Mahya Ramazan ayının olmazsa olmazı bir gelenek. Bu güzelliği her yıl Ramazan ayı boyunca, özellikle İstanbul’da bir ay boyunca yaşıyoruz. Birçok cami ışıl ışıl. Bütün insanlar için verdiği mesajları ve görsel güzellikleri ile sanki Ramazan’ın ayrılmaz bir parçası oldular. Fotoğrafçılar için ise mahyalar bulunmaz fırsatlar sunan vazgeçilmez güzellikler. 10 günde bir değişen yazıları, verdiği toplumsal ve dini mesajlarla ışıkların güzelliği birleşince seyrine doyum olmaz bir tablo ortaya çıkıyor. Eminim ki sizlerden de bazıları mahya fotoğrafı çekmiştir. Çekmeyenler bile çekilmiş fotoğrafları hayranlıkla izlemişlerdir. Köşemizi geçen yıllardan gelen mahya fotoğraflarıyla süsleyelim istedik bu ay. Hem onları görürüz, hem de bu yıl fotoğraf çekmek isteyenlere bir nebze olsun yol göstermiş oluruz. Bu arada mahya fotoğrafı çeken kardeşlerimizden de mutlaka fotoğrafları bize de göndermelerini rica ediyoruz.
İlk fotoğraf Nesibe Yıldız’a ait mahya fotoğrafı. Sultanahmet’te çekilmiş. Ramazan’ın ilk günlerinde çekildiği için ‘hoş geldin onbir ayın sultanı’ yazıyor mahyada. Fotoğraf çok iyi kurgulanıp kadrajı, netliği ve önde görünen fıskiye sularıyla çok güzel bir fotoğraf olmuş. Hatta birçok yerde profesyonel olarak bile kullanılabilecek kaliteyi yakalamış. Ancak makinenin beyaz ayarını (bilinçli bir tercih değilse) yapmayı unutmuşsun. Bu gibi ışık durumunun değişkenlik gösterdiği ortamlarda otomatik beyaz ayarı seçilirse en azından gerçeğe yakın bir renk yakalanmış olur. Dikkat ettiyseniz burada gökyüzünün rengi olması gerektiğinden çok daha mavi bir tonda görünüyor. Gerçi bu haliyle de oldukça güzel bir fotoğraf olmuş. Ama daha sıcak bir renkle de çok güzel olurdu.
İkinci mahya fotoğrafımız Salih Bulut’a ait. Fotoğraf geçen yıl Eminönü Yeni Camii’nde çekilmiş. Sosyal bir mesaj (Günümüzde Ensar Olmak) taşıyan mahya geçtiğimiz yıl oldukça konuşulmuştu. Fotoğraf muhtemelen Haliç’in karşı kıyısından, Karaköy tarafından çekilmiş. Olabilecek en iyi açı tercih edilerek oldukça güzel bir fotoğraf yakalanmış. Fotoğraf netlik, ışık ayarları ve sade bir kadraj seçimiyle oldukça başarılı bir kare olmuş. Özellikle camiyi bütün özellikleriyle ortaya çıkaran sarı ışık ayrı bir hava katmış. Fotoğrafa bir iki hatırlatmayla katkı yapmak gerekirse şunları söyleyebilirim: Birincisi bu gibi fotoğrafları akşamın erken bir saatinde çekmemiz gerekirdi. Hatta daha sınırlarsak güneş battıktan sonra en geç 45-50 dakika içinde bu çekimleri bitirmeliyiz. Bu fotoğraf daha geç bir saatte çekildiği için gökyüzü oldukça siyah olmuş. Ezan okunduktan hemen sonra çekseydik gökyüzü masmavi bir renkte görünürdü. İkincisi de bu kareyi dik bir kare olarak çekerek alt kısmını biraz daha geniş bırakarak caminin yansımasını suyun üzerinde göstererek çok daha güzel bir kare çekme şansın varmış. Umarım o kareyi de çekmişsindir. Ayrıca meraklısına hatırlatmak isterim; akşam fotoğrafları için yeni yapılan metro haliç köprü geçişi üzeri fotoğraf çekmek için çok güzel açılar veriyor. İstanbul’da yaşayanlara duyurulur!
