Peki, öyleyse; Allah, gündelik hayatımıza hiçbir katkısı olmayacak(?!) bu bilgiyi bize neden veriyor olabilir? İlmi hesaplamalara göre bu çökmenin yaşanmasına daha birkaç milyar yıl var. Biz görmeyiz. Torunlarımız da. O halde Allah, bu bilgiyi neden veriyor?
Evrenin genişlemekte olduğu bilinen bir gerçek. Tartışılmakta olansa bu genişlemenin sonunda ne olacağı. Evren, genişlemeye devam edip, bir noktadan sonra dağılıp yok mu olacak yoksa bir aşamadan sonra genişlemesine son verip, kendi içine doğru çökmeye mi başlayacak?
Kuran-ı Kerim’de; bu hususla ilgili olarak Zariyat Suresi 47. ayette “Biz göğü ‘büyük bir kudretle’ bina ettik ve şüphesiz biz, (onu) genişleticiyiz.” ve Enbiya Suresi 104. ayette de “O gün göğü yazı tomarlarını dürer gibi toplarız. İlk yaratmaya başladığımız gibi onu iade ederiz. Üzerimize sözdür; biz bunu mutlaka yapacağız.” deniyor.
Özetle; kitapta, uzayın genişlemekte olduğu ve bir noktandan sonra bu genişlemenin durup, evrenin kendi içine çökeceği haber veriliyor.
Ve hayır; bu yazı “Aaa! Bak; modern fizikçilerin farkına -göreceli olarak- yeni yeni vardığı ve daha tartışma aşamasında olan evrensel bir gerçeği Kuran-ı Kerim, bin dört yüz yıl öncesinden haber veriyor. Demek ki Allah var” sığlığının bir kere daha tecelli ettiği ucuzlukta olmayacak. Söz veriyorum…
Tabii ki buradan hareketle “faydalarına olmak üzere” Müslüman kardeşlerimin “duruşunu” eleştireceğim. Şöyle ki geçtiğimiz günlerde, bir arkadaşımla; Müslümanların, Kuran-ı Kerim’den hareketle düşünce üretemediklerine dair tezimi tartışırken, arkadaşım bana şunu dedi: “Buna gerek yok. Çünkü her şey Kuran’da zaten hazır olarak var.”
Evet; arkadaşım, Kuran’da bazı bilgilerin hazır bulunduğu hususunda haklıydı. Ve evet; bu bizim en büyük sorunlarımızdan biri!
Çünkü bununla ne yapacağımızı bilmiyoruz...
Örneğin Kitap’ta; evrenin genişlemekte olduğu ve ileride kendi içine çökeceği bilgisi var -Ki ben bu argümanı o tartışmada da dile getirdim.- Sorun şu ki Müslümanlar, bu bilgi zaten Kuran’da var deyip, üzerinde çalışmıyorlar. Mantık şu; “Zaten malum olan bir bilgiyi yeniden araştırmanın manası ne? Hem vakit hem iman kaybı?” (Çünkü Kitap’ta zikredilen bir bilgiyi yeniden araştırmak ona tam olarak güvenmemek manasına geliyor(!))
Peki, öyleyse; Allah, gündelik hayatımıza hiçbir katkısı olmayacak(?!) bu bilgiyi bize neden veriyor olabilir? İlmi hesaplamalara göre bu çökmenin yaşanmasına daha birkaç milyar yıl var. Biz görmeyiz. Torunlarımız da. O halde Allah, bu bilgiyi neden veriyor? 1400 yıl sonra; bilim yeterli seviyeye ulaştığında; fazladan bir iki kişi daha Müslüman olsun diye mi? Yoksa Allah, Müslümanları milyarlarca dolarlık uzay araştırmaları programlarının gereksiz masrafından kurtarmak için mi böyle yapıyor?
El cevab; Allah, kullarına ufuk çiziyor! Çok yerinde bir deyimle ifade etmek gerekirse Allah, “ufkumuzu genişletmek” istiyor. Ki Türk Dil Kurumu, ilgili deyimi şöyle açıklar: “Ufkunu Genişletmek: Görüş alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek.”
Bu durumda sistemin şöyle işlemesi gerekiyor: Biz Müslümanlar, Allah’ın kitapta söz ettiği tabiat ve uzay olaylarını, ilmi olarak gözlemlemek yahut formülize etmek gayesiyle araştırmaya başlayacağız. Mesela evrenin genişlemesini araştırmaya başladığımızda, bu; sözü edilen genişlemeyi gözlemleyebilmek ve ölçümleyebilmek için bir dizi yan araştırma, icat ve keşfe daha ihtiyaç duyacağız. Örneğin optik bilgisi, dev teleskoplar, rasathaneler, veri depolama ve analiz birimleri, uydular, bunları fırlatacak roket ve yakıt sistemleri vs… Öncelikle bunları ve bunlara bağlı endüstrileri geliştirmek zorunda kalacağız. İşte; sonuçları itibariyle; gündelik hayatta hiçbir işimize yaramayacakmış gibi görünen bu ve benzeri bilgilerin araştırılması sayesinde, gündelik hayatımızı doğrudan etkileyecek birçok alanda, birçok yeni buluşun sahibi olacağız. Özelde Müslümanlar, genelde ise bütün bir insan uygarlığı böylelikle gelişecek, çağ üstüne çağ atlayacak.
İşte Allah, gündelik hayatımızı hiç etkilemeyecekmiş gibi görünen ve zaten hazır bilgi olduğu için tekrar araştırılmasına gerek yokmuş gibi “davrandığımız” bilgileri bu yüzden veriyor. Kabak gibi yatmaya devam edebilelim diye değil.
Kurşun kalemin; NASA’nın uzay araştırmaları sırasında bulunduğundan haberiniz var mıydı?