Peygamberimiz “İnsanların en hayırlısı insan içine karışan ve onlardan gelebilecek eziyetlere sabredendir” hadisi ile bize birey olarak toplum içinde yaşamayı, insanlar ile ilişki kurmayı ve onlardan gelecek sıkıntılara sabretmeyi öğütlüyor.
İnsan dünyaya geldiği zaman fabrika ayarları ile yani tertemiz gelir. Temel fonksiyonlarını yerine getirebilen bir beden ve sıfır kilometre bir beyin ile hayatına başlar. İlk olarak hayatta kalmaya programlı olan insan büyüdükçe önce annesi ve ailesi, ardından toplum ile yaşamayı öğrenir. Etrafında olup biteni gözlemler ve bulunduğu toplumun değerlerine göre üç aşağı beş yukarı hayat ile uyum sağlar. Bir de bencil yönü var ki bu da kendini önceleyen, dünyayı kendi etrafında döndüğünü varsayan bir anlayışı benimsemiş olmasıdır. Bu anlayış ile hayatına yön veren birey, ikili ilişkilerde ve toplum içerisinde “büyük balık küçük balığı yutar, her koyun kendi bacağından asılır ve insan insanın kurdudur” yaklaşımı ile tesis ettiği ilişkilerde sürekli kendini önceleyen bir profil çizer. Oysa ki içtimai hayatta tüm insanlar bu hal üzere olsalar sokakları kan götürür, ne ticaret, ne adalet, ne muamelat kalırdı. Kurtlar kanunu içtimai hayatın yegâne kanunu sayılırdı, insan ise en zayıf halka olmamak için başka insanları zayıf hale düşürmekle ömrünü tüketirdi.
Yukarıda anlattığım manzara İslam toplumu olmayan bütün toplumlarda vardır. Bizim bu konuda nefsimize karşı sürekli teyakkuz halinde bulunmamızı ve ona bir an bile fırsat vermememizi bizzat dinimiz telkin eder. Bu düsturu yaşadığı hayat ile bizatihi pratik bir şekilde önümüze koyan Peygamberimiz’dir. O’nun bedeviler ile yaşadığı diyaloglar, hatta yeri geldiği zaman sahabe ile yaşadıkları tam bir sabır ve tahammül örnekleridir. Peygamberimiz “İnsanların en hayırlısı insan içine karışan ve onlardan gelebilecek eziyetlere sabredendir” hadisi ile bize birey olarak toplum içinde yaşamayı, insanlar ile ilişki kurmayı ve onlardan gelecek sıkıntılara sabretmeyi öğütlüyor. Yunus Emre’nin bu konuya katkısı tüm hadiseyi özetliyor aslında:
Gelin tanış olalım (Önce tanışma ve kaynaşma)
İşi kolay kılalım (İşleri ve ilişkileri kolaylaştırma, zorlaştırmama)
Sevelim sevilelim (Sevgi ve saygı görmek için karşımızdaki insanı da en az kendimiz kadar sevmek ve değer vermek)
Dünya kimseye kalmaz (Tüm bunları bu dünyada misafir olduğumuzu düşünerek yapmak)