini gösteren özellikler. Kadraj özelliklerinden anladığım kadarıyla fotoğrafın altından ya da üstünden bir miktar keserek bize öyle göndermiş. Bu yüzden olması gerekenden çok daha yatay bir fotoğrafla karşı karşıyayız. Yani fotoğraf çekerken yapmamız gereken bir düzeltme sonradan yapılmış. Aslında bunu görüp yapmak bile iyi bir aşama. Burada en sağda kalan tekneyi de karenin dışında bırakarak fotoğrafı çeksek sanki daha temiz bir kare çekermişiz gibi geliyor bana.