
Pınar Ulaş
Bu bir İstisna ve Müstesna hikâyesidir. Karagöz ve Hacivat, Edi ile Büdü değildir onlar. Bu hayatta yan yana gelmemesi gereken ama Müstesna`nın İstisna`nın hayatına sızmasıyla vücuda gelmiş eğreti bir yapıdır. Okuyacaklarınız yaşanmış ve yaşanması muhtemel şeylerdir.
Bu arkadaşın İstisnası; bundan 24 yıl evvel, mucizeler gerçekleşmemiş bir gecenin sabaha yakın kısmında doğdu. Herkesin doğduğu vakti mucizevî, güzel cümlelerle anlatmasını dilerdi ama değildi işte.
Okula başladığı ilk yıllarda (kamusal alan sözünün varlığından habersiz) "büyüyünce ne olacaksın?" sorusuna, "öğretmen, doktor, hemşire" gibi safça cevaplar verdi. Lisenin son yılında; uzun süredir sürprizi patlatmak için hazır bekleyen kamusal alan; "o cevapları bana da ver bakalım" diyerek küstahça güldü. İstisna sustu!
Zor bela girdiği üniversiteyi bitirdi. Hocaları onu en iyi bölümde okuduğuna inandırmamış olsalardı, hayatla karşılaştığında bu kadar şaşırıp, donup kalmazdı. Okulunu bitirdiğinde(halk arasında "bilmez umudu" olarak da nitelendirilen) saf umuda sahipti.
Müthiş bir kendine güvenle başladığı iş arama sürecinin 3. yıldönümünü geçen hafta başarısız arkadaşlarıyla birlikte kutladı. Kutladı ama başladığındaki gibi kendine güvenle değil. Öyle ya Leyla`nın da popülaritesini kaybedeceği bir an gelir.
İlla kendine bir isim ver diyenlere; “profesyonel iş arayıcı” ve “profesyonel kurs katılımcısıyım” cevabını vererek onları da mutlu ediyordu. Hayatın elini bükemeyeceğini anlayınca, o eli öpmek yerine hayatla dalga geçmeyi yeğledi. "Okuyup da ne olacaksın" diyen ailenin yekûnun yaşlı heyetinin ellerini öperek “bileydim yapar mıydım hiç" diyerek onlara da hayatta bir haklılık payı verdi. Oysa bileydi yine de yapardı aynı şeyi. Hiç kimse incinmesin istedi.
Şimdi ciddi durup, iğneli vuruşlar yapıyor. Dağ kendisine küsenin farkında değil elbette ama olsun, o küstüğünü biliyor ya. Yankılanmakta ısrarlı bir karamsar sar sar sar oldu.
Hayata bir de şu pencereden bak diyenlerin pencerelerinden tek tek baktı. Sonra hepsini kapadı. Kapadı kapamasına da Müstesna hayatına bacadan girdi :)
İstisna`nın hayatına bacadan fark ettirmeden sızan Müstesna ise İstisna ile taban tabana zıt biri idi; Müstesna! Müstesna! Ezanla kulağına okunan isim…
Kız mı, erkek mi olduğunu anlamak için yapılan gelenek ve göreneksel her test erkek doğacak sonucunu veriyordu. Saç testi, tuz testi ve daha nicesi...
Ama işte olan olmuş bir kız çocuğu doğmuştu.
İsmiyle müsemmalığı, ta ceninken başladı Müstesnanın. Herkes düşünce ağlardı, Müstesna düşünce gülerdi. Düşe kalka üniversiteye kadar geldi.
Okul nadiren uğradığı yerken, gönüllü faaliyetlerin vazgeçilmez ismiydi. Gözlemleri üniversite bitmeden sağlam çevre edinmesi gerektiğini söylüyordu. Bu fırsatı ayağına getiren bir kursta sesinden mutsuzluk tınıları duyulan biri ile tanıştı.
Karetta kerettaları kurtarma, kelaynakları koruma, yere düşmüş yaprakları yaşatma, ağustos böceğine kışın kalacak yer ayarlama gibi olağanüstü gönüllü faaliyetlere ek olarak İstisna`yı da kurtarmaya karar verdi. Bu istekle kendini İstisna`nın hayatının orta yerine koyuverdi.
Böyle başlayan hikâyeleri İstisna`nın kaçışı ve Müstesna’nın kovalamacısıyla sürüp gidecek (polisiye kadar heyecanlı olmasa da) bir maceradır.