Üçüncü mahya fotoğrafı Esma Nur Aslan’a ait. Mahya muhtemelen Sultan Ahmet Camii’nde çekilmiş. Bu fotoğraf üzerinden bir iki noktayı hatırlatmakta fayda var. Mimari fotoğraf çekerken, özellikle gece çekimlerinde mümkün mertebe kadrajı geniş tutmak gerek. Hem mimari yapının bütün özellikleri gece çekimlerinde çok daha iyi görünür hem de ışıkla aydınlatılmış yapı atmosfer olarak çok daha sevimli olur. Ayrıca daha geniş bir açı hangi yapı olduğunu çok daha kolay bir şekilde ortaya koyar. Bu bakımdan biraz daha uzağa giderek yapının mümkün mertebe büyük bir bölümünü kareye almakta fayda var.
Sizden Gelenler
Ahmet Ünal’ın İstanbul boğazında çektiği fotoğraf bulutlar içinden süzülen gün ışığıyla oldukça gizemli bir fotoğraf olmuş. Yolcu motoru, havadaki kuş ve deniz üzerine vurmuş ışık oyunları hemen dikkat çekiyor. Yenilerini bekliyoruz...
Ayşenur Demirbilek Mescid-i Nebevi’nin avlusundan bir akşam fotoğrafı çekip göndermiş. Öncelikle Allah umrenizi kabul etsin diyoruz. Eminim birçok fotoğraf çekmişsindir bu ziyaretinde. Çünkü bu kare fotoğrafçılığınla ilgili bize çok fazla bir fikir vermedi. Gönderdiğin tek bir fotoğrafla fazla yorum yapamayacağım. Yenilerini hem de çok acele! Bekliyoruz...
Fatih Budak’ın bir tarihi yapıya konmuş güvercin fotoğrafı da bize çok bir fikir vermedi. Çünkü bu gibi yapılarla birlikte güvercin fotoğrafı çekiyorsak mutlaka o kuşun ön plana çıkan bir özelliği olmalı. Mesela yavru bir kuş, ya da yavrusunu besleyen kuş gibi… Eğer mimariyle birlikte kuş resmi çekiyorsak, o kuş veya kuşlar ana konuya zenginlik katan unsurlar olarak düşünülmeli. Burada sadece kuşa odaklanmak yerine mimari yapının özelliklerini göstermeye çalışarak daha iyi bir kare yakalayabilirmişsin… Mesela bu karede ben bu taş yapının minarenin mi ya da camii ana binasının mı bir parçası olduğunu anlayamadım. Ancak oldukça da merak ediyorum. İnşallah göndereceğin başka fotoğraflarla bu merakımızı giderirsin…
Handan Büşra’nın bir şehir kıyısında çektiği fotoğraf anlamlı bir kare olmuş. Arkada yüksek binalardan oluşan bir şehir ve önde tek bir ağaç altında şehre inat mütevazi bir baraka. Netlik, ışık ve kadraj seçimi olarak da iyi bir kare. Ancak ağaç ve baraka fotoğrafta tam ortaya yerleştirilmiş. Ağacı biraz daha sağa alıp binaları genişçe sol tarafa yerleştirdiğimizde sanki çok daha çarpıcı bir fotoğraf elde edebilirmişiz. Bu sayede fotoğrafımız daha dinamik ve hareketli olurdu.
Kasım Göçmen’in gün batımı fotoğrafı sıcak renkleri, oldukça belirgin kuş ve bulutlarıyla kendisine ilgiyi çeken bir kare olmuş. Sağ alttan sola doğru merdiven gibi yükselen mimari siluet yapısıyla seçici bir fotoğrafçı gözüne sahip olduğunu gösteriyor. Ellerine sağlık…