Dün gerçekleşen genel seçimlerden çıkan sonuçla Türkiye’nin geleceğine dair birbirinden farklı senaryolar yazılıyor. Meclise giren dört partiyle beraber meclis tarihinin en yüksek sandalye sayılarından birine ulaştı. Bununla birlikte Türkiye farklı tartışmaların yaşanmasına zemin hazırlayan bir seçimi geride bıraktı.
Seçimlerin ardından en dikkat çeken sonuç: On üç yıldır tek başına iktidarını devam ettiren Ak Parti’nin tek başına hükümeti kurma çoğunluğunu kaybetmesiydi şüphesiz. Bu duruma sevinenler olduğu kadar üzülenler de var. Sonuçta ya koalisyon hükümetini göreceğimiz yeni bir dönem başlayacak ya da sonbaharda erken seçim yapılacak ve halk bir kez defa sandığın yolunu tutacak. Dışarıdan destekli bir hükümet kurulması da mümkün gel gör ki buna pek sıcak bakılmıyor şu sıra.
Koalisyon hükümeti ihtimali göz önünde tutularak her kafadan ayrı ayrı sesler çıkıyor. Tartışmalar bir tarafta dursun. Ak Parti`nin seçimlerden birinci parti çıktığı için çoğunluğun kendisinden oluşmasını isteyecektir mantıki olarak. Bu duruda meclise giren üç partiden en az birini yanına çekmek zorunda kalacak. Herhangi bir parti ile koalisyona yanaşmaması MHP’yi (şu an ki duruma göre) seçenek dışında bırakıyor. Diğer muhalefet partilerinden CHP ile bir koalisyon ihtimali hem iki partinin genetik kodlarına aykırı olacaktır hem de bu ikilikten uzun süreli bir çalışma ortamı çıkacak gibi durmuyor.
Gelelim diğer partiye, yani HDP’ye: Kürt siyasi hareketinin en büyük temsilcisi konumunda olan HDP geçmişte kendisiyle aynı misyona sahip olan partilerin aksine bu seçimlere bağımsız adaylarla değil bir parti olarak girdi ve barajı aşarak meclise girmeye hak kazandı. Doğu Anadolu’da çoğunluğu korurken bu seçimlerde batı illerinden de mebus çıkarmayı başardı. Çoğunluk HDP’ nin önemli bir başarı kazandığı görüşünde birleşiyor. Yalnız HDP kendi siyasetçilerinin de belirttiği gibi emanet gelen oyları unutmamalı ve ona göre hareket etmelidir. Ak Parti ile koalisyon kurma fikrine gelince… Bilindiği üzere Ak Parti ile HDP arasında devam eden bir çözüm süreci var. Süreçte kimi pürüzler yaşansa da HDP’ nin etkin olduğu Doğu’da silah bırakma hali iki yıldır sürüyor. Sürecin en önemli olayı şimdilik budur. Zaten çözüm fikrine yeşil ışık yakan sadece Ak Parti var. Her ne kadar seçim sürecinde iki taraf birbirine sert söylemleri olduğu görülse de Ak Parti erken seçime gitme kararından önce koalisyonu düşünmeli ve görüşmelere HDP ile başlamalı. Olmaz ise diğer partilerin kapısını çalmak zorunda kalacak buradan bir birlik çıkma olasılığı dediğimiz gibi çok daha düşük.
Başkent Ankara bu tartışmaların gölgesinde bir süreç yaşayacak. Koalisyon hükümeti oluşursa dört genel seçim sonrası bir ilk yaşanacak. Olmazsa sonbahar mevsiminde erken seçim bizi bekliyor.
Suyun diğer tarafında ise üç-dört senedir süren tartışmaların bundan sonra nasıl şekilleneceği var. Anayasa, başkanlık sistemi, çözüm süreci, paralel yapı tartışmaları… Sonuçlara göre Ak Parti’nin tek başına anayasa yapması ve başkanlık sistemine geçişi sağlaması mümkün değil. CHP ve MHP’nin ne anayasa ne de başkanlık sisteminde müsbet bir tavır takınmasını neredeyse kimse beklemiyor. Çözüm süreci yürütülen HDP’nin ise başkanlık sistemine olmasa da (beklentileri karşılandığı takdirde) yeni anayasa fikrine yeşil ışık yakması uzak bir ihtimal değil. Çözüm sürecinin ise artık olumlu bir netice ile sonuçlanmasını bekliyoruz. Paralel yapı tartışmalarında ise (iktidar ortağı olduğunda) muhalefet partilerinin tavrı şimdilik muamma.
Seçimlerden her partinin özellikle de Ak Parti’nin çıkaracağı dersler var. Kanaatimce Ak Parti Gezi eylemlerinden beri kendisine yöneltilen eleştirilerin hepsine kulak tıkamamalıydı. Bunun yanında kimi politik hataların da oy kaybına sebep olduğunu söyleyebiliriz. Ak Parti şu anda bu sebeplerin etrafında bir öz eleştiri yapmalı aksi halde gelecek seçimler daha kötü geçebilir. Bunun yanında üç dönem kuralından ötürü üç dönemdir görevlerini sürdüren Ak Parti’li politikacılar meclis dışında kaldı. Yeni kadronun nasıl şekilleneceği, nasıl işler çıkaracağı da büyük bir dikkatle gözlenecektir.
Dört partili bir meclis ortamı, on üç yıl sonra koalisyon ihtimali… Çözüm süreci, yeni anayasa, paralel yapı tartışmaları… Gelecek günlerde daha da yenilerinin ekleneceği tartışmalar. Bu tartışmalar eşliğinde Türk siyaseti kritik ve ilginç bir döneme giriyor. Bakalım halimiz nice olacak?