“İran ile P5+1 grubu üyeleri arasında 12 yıldır süren müzakerelerin uzlaşıyla sonuçlanmasının yankıları sürüyor. İran’ın nükleer programının kısıtlaması karşılığında yaptırımların hafifletilmesini öngören mutabakat dünya genelinde “tarihi bir karar” olarak yorumlandı. Her ne kadar İsrail ve kimi Körfez ülkeleri ikna olmasa da Batı’ya göre varılan anlaşma ile İran’ın nükleer silaha ulaşma yolları en azından şimdilik kapanmış oldu.
Anlaşma Ortadoğu’nun siyaset arenasına nasıl yansıyacak peki?
Başta İsrail ve kimi Körfez ülkeleri anlaşmadan duydukları memnuniyetsizliği açık açık ifade ediyorlar. İsrail bu anlaşmanın hayata geçirilmesinin önüne geçebilmek için var gücüyle çalışacağı taahhüdünde bulunuyor. Bu konuda neler yapabileceğini bekleyip göreceğiz. Anlaşmadan rahatsız Suudi Arabistan’ın da ekonomik anlamda çok daha güçlenecek olan nükleer kapasiteli İran ile mücadele için bölgenin diğer Sünni ülkeleri ile özellikle nükleer alanda işbirliğine gideceği bekleniyor. Suriye ve Yemen’deki iç savaşın bir parçası durumundaki İran’ın ekonomik anlamda elinin rahatlamış olması buralardaki ağırlığını artıracağı beklentisini de beraberinde getirmiş durumda.
Anlaşmaya İran’daki muhafazakâr cenah nasıl bakıyor peki?
İran’daki muhafazakâr gruplara göre varılan nükleer anlaşma, ülke için “tarihi bir başarı” değil. Ekonomik kazanç potansiyeli ve kamu desteğine rağmen ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ve birçok muhafazakâr politikacıya göre nükleer anlaşmalar, İran’ın iç politikasını etkilemeye ve nükleer programını yönetmeye çalışan bir “Amerikan planına” hizmet ediyor. ABD’yi ‘küstah’ olarak nitelendiren Hamaney, anlaşmanın, İran’ın ABD karşısındaki siyasetini değiştirmeyeceğini dile getirse de çoklarına göre bu türden sahte denebilecek efelenmelerin, eskiden İran sokakları ve neredeyse birçok gösteride söylenen “Kahrolsun Amerika” sloganlarının artık İran’da tarihe karıştırdığı gerçeğini değiştirmiyor.