A. Yasin Demirci
Mescid-i Aksa yerine yükselmiş Süleyman Mabedi ve Filistinlilerden tamamen arınmış bir Kudüs ve Filistin… İşte İsrail`in hayalinin Filistin`i... Bunun sadece hayal olarak kalmaması için İsrail yönetimleri elinden geleni yapıyor.
Dün işgal ettiği topraklardan arda kalanları bugün, uyduruk gerekçelerle, sözüm ona mahkeme kararlarıyla metre kare metre kare işgal etmeye devam ediyor. Kazılarla, arazilere el koymalarla, başta Kudüs olmak üzere Filistin kentlerinin İslami kimliğini değiştirerek işgal altındaki toprakları her anlamda Yahudileştiriyor. Hem de tüm bunları fütursuzca yapıyor. Çünkü Filistin`de yapıp ettiği tüm hukuksuzluklarının yanına kâr kaldığını düşünüyor. Başta Arap dünyası olmak üzere uluslararası toplumun bu konudaki vurdumduymazlığını, ilgisizliğini çok iyi kullanıyor.
İsrail`in Filistin`de yürüttüğü Yahudileştirme operasyonu karşısında, sorunun asıl sahipleri olarak görülen Arap yönetimlerinin tepkisizliği hiç kuşkusuz en can sıkıcı durum. Bu yüzden Arap kamuoylarında ve medyasında, bu kayıtsızlık, haklı olarak sert bir biçimde eleştiriliyor. Tıpkı Arap dünyasının önde gelen gazetecilerinden Fehmi Hüveydi`nin yaptığı gibi. Hüveydi ağır konuşuyor ama o kadar haklı ki;
“İsrail baskı, tutuklama, yayılma ve Yahudileştirme planlarını sürdürüyor. Her gün Filistin`i yutma, Arap ve İslami kimliğini silme yolunda ilerliyor. Sanki İsrail takımının kontrolündeki büyük bir futbol sahasındayız ve İsrail takımı `rakip` kaleyi gol yağmuruna tutuyor. Filistin ve Arap takımıysa acizce tribünlerde oturuyor ve tezahürat etmek dışında hiçbir şey yapamıyor. Topların belirli aralıklarla kalesine girişini izliyor. İsraillilerin kurallarını iyi bildiği bir oyun bu. Bu nedenle `rakip` takımın protestolarıyla ilgilenmeksizin gol atmayı sürdürüyorlar. Bu bağrışmanın Filistinlilerin ellerindeki son şey olduğundan eminler. Bir gariplik de yok aslında. Sorunun asıl sahipleri alçalmışlığa razıysa ve acizliğe teslim olmuşsa, başkalarının kendi haklarını ve saygınlıklarını savunmalarını beklememeleri gerek.”