İzlediklerin, işitt iklerin ve şahit olduklarınla çıtayı hep alçaltmaya çalışıyorlar. Biliyorlar ki görülen, seyredilen ve duyulan sıradanlaşacaktır. Bir şey sıradanlaştı mı normalleşir. Normalleşen norm’u yani standardı yeniden tarif eder. Eskiden hayâsızlık kabul edilen, artık öyle görülmez olur. Bu yüzden çılgın, uçarı, aykırı ve radikal tipler hep baş tacı edilir, çünkü onlar standardı, normali ve ahlaki olanı tahrif etmek için birebirdirler. Bu zavallılar ağızlarına çalınan bir parmak zehirli balın etkisiyle toplumun ayâ değerlerinin cellâtlığına soyunurlar. Aykırı her hareketleri allanır, pullanır ya da yapmacık hayret edaları ile afişe edilir. Zaten kötü, gayriahlâkî ve anormal tiplerdir; yaptıkları niye ciddiye alınmalıdır ki? Biraz üzerine gitt iğinizde medya efendilerinin savunması budur.
Öyle ya, bunlar herkes değildir, bunları niye önemseriz ki? Aldırış etmesek ne kaybederiz? Ama öyle değildir işte. Onlar toplumun hayâ duvarlarına koçbaşılık yapmak üzere kullanılan kuklalardır. Her dönemde öne çıkarılan farklı birisi ya da birileri ile ar ve hayâ duygularının derece derece tahribi amaçlanır. Tipler farklılaşır ama senaryo hep aynıdır: Hayâ çıtası günbegün alçaltılacaktır. Öyle de olmuştur nitekim. Her geçen gün eskiye nazaran daha hayâsız, daha utanmaz ve daha arlanmaz tipler çoğalmıştır. Daha kötüsü utanmanın artık utanılacak bir şey hâline gelmesidir. Evet, yıllardır bir takım katakullilerle sürdürülen sinsi propaganda artık meyvelerini topluyor: Bugünün gençleri utanmazlığı bir tür özgüven ve cesaretle karıştırır hâle geldiler. Artık utanmak utanılacak bir şey hâline geldi. Yazmaya utandık ama dayanamadık yine de yazdık; dosya konumuz bu utanmazlığı işliyor işte. Utanmaya vesile olsun diye, çünkü utanmak birileri ne derse desin hâlâ güzel bir şeydir.
***
Geçtiğimiz ay Adanalı GENÇ Gönüllülerin misafiri olarak Demirkazık Dağı’nın eteklerinde Niğde-Çamardı’ndaydık. 100 kadar GENÇ Gönüllüsü ile derdimiz ve dergimiz üzerine müzakerelerde bulunduk. Her kampımıza olduğu gibi buraya da huzurlu bir neşe hâkimdi. Sadece gülüp eğlenmedik ama dertlendik, tefekkür ett ik ve hüzünlendik de… Neticede, derdimiz, adam olmak ve adam bulmak; dergimiz, bunun bir vesilesidir, dedik. Sırf bunları hatırlamak için bir araya gelmeye değerdi doğrusu. Ama yanında bonus olarak verilen muhabbet, neşe ve neşvenin ne satıra sığar ne de kelama gelir tarafı var ki herkese tavsiye ederiz. Yaşamayan bilmez.
***
Ay ortasında İstanbul’da, ay sonunda ise Adana’da olacağız. 18-19 Mayıs’ta İstanbul’da hem GENÇ Şöleni hem de Gönüllüler buluşması, 29 Mayıs’ta Adana’da ise sadece GENÇ Şöleni’nde gönül dostlarımızla buluşuyoruz. Recep Demirkaynak, Grup GENÇ, Bilal Göregen ve Bekir Develi programımızı renklendirecek isimler. Esas renk ise her zamanki gibi derdimizi paylaşmak olacak. Her şölen ve buluşmada olduğu gibi yine derdimizi anlatacak ve derdimizi söyleyeceğiz. Şahit olmak ve şahit bulmak için…
***
Anketimiz devam ediyor. Katılmadıysanız acele etseniz iyi olur. Katılın ve bize daha iyi nasıl bir dergi çıkartabileceğimiz konusundaki fikirlerinizi iletin lütfen. (www.gencdergisi.com/anket)
Bir sonraki sayıda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.