“Başarı mutluluğun anahtarı değildir, aksine mutluluk başarıyı getirir. Eğer işini severek yaparsan başarıyı yakalarsın.” - Albert Schwitzer
"2015 Dünya Mutluluk Raporu” geçtiğimiz aylarda yayınlandı. 158 ülkeden seçilen katılımcılara Gallup tarafından hazırlanan; kişi başına düşen milli gelir, sağlıklı yaşam beklentisi, hayatı için seçim yapabilme özgürlüğü ve yapılan harcamalar gibi konularda sorular soruldu. Refah ölçüsünün milli gelişmedeki rolünü daha etkili değerlendirebilmek için ekonomi, nöroloji bilimi ve milli istatistikler alanındaki uzmanların analizleri farklı üniversitelerde görev yapan altı profesör tarafından kaleme alındı.
İlk kez 2012 yılında yayınlanan “Dünya Mutluluk Raporu”na göre, bir milletin ekonomik ve sosyal gelişmesinin göstergesi o toplumun refahı ve mutluluğudur. Bu sebeple belirlenen hükümet politikaları için de ana hedef bu olmalıdır. Rapor, küresel mutluluk konusunda dönüm noktası sayılabilecek bir çalışma olarak dünya çapında da ilgi uyandırmıştı. Bu senenin raporu hazırlanırken, ülkelerin bölgesel faktörleri, cins ve yaş etkileri, sosyal sermaye yatırımları ve diğer eğilimleri yansıtan verilere ilişkin daha derin tahliller yapıldı.
Son rapora göre refah seviyesi en yüksek olan ülkeler şöyle sıralandı:
1- İsviçre
2- İzlanda
3- Danimarka
4- Norveç
5- Kanada
Araştırmayı yürüten Prof. Helliwell sonuçları şöyle yorumladı: “Refahın tanımına dair yapılan araştırmalar ışığında, bir ülkede yaşayan vatandaşlar için hayat kalitesini tanımlayan temel faktörleri belirlemek istedik. Dünya üzerindeki ülkelerin, refah seviyesini öncelikli politika olarak kabul etmeleri önemli, çünkü güçlü sosyal ve kurumsal sermayeye sahip olan ülkeler sosyal ve ekonomik krizlere karşı da daha dayanıklı olabilmektedirler.”
Prof R. Layard ise çocukluk döneminin önemini vurguladı: “Hayatın ilk dönemlerinde pozitif bir bakış açısı doğal olarak arzulanır fakat mutluluğun asıl temelleri yetişkinlik döneminde atılır. Bu senenin raporunu göz önüne alırsak, önce çocukların hayatına yatırım yapılmalıdır ki onlar büyüyüp birey haline geldiklerinde, ekonomik ve sosyal açıdan üretici ve mutlu insanlar olabilsinler.”
2015 raporundaki verilere göre, kişi ve toplum bazında refahın her türlüsü çevremizdeki sosyal normların ve kurumların kalitesine göre şekillenmektedir. Söz konusu sosyal normların gücü ve kalitesi, kişisel olarak aile ve arkadaşlık ortamında, toplumsal seviyede ise nesiller arasında varolan güven ve empatinin varlığı ile kendini belli eder. Eğer bu sosyal faktörlerin temeli sağlamsa ve hayatın içinde yaşanıyorsa söz konusu toplumlar ve milletler daha sağlam bir şekilde varlığını sürdürebilir.
Önerilen çözümlerin her millet için söz konusu olabilecek en zorlu tarafı ise, belirlenen politikaların, sosyal dokuyu zenginleştirecek ve empatinin gücünü yeni nesillere öğretebilecek şekilde uygulanabilmesidir. Çünkü kimi zaman, yanlışın yerine doğru olanı ikame etmeye uğraşırken, hayati öneme haiz olan sosyal dokunun inşasına daha az önem verilmektedir.
Yaklaşık kırk yıl önce Amerikan Başkanı R. Kennedy, meşhur bir konuşmasında, maddi göstergenin ilerlemenin ölçüsü olarak kabul görmesine karşı çıkarak, “kişi başına düşen milli gelir; şiirin güzelliğini, evliliklerimizin sağlamlığını ve toplumsal tartışmalarımızın seviyesini ölçemediği gibi çocuklarımızın sağlığı, eğitimlerinin kalitesi ve oyunlarının keyfi hakkında da bize bir fikir veremez” diyerek hayatı yaşanılır kılan esasları vurguladı. Bu tespitler bugün de önemini korumaktadır.
Özellikle çocuğa yatırım konusunda gelişmiş ülkelerdeki kütüphane sistemini hatırlamadan geçmeyelim çünkü ilme ve kitaba verilen önem, toplumun seviyesini gösterir. Hep kitap okumanın öneminden bahsetmek yerine, kitaba ulaşmak için uygun ortam hazırlamak gerekmektedir. Bizde ödev yapılmak için gidilen sıkıcı kütüphane binalarının yerine Avrupa ve Amerika’da, her yaş gurubundan insana okuma saatleri ve birçok değişik faaliyetle semtin marketi gibi hizmet veren, renkli okuma ve araştırma ortamları tesis edilmiştir. Toplum olarak bu acil ihtiyacımızın da bir an önce giderilmesi dileğiyle.
(23 Nisan 2015, Jeffrey Sachs and F. Helliwell, British Colombia Üniversitesi, www.sciencedaily.com)